15 metre uzunluğa kadar boylanabilen bir söğüt ağacı türü.
ayrıca akıllara kazınan bir nazım hikmet ran şiiri.
Akıyordu su
Gösterip aynasında söğüt ağaçlarını
Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
Koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere
Birden
Bire kuş gibi
Vurulmuş gibi
Kanadından
Yaralı bir atlı yuvarlandı atından
Bağırmadı
Gidenleri geri çağırmadı
Baktı yalnız dolu gözlerle
Uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına
Ah ne yazık!
Ne yazık ki ona
Dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak
Beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak
Nal sesleri sönüyor perde perde
Atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!
Atlılar atlılar kızıl atlılar
Atları rüzgar kanatlılar!
Atları rüzgar kanat...
Atları rüzgar...
Atları...
At...
Rüzgar kanatlı atlılar gibi geçti hayat!
Akar suyun sesi dindi
Gölgeler gölgelendi
Renkler silindi
Siyah örtüler indi
Mavi gözlerine
Sarktı salkımsöğütler
Sarı saçlarının
Üzerine
Ağlama salkımsöğüt
Ağlama
Kara suyun aynasında el bağlama!
El bağlama!
Ağlama!