her alacağı şeyi yoklayarak kontrol eden, işin içinde alışveriş olmasa da dokunmayı ve yoklamayı seven yurdum insanının genel ruh haline tercüman olan yargıdır.
ilk akla gelenler...
* yurdum insanı kurbanlık koç alırken tosunu şöyle bir yoklar, "maşallah, goç gibi goç" der...
* annelerimiz kumaş alırken kumaşın cinsini anlayabilmek için kumaşın her tarafını çocuğunu sever gibi eller. dokunmadan kumaş alan bir kadın var mıdır memlekette?
* yurdum çocukları bakkaldan top alacağı zaman onu iki elinin arasında kavradıktan sonra havaya atar ve alkış çalar gibi bir hareketle sıkıştırır ve yoklar.
* yurdum insanı dalındaki çiçeği koklayacağı zaman bile tutar onu.
sadetle, dokunmak ve yoklamak bizlere özgü bir davranıştır. hatta davranış olmaktan da öte, adeta kültürün bir parçasıdır. o halde yurdum marketleri ne diye "ekmeği elinizle değil gözünüzle seçiniz" diye zıplarlar? yıllarca mal sattığı bizleri tanımaz mı bu insanlar?
anadolu insanı dokunmak ve yoklamak ister
"korku bilinmeyenden kaynaklanır" yargısının neticesi olan davranış şekli. insan bildiği, tanıdığı ve emin olduğu şeye güvenir ve bu güveni sağlamak için de 5 duyu organından faydalanır. dokunma duyusu da bunu sağlar. konunun anadolu insanı ile pek alakası yok gibi. belki biz biraz abartıyor olabiliriz.