1980`lerin ikinci yarısına tekabül eden günler...
daha ilkokula yeni gidiyoruz. küçücük çocuklarız. o zamanlar internet, bilgisayar, cep telefonu, çok kanallı televizyon falan yok; trt 2 bile ha çıktı ha çıkacak... evimizde isim şehir nehir oynuyoruz...
bu kadar yeniliğin iyi mi yoksa kötü mü olduğu bir kenara dursun, insanlar daha doyumlu ve sade bir hayat yaşıyorlardı sanki.
ilkokul çocuğuyduk... okul bahçesinde sınıf maçları falan yapıyorduk kendi aramızda. bazen de sakızlardan çıkan kağıtlarla ilginç oyunlar oynuyorduk. kir pasak içerisinde eve dönüyorduk ve annelerimiz sokağa çıkma cezası falan veriyordu ara sıra.
o zamanlar, birkaç eğlencemiz vardı okul dışında; evimizin önünde annemizin `oğlum eve gel` diye bağırdığında duyabileceğimiz mesafede misket oynamak, bisikletler ile konvoylar oluşturmak ve arada iddialı mahalle maçları yapmak... ben hep forvet olurdum. gol kaçırırdım; akşam ebeme atlarlardı. diğer maçta da ceza olarak kaleye koyarlardı. galiba sırf bu yüzden kaleci olmaya alıştım; aslında ben bir forvetim. her neyse... ha unutmadan, bir de televizyonda yayınlanan `uçan kaz` isimli çizgi film, ve tabi ki kara şimşek vardı bir de; mike vardı...
yarabbim o nasıl bir arabaydı?... sokakta gördüğümüz arabalar 10 kişinin itelemesiyle zor bela çalışırken bu arabanın önünde kırmızı ışıklar falan yanıyordu; mike ın simsiyah bir ceketi vardı. nasıl bir büyüydü o öyle?... babamı hayal ederdim hep; bir gün kara şimşek alacak ve bizi onunla gezdirecekti. heyt be... boru mu lan; kara şimşek bu!
tüm bunlar gayet normaldi aslında... zihnimize bu kadar bilgi akışı olmuyordu o dönem; televizyon tek kanallıydı, reklamlar bu kadar cozutmamıştı, mintaxla canım mintaxla falan izliyorduk, ajdar da yoktu, popstar da yoktu, `biri bizi gözetliyor` da yoktu... zihnimize bu kadar tecavüz edilmemişti daha; dünya çift kutupluydu hala. çernobil bile olmamıştı daha.
... sanki insanlar, daha doyumlu kimselerdi o zaman. yoksa ben büyüdüm de, ondan mı kirlendi dünya?... yok ama, hakikaten güzeldi o zamanlar; güzeldi... insanlar daha insan gibiydi; öyle anımsıyorum... panik atak diye bir hastalık gelmemişti daha memlekete; kara şimşek vardı, mike vardı, daha metalika neyim bile bilmezdim; öyle anımsıyorum... küçücük arabalarım vardı, kumlarda `vıınnnn` diye sürüyordum...
niksar`da evimizde, küçük bir kuş kadar hürdüm...
artık bu dünya başkadır, mike beni aldattı, gitti...