elbete ki hoş bir davranış değildir.
ama bazı istisnalar vardır ki insanı insanlığından çıkarır...
günlerden bir gün bir halı saha maçında sağ bacak liflerimi kopma noktasına getiren bir hareket yaptım. 3 gün, 5 gün derken baktım geçecek gibi durmuyor dedim doktora gideyim ve topallaya topallaya attım kendimi belediye otobüsüne ve boş olan son koltuğu kaptım. şans bu ya ertesi durakta uyuz mu uyuz bir teyze otobüse bindi tam gelip dikildi tepeme. bir de bu insanların psikolojik baskı oluşturmak için oturduğunuz koltuğun sapını tutmak, o yol ile omzunuza dokunmak gibi tuhaf huyları da vardır; utanmayıp bedenlerini üzerime dayayanlarına kadar rahatsız edenini gördüm... neyse, bir yandan bacağım ağrıyor, diğer yandan teyzenin yarattığı gerilim; neyse ki ondan sadece 1 durak önce bindiğimden otobüsün yarısı sakat olduğumun farkında, tabi o bunu bilmiyor ve bundan güç alarak: "utanmıyor musun bu yaşta oranı buranı bana sürtmeye" dedim herkesin duyabileceği şekilde. bu arada bilen bilir, aslında son derece efendi bir kimse olmakla birlikte kendimi haklı gördüğüm durumlarda, üzerine çok uyuz olmuşsam son derece özgüvenli ve yırtık da olabilmekteyim... o uyuz insan bir anda kem küm herkesin bakışları altında arkaya doğru ilerlemeye başladı ve iki durak sonra kendi de dahil tüm otobüsün gözü önünde topallayarak indim. unutamayacağı bir ders olmuştur sanırım.
o günden beri bu konudaki yaklaşımım uyuzluk etmeyene ve gerçekten ihtiyacı olana yer vermek şeklinde. zaten bu kişiler çoğunlukla utana sıkıla, hatta ikinci kere rica ettiğinizde yerinize oturan onurlu gururlu insanlar. aradaki nüansı anlatabildim umarım. o yaşa gelmiş ama kalas gelmiş ve halen piçlik eden insanlara sırf yaşı var diye saygı duyarsanız her konuda sken çok olur bu da size bir dost uyarısı; en azından, yaşına kendisi saygı duymayan bir insanın yaşına ben niye saygı duyacakmışım ki? iyiliksever olmak ile saf olmak arasında bir sazan boyu zeka mesafesi olmalı.