belirli hazırlıklar gerektiren doğum.
susmak gibi bir şeydir önce; düpedüz susmak; bir kabuğa girmek ve o kabukta temizlenmeyi beklemek; izlemek, izlemek, sadece izlemek... tırtılın ölüm dediğine kelebek demek...
ulan, madem ki batmış bu dünya, hiçbir şeyi, hem de hiçbir şeyi eskisi gibi yapmamak her şeyden önce; fırlayarak kalkabilmek bir gün yataktan; hem de o hiç beklenmeyen günde, fırlayarak kalkabilmek... evet, eskisi gibi yapmamak her şeyden önce; çıkmak caddelere; yürümek, yürümek, yürümek. şu yaz bitmeden bir dondurma al kendine be!
hiç gitmediğin mahallelere gitmek, hiç tanımadığın amcalarla ve teyzelerle konuşmak, top oynamak eskisi gibi, çocukların arasına dalmak yine; dokunmak, dokunmak, dokunabilmek... bir pusu kaldırmaktır gözden; bir pusu kaldırmaktır renkten. ışık ki aslında hep parlar biz olsak da, olmasak da... unutmaktır eskisini, bırakmaktır tasaları. madem ki üç günlük, kendini yiyip bitirdiğine ne değer? en ufak şeyde su koyvermemektir; ağlamayı aklının ucuna bile getirmeden; gülmek, gülmek ve gülmek...
yeniden doğmak
öncesinde en okkalısından ölmeyi gerektiren döngü. şöyle en okkalısından tokadını yemeli hayatın. güçlüyseniz, aklınızı ve cesaretinizi yitirmemiş iseniz bir şekilde bu döngüye girmeyi başarabiliyorsunuz.