akp'nin kapatma davasında savcının iddianamesinde yer alan cümle. cümlenin tam hali şu şekilde:
"lâiklik, ortaçağ dogmatizmini yıkarak aklın öncülüğü, bilimin aydınlığı ile gelişen özgürlük ve demokrasi anlayışının, uluslaşmanın, bağımsızlığın, ulusal egemenliğin ve insanlık idealinin temeli olan bir uygar yaşam biçimidir." ~http://eski.bianet.org/belgeler/akpye_kapatma_iddianamesi.doc - sayfa 10~
başsavcı bunu söylemeden önce de çokça tartışılan bir durumdu. özellikle akp'liler bireyin laik olamayacağını ancak ve ancak devletin laik olabileceğini iddia ediyorlardı. yani laiklik, birey için yaşamsal bir tercih değil, devletsel bir yönetim tarzıydı.
bu söylemin doğru olması durumunda devlete ait hiç bir özelliğin bireye aktarılması mümkün olamıyor.
örneğin bir insan kat'i suretle sosyalist olamaz çünkü sosyalizm bir devlet modelidir. ya da bunun gibi faşist, demokrat, cumhuriyetçi vs. yani devlet faşist olur birey ise asla.
tüm bunlar bir kenara bırakıldığında, sadece laiklik üzerinden düşünüldüğünde, laiklik birey açısından bir yaşam biçimi haline gelebilir.
en kaba tanımıyla, laiklik eğer ki; karar alma sürecinde dinsel referansların reddi ise, birey kendi hayatında bunu uygulayabilir. hatta öyleki örneğin hizmet sektöründe çalışan bireyler için bir zorunluluk haline gelir.
örneğin bir doktor-hasta ilişkisinde dinsel referansın olmaması şarttır.
bu kaba örneklerle dahi, bireylerin kendi toplumsal yaşantılarında dinsel referanslarla hareket etmemesi gerektiği ve dolayısıyla laikliğin bir yaşam biçimi olarak tarif edilebieceğine ulaşılabilir.
bunun aksi dinin toplumsal dokuya nufüz etmesi sonucu yaratır. bireyler, toplumla ilişkilerinde böylesine bir dokuya maruz kaldıklarında gerileşmeye başlarlar. örneğin oruç tutmadığı için bir insan dövülebilir çünkü dokuda islamik bir doku vardır ve aksi tamamen yanlıştır.
ya da bir tekstil patronu göğsünü gere gere 3 karısı olduğunu ilan eder ve bunu meşrulaştırır.