toplu taşımacılık adı verilen kamusal alan içinde yaşanan en büyük sorunlardan biri. kiminin üşüyesi, kiminin hava alası gelen bu kapalı ortamda insanlar bu sebepten ötürü birbirini yemektedirler ve çoğunlukla bu sorun, insanların bir başkasına olan saygısızlığı ve bencilliği sayesinde ayyuka çıkmaktadır.
sözgelimi, rüzgardan çok çabuk etkilenen, kolayca orası burası tutulan bir insan olduğunuzu düşünün. ta 2 metre arkadan -başka pencere yokmuş gibi- sizin oturduğunuz koltuğun tepesindeki havalandırma penceresine zıplayan bir yurdum cengaveri ancak kung fu filmlerinde görülebilecek türden bir çeviklikle pencereyi şak diye geriye çeker. ilk başta siz de biraz serinleseniz de bir süre sonra hava boynunuza doğru çarpmaya başlar ve sonunda dayanamayıp pencereyi kapatırsınız. işte o an otobüste bir gerilim havası doğar. bu sessiz gerilimin iki tarafı vardır: o pencerenin açık kalmasını isteyenler ve kapalı kalmasını isteyenler... kimi zaman bir sataşma olur, insanlar tartışa tartışa yolculuklarını tamamlar, `çok istiyorsan kendi önündeki pencereyi aç` ya da `o kadar istiyorsan gel yer değiştirelim` denilir.
kanımca insanların toplu taşımacılığı tercih etmek yerine şahıs otosu almalarının en büyük nedeni, toplu taşımacılık güzergahının ters olması ya da saatlerin uymamasından ziyade asla bir arada yaşamayı beceremiyor oluşumuzu belgeleyen bu tuhaf huylarımızdır.