Doğu` suyla Batı` sı şehir içi trafiğiyle birbirinden 1 saatlik uzaklıkta bulunsa da iklimi birbirinden tamamiyle farklı olan şehir. Ankaralılar, İstanbullular, `` Emekliliğimi sâhil kenarında geçireyim. `` diyenler, turizmle uğraşan Ruslar, Almanlar, bilimum yabancılar şehrin Batı` sındaki yeni yapılarda keyifle oturabilirlerken Antalyalılar şehrin merkezini, merkezin Doğu` sunu tercih ederler. Çünkü iklimi daha sağlıklıdır.
Bu aralar şimdi ikâmet ettiğim Kuzeybatı` daki Yeniköy, Döşemealtı bölgesi imâr hareketliliğinin, arsa alım satımının en yoğun olduğu bölgedir lâkin demem o ki, o deniz -- Akdeniz -- Doğu - Batı doğrultusunda şehrin Güney` inde bulunduğu müddetçe yeni yatırımları Kuzey` e yapanlar, buralarda arsa, ev alanlar ileride yatırımlarının istedikleri kadar kazandırmadığını gördüklerinde bir miktar hayal kırıklığı yaşayabilirler. İklim olarak da merkezin ve şehrin Doğu` sunun havası buradan daha iyi.
Soğuğu pistir. Kuru havada kalın giyinerek kurtulacağınız soğuk Antalya` da nemli havanın etkisiyle ne kadar kalın giyinirseniz giyinin adeta kemiklerinize işler. Abartmıyorum, nemin kemiklerinize nüfûz ettiğini hissedebilirsiniz. `` Ben - 30` ları gördüm. `` kabadayılığı burada sökmez.
Belediye başkanlarından pek yüzü gülmez. Küçük bir şehir değildir lâkin büyük de sayılmaz. Bir zamanlar Farsça kursu aramış bulamamıştım.
Son zamanlarda ruhu olmayan mekânların sayısı arttı. `` Pastane. `` desen değil, `` Kafe. `` desen değil, `` Öğrenci mekânı. `` desen değil. Vizyon sıkıntısı hâd safhada.
Çarpık yapılaşma, şehir plancılığının olmayışı Antalyalılar` a bile problem yaşatır. Sık gitmediğiniz bir mahalle veya sokak arasına giderseniz kafanızda kroki çizmeden oradan çıkamazsınız.
Kimse kimseye fazla karışmaz. Herkes kendi hâlindedir. Fakat buradan güvenli olduğu sonucu çıkartılmasın.
Üniversitenin şehir yaşamına kattığı kültürel, ekonomik katma değer yok denecek kadar azdır. Binlerce öğrenci üniversiteyle birlikte bir gecede buharlaşsa kimse farketmez.
Güzeldir; memleketimdir.