budizmin çin`den, güneydoğu asya`dan yayılıp japonya`ya gelmiş hali.
bir aydınlanma yolu olan zen bir felsefe olmadığı gibi bizim anladığımız anlamda bir din de değildir. kişisel yaşantı, kişisel deney zen için her şeyden daha önemlidir. hiçbir kavram ya da düşünceyi insan kendi öz benliğinde deneyerek yaşantı ile destekleyip doğrulamadıkça tam olarak özümseyemez. hele bu şey hayatla ilintili ise kişisel yaşantı mutlak zorunluluktur. zen yaşadığımız hayatın içinde yaşadığımızın farkına varmak, hayata uyanmaktır. zen doğudaki felsefelerden, düşüncelerden etkilenmiştir. özellikle taoculuğun ve mahyana budizm inin temel görüşlerini benimsemiştir. bu görüşler bilinmedikçe zen öğretisinden bir anlam çıkartmak olanaksız olur. zen` deki mükemmellik insan olmayı, yalnız insan olmayı başarabilmektir. taoculuk, budizm ve bunların karışımından oluşan zen ancak insanın var oluş sorununa kendi başına bir yanıt bulmasına yardımcı olmayı amaçlar. zen de öğreti yoktur. biz kendi kendimize öğreniriz. zen yalnızca yolu işaret eder. zen hayatın geçiciliğinden değişkenliğinden hayatla birlikte akmaktan coşku duymasını becerebilmektir. içinde doğduğumuz dünya bu. mutlu olabilmek, birbirimize sevgi duyabilmek için bütün yeteneklerimiz var da, genellikle bu gerçeğe gözlerimizi kapıyoruz.
işte bunun için zen bizden, şimdiye kadar kapalı kalmış alanları görmemizi sağlayacak üçüncü gözümüzü açmamızı istiyor. zen düşüncelerin ve düşünceleri oluşturan sözcüklerin ulaşamadığı bir
alana, bir düzeye yüceltmeyi amaçlar. bu nedenle de akılla akıldışını barıştırıp kaynaştırma çabası içindedir
zen kişisel olarak yaşanarak varılacak bir yaşantı, yoksa karşılaştırmalar, çözümlemeler (analiz) yapılarak elde edilecek bir bilgi değil. zen içimizde var olup da günlük yaşantımız içinde, olağan koşullar altında bilincinde olamadığımız ruhsal güçlerin açığa çıkmasına olanak sağlamaktır.