hayata olağanüstü anlamlar yükleme çabası

benden yazar olmaz
tamamen `kendi kendine yetememe`, `kendi başına olamama`, `kendine güvenmeme` gibi duyguların insanda oluşturduğu `boşluk` hissiyatının insanda oluşturduğu bir çabadır.

esasen, insan kendisini sevmeye başladığı ve kendisini kabullenmeye başladığı an son bulacak bir kavgadır bu.

ama ben bu insanlara da kızmıyorum. hele ki reklam çağının insanları tüketime tabakla koşturan bu empoze modülü varken; gayet de normaldir;

olmayan bir şeyin(hayatın) üzerine anlamlar yükleme çabası ve her defasında karşılaşılan aynı hayal kırıklıkları...

- bugün hangi filmi izledin?
- ben hayatımı izliyorum.

- en sevdiğin müzik?
- hayatımı dinliyorum eşoğlusu?

- gündemden haberin var mı?
- senin işçi sınıfından haberin var mı?
- o ne ya.
- babandan bahsediyorum.
- babamı karıştırma şimdi.
- nasıl karıştırmayayım. baban işçi ya da memur değil mi?
- e öyle.
- `e öyle` tabi... biz de miami beach de dizi film çevirmiyoruz eşek herif seni.
reklamyazanadam
elif shafak okuyan ergenlerin buğulu gözlerle ve yağmurun yağdığı bir esnada (mümkünse pencere kenarında, kaşmir kazak giyerken) gerçekleştirdiği eylem. halbuki yok öyle bir şey. hayatın ne olduğunu kısaca özetlemek gerekiyorsa; bugün bastığın otlar, yarın üstünde bitecek. burası dünya moruk, burası bu kadar.
dubai vize izmir masaj izmir masaj salonu