(bkz: kültürel yeniden üretim)
eğitim ve kültürel yeniden üretim
pierre bourdieu tarafından ortaya atılan kuram.
kültürel yeniden üretim, okulların öteki toplumsal kurumlarla birlikte, kuşaklar boyunca geçerli olan toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin sürdürülmesine yardımcı olma biçimlerine göndermede bulunmaktadır. kavram dikkatimizi, gizali müfredat yoluyla, okulların değer, tutum ve alışkanlıkları etkilemek için kullandığı araçlara yöneltmektedir.
belirlenen dil kullanım biçimlerinin, çıkarlar ile tercihler altında yatan böyle geniş kültürel farklılıklarla bağlantılı olduğuna kuşku yoktur. aşağı sınıftan gelen, özellikle azınlık gruplarına dahil olan çocuklar, okuldaki baskın biçimlerle çatışan konuşma ve davranış biçimleri geliştirebilirler. bowles ve gintis'in vurguladığı gibi, okullar çocuklar üzerine disiplin kuralları yüklerler; öğretmenlerin otoritesi de akademik öğrenmeye yöneltilir. işçi sınıfı çocukları okula girdiklerinde, daha ayrıcalıklara kıyasla daha büyük bir kültürel çatışma yaşarlar. bu çocuklar gerçekte, kendilerini yabancı bir kültürel çevrede bulurlar. bu çocukların daha yüksek bir akademik performans göstermeye güdülenme olasılığı düşük olmakla kalmaz; bernstein'in düşündüğü gibi, bu çocukların alıştığı konuşma ve davranış biçimleri de öğretmenlerinkiyle, her iki taraf da elinden geleni yapsa bile, kolayca uyuşmaz. iş bu kavram, bu olguyu tanımlar.
kültürel yeniden üretim, okulların öteki toplumsal kurumlarla birlikte, kuşaklar boyunca geçerli olan toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin sürdürülmesine yardımcı olma biçimlerine göndermede bulunmaktadır. kavram dikkatimizi, gizali müfredat yoluyla, okulların değer, tutum ve alışkanlıkları etkilemek için kullandığı araçlara yöneltmektedir.
belirlenen dil kullanım biçimlerinin, çıkarlar ile tercihler altında yatan böyle geniş kültürel farklılıklarla bağlantılı olduğuna kuşku yoktur. aşağı sınıftan gelen, özellikle azınlık gruplarına dahil olan çocuklar, okuldaki baskın biçimlerle çatışan konuşma ve davranış biçimleri geliştirebilirler. bowles ve gintis'in vurguladığı gibi, okullar çocuklar üzerine disiplin kuralları yüklerler; öğretmenlerin otoritesi de akademik öğrenmeye yöneltilir. işçi sınıfı çocukları okula girdiklerinde, daha ayrıcalıklara kıyasla daha büyük bir kültürel çatışma yaşarlar. bu çocuklar gerçekte, kendilerini yabancı bir kültürel çevrede bulurlar. bu çocukların daha yüksek bir akademik performans göstermeye güdülenme olasılığı düşük olmakla kalmaz; bernstein'in düşündüğü gibi, bu çocukların alıştığı konuşma ve davranış biçimleri de öğretmenlerinkiyle, her iki taraf da elinden geleni yapsa bile, kolayca uyuşmaz. iş bu kavram, bu olguyu tanımlar.