Mehmet Özer`in zulamdaki ayak sesleri isimli şiir albümünden muhteşem bir şiir.
İyi bir öğrenciydi, sınıfının en iyisi...
En önde otururdu, solda, pencerenin yanında...
Ufak tefekti, düz kızıl saçları, yanardı alev alev...
İyi bir öğrenciydi, ufak tefek, yanakları çil içinde...
Çok iyi bir öğrenciydi, bilirdi her dersi.
Öğretmeni, kürsünün başında dimdik durup...
İkinci bulgar krallığının krallarını say bakalım, diye sordumu.
Azorlar nerdedir, diye sordumu.
Üç gümüş molükülünü sodyuma katarsan ne elde edilir, diye sordumu
Bülbül kesilir, yanatılar verirdi, apaçık, dostdoğru...
İyi bir öğrenciydi, sınıfının en iyisi...
Bir gün, hiç beklenmedik bir şey oldu.
Bir subah girdi içeri.
Geldi kürsünün başında dimdik durdu.
ve hemen orayı gösterdi, soldaki pencernin yanındaki yeri.
ve bağırdı `tahtaya gel, dur orda ve söyle ,tam karşılık ver sorularıma`...
Bu işkence dersiydi botev ve levski
Kara hücrelerden bakar gibi, duvardan onları seyrediyordular.
korku boş sıralarda oturmuştu ve soruyordu.
Buluştukların kimlerdi gizli gizli...
Kimin eviydi, topladığınız ev
Ne verdiler sana, kime ilettin sen onu
Bu cesaret dersiydi.
İyi bir öğrenciydi, sınıfıfnın en iyisi
kalktı ve giti, durdu tahtanın yanında,
kızıl saçlı başı kara göğün önünde
tebeşir bulutlar ortasında parıldıyordu
altın sarısı çillerin altındaki çizgiler, belirgin ve uslu...
iyi bir öğrenciydi, sınıfının en iyisi
ama hiçbir şey söylemedi...
öylece sessiz durdu
sınıfta sorguya çekildi, hiç bir şey söylemedi.
dışarı çıkardılar, hiç bir şey söylemedi.
arka bahçeye götürdüler diktiler duvarın dibine, hiç bir şey söylemedi.
çalarken tüfekler son okul zilini hiçbir şey söylemedi.
çok iyi bir öğrenciydi.
hiç bir şey söylemedi .
ve tam not aldı, ölümsüzlük dersinden.
çok iyi bir öğrenciydi, sınıfının en iyisi...