yıllardır toplumca yaşadığımız hezeyandır.
bu konuda bilinçli miyiz, hayır...
sene 1999, mevzu abdullah öcalan mevzusuydu. bir anda tüm türkiye `italya``ya düşman kesildi. italyan malları kullanılmıyor, giyenler giymekten utanıyor falan... e ne oldu? başbakan gidip berlisconi ile kucaklaştı, o lanet olasıca italya bir anda en büyük dost oldu...
demokrasi oyununun en büyük kaypaklığı bu işte. ne üdüğü belirsiz olan bu acayip çağda artık ülkeler ülkelere değil, oligark olarak tanımlayabileceğimiz kişiler, çıkarları gereği başka ülkelerin oligark kişilerine düşman oluyor, arada kullanılan da tüketici=halk mantığında sen ben oluyoruz. şimdi? gül gibi de yiyoruz italyan pizzasını. maden hep yiyecektik? ne demeye kasıp rezil ettik kendimizi?
fransa örneği var bir de. yok ermeni soykırımı, yok cezayir soykırımı derken bir ara fransız mallarını kullanmayalım tarzı gündeme geldi. ne oldu? başbakan gidip bir el sıkıştı, fransızlara ihaleler verildi. biz gene kullanılmış olduk.
şimdi de israil... yahu bu adamlar neredeyse ortaçağ`ın başlangıcından bu yana tüccar. en yakın tarihimize bakarsak selanik, izmir ve istanbul`da bu adamların türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini gayet iyi anlarız. izmir iktisat kongresi`nde bile parmakları var bu adamların. hatta denebilir ki, türkiye`de bir israil`li iş adamı olmadan yükselmek, yani bir dev olmak, neredeyse imkansız. sene 1995`ten beri israil tohumlarından üretilen sebzeleri yediğimizi bilmiyoruz herhal. o bitkilerde de bilimum hayvanın geni bulundu. soğuğa dayanıklı olsun diye ton balığı geni aşılanmış kabuğu taş gibi domatesleri yedik yedik durduk...
üretim yaptık mı?
hayır.
yan gelip yattık mı?
evet.
salavat neye bağlıdır?
kudrete.
atıp tutacak mıyız yine de?
evet.
neden?
çünkü allahına kadar popülist, ama bir o kadar da geri zekalıyız.
ve o boykot ettiğimiz adamlar,
el mahkum göt gardiyan,
çok çok 1 hafta sonra o ürünleri kullanacağımızın farkındalar mı?
evet.
kıs kıs gülüyorlar mı,
yine evet.
o halde neymiş kardeşim?
vatan sevmek edebiyatla ve artistlikle olmuyormuş.
Japonlar gibi günde 1 saat devlet için çalışmak ve ülkesini yüceltmek ile oluyormuş.