henüz kendini gerçekleştirmeden şöhreti yakalayan ve şöhret yükünü kaldıramayan insan yığınlarıdır.
bu müzisyenler, iki ya da üç albüm çıkarıp meşhur olduktan sonra paranın gözüne vurup kısırlaşan, eskisi gibi nitelikli eserler üretmek yerine piyasaya oynayan işler yapma yoluna giden kimselerdir. şöyle bir hafızamızı yoklarsak özellikle yurdumuzda çok sayıda olduklarını görürüz bu kimselerden. sağlamasını yapmak için en sevdiğimiz üç sanatçının ilk albümleri ile son albümleri arasındaki bariz farkı görmek yeterli olacaktır.
kanımca böyle olmasının en büyük nedeni müzisyenlerimizin pek çoğunun felsefi ve sosyolojik birikimlerinin fazla olmamasıdır. felsefi ve sosyolojik birikimi yeterli olan insanlar kendilerini bilme erdemine de yetkin olduklarından ceplerine iki üç kuruş para girdiği vakit "neydim ne oldum delisi" olmayacak kadar aklı başında kişilerdir.
bizde, başka pek çok ülkenin aksine "sanatçı şarap misali yıllandıkça değer kazanmadığından" ve ne yazık ki süreç tam tersine işlediğinden, ilk başlarda gayet samimi ve içten tavırlarla albüm yapan, sanatını konuşturarak gündeme gelen kimseler aradan sadece birkaç yıl geçtikten sonra şöhretin büyüsüne kapılarak mafyacılık oynamaya, uyuşturucu partilerinde boy göstermeye ya da televole kültürünün müdavim mezesi olma yollarından birini seçerek kendilerini adeta harcayıp ıskartaya çıkarıyorlar.
bu vahim tabloyu kavradıktan sonra insan şunu demeden edemiyor: "aklı olmayan, gözü doymamış kimsenin cebine birdenbire para koymayacaksın arkadaş"... yoksa sonu son derece vahim olabiliyor.