halkların doğasında olan; fakat sınıfların kardeş olamayacağı gerçeği nedeniyle yönetenler tarafından aslında yokmuş da olsa ne güzel olurmuş hisleri uyandırırcasına tekrarlanmak zorunda bırakılan gerçeklik. farklı halklardan ya da etnisitelerden işçiler aynı inşaatta çalışıp, geceleri aynı handa aynı müziği dinleyerek dertleşebilir, aynı sofradan beslenebilir ve aynı ranzada uyuyabilirler. farklı halklardan ya da etnisitelerden patronlar aynı toprak üzerinde pazarlığa girebilir, aynı masada tokalaşabilir ve aynı sömürme hırsı nedeniyle savaşabilirler. işte o savaşım esnasında özellikle ulus devletlerde oltanın ucuna çok daha büyük ve genel olan din, dil, ırk gibi yemlerin takılması gerekir ki, bu yemin sağlıklı bir şekilde doyurmayıp sadece karınları şişirdiğini anlayabilecek tok gözlülüğe ve mideye sahip bir azınlık tarafından bu gerçeklik yüksek sesle vurgulanır: `halkların kardeşliği.`