sol görüşlü bir öğrencinin reklamcılık bölümünde okuması

benden yazar olmaz
bir insanın kendisine atabileceği en büyük kazıklardan biridir.

malum, dünya hakkında gözün yeni açılmaya başladığı 19`lu 20`li yaşlar. bir çelişkiden ziyade, kişi bir nevi toyluğunun kurbanı olarak modaya uyar aslında; `iletişim fakültesi, reklamcılık bölümü. hımm, ismi de şık. ~beyin fırtınası~ reklam; reklamcılık; reklamlar... hımm.` gibi bir düşünce ile kendisini reklamcılık bölümünde bulur. ama işler beklediği gibi değildir. ilk 2 sene keyifli geçer zaten. ilk sene yök tabanlı ve fakülte ortak dersleri okunur. 2. sınıfta da yine fakülte ortak dersleri ve sanat sepet dersleriyle vakit geçer. her şey son derece eğlenceli bir şekilde giderken, 3. sınıfta pazarlama taktiklerinin ve reklamcılık ilkelerinin kıvrımlı yollarında bulur kişi kendini. tüm bunların insanları kandırmaktan başkaca bir şey olmadığını da anlar üzerine. `her şey reklamı yapılan şirkete daha fazla kar ettirebilecek bir bilinç uyandırabilmektir aslında.` tüketici falan şu bu; hepsi palavradır bunların. ara sıra sorarlar bu insana, `büyüyünce ne olacaksın?` diye. `insanları kandıracağım.` diye cevaplayamaz; `reklamcı olacağım.` der. bu insanlar da `aa, ne güzel diye cevaplar.` o da içinden `ya ya..` diye serzenir. garip bir eziyete döner bu durum yani.
dubai vize izmir masaj izmir masaj salonu