toplumu biçimlendiren iki temel çelişki bulunmaktadır. yiyecek bulma, barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için insan, kendini yaratan doğaya egemen olabilmek için, doğa ile mücadeleye girer. bu noktadan sonra insan yarınını düşünmeye başlar. Bu nedenle yiyecek depolamaya başlar ve yiyecek depolayabilenlerle depolayamayanlar arasında egemenlik mücadelesi de başlamış olur. üretimin başlamasıyla birlikte, insanoğlu alet yapımını da geliştirir. bu süreç ile birlikte egemenlik mücadelesi farklı bir boyuta taşınır. teknolojinin gelişimi insanlar ve topluluklar arasında eşitsizliğin habercisidir. yöneten - yönetilen ayrımının temelini alet ve mal denetimi yatmaktadır. Mal ve alet denetiminin, hizmet denetimine dönüşmesiyle yönetimde farklılıklar oluşmaya başlamaktadır.
bu süreç içinde kültür, doğanın denetimi için yaratılan her şey ve bunun sonunda yaratılan anlamlar, değerler ve kurallar olarak tanımlanmaktadır. toplumsal değişme ise temelinde teknolojik değişmenin yattığı insanlar arası ilişkilerin değişmesidir.
bütün araç ve gereçleri kapsayan maddi kültür temsil eder. Maddi olmayan kültür ise gelenekler, inançlar ve değerleri betimlemektedir. toplumsal değişim hem üretim ve mülkiyet ilişkisinin değişmesine hem de anlamların, değerlerin ve kuralların değişmesine yol açar ve bunun temelinde teknoloji ve ideoloji yatmaktadır. değişimin başlangıç anında ise her ikisi de birbirini etkiler.