yıllar geçse de üzerinden çok okuyanın hafızalarında kaldığı bilinen kitaptır. hakan günday yer yer heyecanı tavan yaptırmış, yer yer insanın midesini kaldırmış, hiçliği karakterlere bir kıyafet gibi giydirmiş bu kitapta. yazarın diğer kitapları okunmak isteniyorsa kinyas ve kayra kitabından sonra kesinlikle okunmamalıdır. büyük bir düş kırıklığına uğratıyor insanı.
kitaptan bir kaç alıntı ise;
``terk ettiklerimi dikiz aynalarında aramak artık acıtmıyordu beni.``
``dönüp bakıyordum geçmişime. sadece iki renk hatırlıyordum. kırmızı ve siyah.``
`bir bokluk var bu işte!
aslında şimdi düşünüyorum da, bu yanlış kurulmuş bir cümle. gerçekçi olalım. bu işte, hayatta bir bokluk yok. çok iyimser bir yaklaşım olurdu ki ben benzer yaklaşımları pollyanna`ya rüyamda tecavüz ettikten sonra bıraktım... bu işin, bu hayatın kendisi bir bokluk. içinde yüzüyoruz. yanlış anlaşılmasın! kötü, acı verici, şu ya da bu olduğu için değil. bilinmediği için! mükemmel hayatlar da gördüm. sabah yataklarından kalkmak için sabırsızlanan mutlu insanları da gördüm. konu bu değil. konu bilinmeyenler, anlaşılmayanlar. etrafımızda dönen görünmez dümenler. belki tanrı. belki de daha insani bir teşkilat. her şeyi düzenleyen. kim bilir? hayata ve ölüme hakim olanlar bilir...`