(bkz: a thousand splendid suns)
khaled hosseini'nin yine afganistan'da geçen bu sefer kadınları onların gözünden anlattığı romanı.
şimdi şöyle geçirdim aklımdan da özlemişim, ah meryem, leyla.. sanki tanıyormuşum da uzun süredir görüşmemişiz gibi bir özlem var şu an içimde yeniden okumak istiyorum ama korkuyorum.
başladığınızda bırakamayacağınız bir kitap bu, sadece gözyaşlarımı silmek için bırakmıştım elimden, hatta kitabı kapatıp hıçkıra hıçkıra ağladığımı bilirim öyle bir garip bir şey.
neyse, tanıtım bültenini ekleyip kaçıyorum.
Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan'ın Khaled Hosseini'de yaşadığı gibi?
Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı'yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini'nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden?
Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar?
Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem.
Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla "beklenen" bir roman?