seren yüce`nin yönettiği 2010 yapımı türk filmi.
20 yaşındaki mertkan, inşaat sektöründe çalışan babasının parasıyla geçinen, barlara giden, gece arabayla turlayan bir gençtir. ailesi ve babasının arkadaşları ısrarla askere gitmesini istemektedir ancak mertkan gitmez. burger king`de çalışan gül isminde kürt kökenli bir kızla tanışır ve ilişkisi başlar. babası, kız kürt kökenli bir kız ile oğlunun ilişki yaşamasını istememektedir.
tam bir türkiye portresi çizilen filmde erkek egemen toplum, garip bir militarizm aşkı, türk olmadığı için dışlanan insanlar, babasından/abisinden kaçan kızlar anlatılmaktadır. milliyetçi abilerimizin ``çakıcan bırakıcan abi`` repliği akıllarda yer etmiştir. işte türkiye`nin çoğunluğu ve sinema aracılığıyla aktarılması.
bartu küçükçağlayan - mertkan
Settar Tanrıöğen - mertkan`ın babası
Esme Madra - gül
çoğunluk
günümüz demokrasisinin temel aldığı saçma ölçü.
şöyle bir örnekle açıklamak daha verimli olur: ben mesela, uçak teknolojisinden hiç anlayan bir insan değilim. ama oy veriyorum, bir parti geliyor, savaş uçağı üzerine olan devlet politikası belirleniyor ve dahası bu politikayı belirleyenler de uçak teknolojisinden hiçbir şey anlamıyor ama kararı onlar alıyor. saçma değil mi?... böyle deyince elitistlik olarak algılanıyor, şu dağdaki çoban örneği verilerek bu saçmalığın üzeri örtülüyor. ama durum aynen budur. bu açıdan, suiistimal edilme yolları kapalı olan, kendini halktan üstün görmeyen, halktan kopuk olmayan seçkinci bir aristokrasi en doğru ve en verimli yönetim şekli olacaktır.
şöyle bir örnekle açıklamak daha verimli olur: ben mesela, uçak teknolojisinden hiç anlayan bir insan değilim. ama oy veriyorum, bir parti geliyor, savaş uçağı üzerine olan devlet politikası belirleniyor ve dahası bu politikayı belirleyenler de uçak teknolojisinden hiçbir şey anlamıyor ama kararı onlar alıyor. saçma değil mi?... böyle deyince elitistlik olarak algılanıyor, şu dağdaki çoban örneği verilerek bu saçmalığın üzeri örtülüyor. ama durum aynen budur. bu açıdan, suiistimal edilme yolları kapalı olan, kendini halktan üstün görmeyen, halktan kopuk olmayan seçkinci bir aristokrasi en doğru ve en verimli yönetim şekli olacaktır.