ortalıkta sürekli dönen "mantık" kelimesini "neye göre mantık?", "hangi mantık?" gibi sorularla irdelediğimizde sorgulamaya değer olabilecek türden bir önerme.
hali hazırda bize öğretilen "ahlak"ın kendisi ataerkilite, inançsal ve en önemlisi iktidarın normları tarafından düzenlenmiş bir olgudur.
bu ahlak bize, bir yandan kaçak elektrik kullanmanın bir yurttaşlık suçu olduğunu öğütlerken "çalacaksan büyük çal" mantığına karşı dürüst olup dik durmayı da öğütler. ama bu defa da devreye "sütten ağzım yandı yoğurdu üfleyerek yiyorum"vari toplumsal bilinçaltımız girdiğinden, küçük çalanları sopa ile kovalarken büyük çalanlara gık diyemeyen pasifize bir ruh haline bürünürüz.
bu bizi sürekli olarak ahlaklı olmak adına vicdani mastürbasyonlar yapan kimseler haline dönüştürür ki aslında biz böyle yaparak sistemin devamını sağlamış oluruz. somutlaştırmak gerekirse, bir dilenciye para vererek onu o kötü durumundan kurtarmış olmayız. onun ertesi gün yine dilenmek için aynı mekanda bulunmasını sağlamış oluruz. bunu yaparak kendi vicdanımızı rahatlatırken bu insanı dilenci haline getiren sistem, biz vicdanımızı rahatlatmamız sayesinde işlemeye devam eder.