`lafta her şeyi çok iyi yapan toplumumuzun icraat vaktindeki savsaklamaları`na atıf yapan bir yargı gibidir.
söz gelimi, birkaç fikirdaşınız olan arkadaşınızla toplanıp insanlara hayırlı olacağı düşünülen bir dernek ya da okul kulübü açmak üzerine konuşmaya başlarsınız. yapılan çoklu görüşmelerin sonucunda, iş dağılımından herkese bir pay biçilir ve insanlardan `şu işi şu güne kadar yapacağım` sözü alınır.
neyse, gün gelip çattığında kimse işini tamamlamamış olur ve toplantı 3 5 gün sonrasına ertelenir.
* söz veren insanların yarısı bu ertelenen toplantıya bile gelmez.
* toplantıya gelen insanların yarısı işlerini yapmamış olur. kız arkadaşı hastalanmıştır, evi su basmıştır, vs.
* işlerini yapan insanların yarısı sırf `yapmadı demesinler` kafasıyla yapmıştır işlerini. bu yüzden baştan savmadır.
sadetle, 30 40 kişilik gruptan sadece 2 3 adam akıllı insan çıktığı ile yüzleşirsiniz... hani? ateşli insanlardınız? toplumsal kaygılarınız vardı sizin? nerede o yozlaşmaya karşı gözümüze gözümüze soktuğunuz ahlakınız ve bodoslamasına savunduğunuz değerleriniz?
yani, bir kervan yolda düzülür ise, bir yolu batıran da yolun kendisi değil onun bozuk yolcularıdır biraz da.