ha deyince kalkılan, ha deyince zıplanılan lise yıllarının geride kaldığı, bunun yerine ders çalışılmayacağı bilinse de evdekilerin
- bak yine ders çalışmıyorsun
- ya sana ne anne ya, ben çalışıyorum
gibi gereksiz tepkileriyle ve mahalle karılarının sınav hakkında soracakları alakasız sorularla muhatap olmamak ve böylece daha fazla kasılmamak için evden hemen hemen hiç çıkılmayan bir dönemdir... öncelikle bu duruma alışmanın kendisi bile oldukça zordur; o kadar yıl gece 12 den aşağı eve girmedikten sonra sırf sınav var diye gündüzün ortasında bile eve kapanmak...
insan hayatında yaşanan bu ani değişim kafa bulanıklığının esaslıca ilk tohumlarının yeşermeye başlamasına neden olur (zaten sistem de tam olarak bunu hedeflemektedir)
sınavın yarattığı dayanılmaz baskı ile ders çalışmak eskisinden de iğrenç geldiği için kişi kendisini şiir yazmak, sabaha kadar boş boş müzik dinlemek ve hayal kurmak gibi değişik uğraşlara adar...
sınav bittiğinde ise kişi artık eski kişi değildir... (belki de istenen bu olduğu üzere)
1 üniversite sınavı hazırlık yılının tanımı
öncesi ve sonrası olarak ele alınması gereken zaman diliminin tanımlanışıdır. çocukluktan üniversite sınavına hazırlık yılına kadar geçen zaman dilimi dışarıda oyun oynayarak, büyüyüp serpilerek geçen zaman dilimidir. pek çok insan -sorumlulukların yüklenmemiş olmasından dolayı- bu zaman dilimini özler. sonra sınav maratonu gelip çatar. şanslıysanız -evet şanslıysanız diyorum bu süreç sadece 1 yıl sürer ve ilk senenizde kazanırsınız- 1 yıl boyunca kozasına giren ipek böceği misali ders çalışıp okulun yolunu tutarsınız. ondan sonra başlayacağınız hayat önceki hayatınıza pek benzemez zira hem siz hem de akranlarınız artık büyümüş olur. bu evreyi en az zararla atlatmanın yolu gerçekten sevilerek yapılabilecek olan işin bölümünü kazanmış olmaktır. gerisi kırık çıkıklar ile doludur. yanına bir de aşk acısı eklenirse tadından yenmez.