türk şarkıcı ve besteci.
aylin aslım
birgün'lük festivalde sahne alacak sanatçıdır.
kızıl saçlı hassas, kırılgan ama bir o kadarda güçlü büyüleyici güzellik, türkiyedeki ender kaliteli vokallerden...
'senin gibi' şarkısıyla kırılganlığın, saflığın dibine vurup bünyede melankolik rüzgarlar estirmiş, ''üzerimde sevdiğin mavi elbisen sensiz geçirdiğim günlerden'' sözleriyle klibindeki gibi izleyenleride sokağa atma hissiyatı uyandırmıştı.
'zor günler' şarkısıyla umuda dair hislerini dillendirip bir umut, bir çabanın gerekliliğini anlatmaya çalışmıştı.
elektronik müzikten rock müziğe geçiş sinyallerini veren ''kimdi giden kimdi kalan'' şarkısıyla ilişkileri sorgulayıp gidenin kim kalanın kim, bunun getirisi ne vb sürüsüyle ciddi soruyu sordurup zihni allak bullak etmiştir... en sonunda iç burkar biçimde fısıldadığı ''ötekini incitmeden'' söz öbeğini beynimizde kanlı canlı hale getirmeye neden olmuştur... istesekte onun gibi fısıldayamayız ya... bu bile acıtır insanı zamanı gelince...
'onno tunç' a adanmış albümde seslendirdiği 'bir çocuk sevdim' coverıyla söz ve ses uyumunun nasıl olabilceğini kanıtlamış aşkın beyindeki yansımadan başka bir şey olmadığını gözler önüne serip hayali bir çocuğa aşık etmiştir...
'ahh 'şarkısıyla ayrılığın ilk dönemleri ya da ilk dönemlerindende daha sancılı geçen dönemlerinde baş misafirimiz olup insanı şizofrenliğe sürükleyebilcek kadar melankolik ve nevrotik bir tavır içinde cıkmıştı karşımıza... şarkıda zaman zaman fısıldadığı, zaman zaman çatallaştıgı sesiyle ağrı çeken kalbe bir yumrukta bu şarkıyla kendisi indirmiştir... klibi her ne kadar 'fiona apple' ın 'crımınal' şarkısının klıbınden arak olsada turkıyede çekilmiş en eli yüzü düzgün kliplerden birisi olmayı başarmıştı. kızıl saçlarıyla kameraya hüzünlü bakışları, yere yayılmış kitaplar, cdler, içkiler...
'bazı yalanlar' coverıyla acı çekmiş, kanamış, kanatmış ama hala dik durmaya çalışan tarafın ilerleyen ilişkilerdeki aşılamayacak ciddi sorunları, engelleri, tökezlemeleri farkedip bunları nasıl dile getirdiğinin, getirmesi gerektiğinin altını çizmişti adeta...
'böyledir bu işler' diyip ilişkilerde, hayatta, siyasette kaya etkisi yaratan kadın- erkek ayrımını, birbirlerine bakış açılarını, birbirlerinden bekledikleri ve olması gereken tezatlığı mizahi bir dille ilişkiler üzerine odaklanıp bizlere sunmuştu.
'hala', 'gözyaşlarımızı bitti mi sandın?', 'yüzünde yaşam izleri vardı 'gibi coverlarıyla ülkede cover yapması gereken iki üç kişiden biri olduğunu ( bir diğeri için (bkz: zuhal olcay)) ) her defasında dinleyicilere göstermiş; güldünya şarkısıyla rock müziğin olmazsa olmazı protest, gerçeklere karşı eleştirisel bakışın nasıl olması gerektiğini estetik bir dille bizlere sunmuştur...
''artık gel nerdeysen'' diyip daha da olgun işlerini sunacağı albümü sabırsızlıkla bekliyorum...o iç burkan hüzünlü bakışların ev sahibi güzel gözlerinden de öpüyorum.
'senin gibi' şarkısıyla kırılganlığın, saflığın dibine vurup bünyede melankolik rüzgarlar estirmiş, ''üzerimde sevdiğin mavi elbisen sensiz geçirdiğim günlerden'' sözleriyle klibindeki gibi izleyenleride sokağa atma hissiyatı uyandırmıştı.
'zor günler' şarkısıyla umuda dair hislerini dillendirip bir umut, bir çabanın gerekliliğini anlatmaya çalışmıştı.
elektronik müzikten rock müziğe geçiş sinyallerini veren ''kimdi giden kimdi kalan'' şarkısıyla ilişkileri sorgulayıp gidenin kim kalanın kim, bunun getirisi ne vb sürüsüyle ciddi soruyu sordurup zihni allak bullak etmiştir... en sonunda iç burkar biçimde fısıldadığı ''ötekini incitmeden'' söz öbeğini beynimizde kanlı canlı hale getirmeye neden olmuştur... istesekte onun gibi fısıldayamayız ya... bu bile acıtır insanı zamanı gelince...
'onno tunç' a adanmış albümde seslendirdiği 'bir çocuk sevdim' coverıyla söz ve ses uyumunun nasıl olabilceğini kanıtlamış aşkın beyindeki yansımadan başka bir şey olmadığını gözler önüne serip hayali bir çocuğa aşık etmiştir...
'ahh 'şarkısıyla ayrılığın ilk dönemleri ya da ilk dönemlerindende daha sancılı geçen dönemlerinde baş misafirimiz olup insanı şizofrenliğe sürükleyebilcek kadar melankolik ve nevrotik bir tavır içinde cıkmıştı karşımıza... şarkıda zaman zaman fısıldadığı, zaman zaman çatallaştıgı sesiyle ağrı çeken kalbe bir yumrukta bu şarkıyla kendisi indirmiştir... klibi her ne kadar 'fiona apple' ın 'crımınal' şarkısının klıbınden arak olsada turkıyede çekilmiş en eli yüzü düzgün kliplerden birisi olmayı başarmıştı. kızıl saçlarıyla kameraya hüzünlü bakışları, yere yayılmış kitaplar, cdler, içkiler...
'bazı yalanlar' coverıyla acı çekmiş, kanamış, kanatmış ama hala dik durmaya çalışan tarafın ilerleyen ilişkilerdeki aşılamayacak ciddi sorunları, engelleri, tökezlemeleri farkedip bunları nasıl dile getirdiğinin, getirmesi gerektiğinin altını çizmişti adeta...
'böyledir bu işler' diyip ilişkilerde, hayatta, siyasette kaya etkisi yaratan kadın- erkek ayrımını, birbirlerine bakış açılarını, birbirlerinden bekledikleri ve olması gereken tezatlığı mizahi bir dille ilişkiler üzerine odaklanıp bizlere sunmuştu.
'hala', 'gözyaşlarımızı bitti mi sandın?', 'yüzünde yaşam izleri vardı 'gibi coverlarıyla ülkede cover yapması gereken iki üç kişiden biri olduğunu ( bir diğeri için (bkz: zuhal olcay)) ) her defasında dinleyicilere göstermiş; güldünya şarkısıyla rock müziğin olmazsa olmazı protest, gerçeklere karşı eleştirisel bakışın nasıl olması gerektiğini estetik bir dille bizlere sunmuştur...
''artık gel nerdeysen'' diyip daha da olgun işlerini sunacağı albümü sabırsızlıkla bekliyorum...o iç burkan hüzünlü bakışların ev sahibi güzel gözlerinden de öpüyorum.