eskilerden kalan bir mazi.
ama artık sıkmadı mı? hangi romanı açsam, hadi esklileri anlarım, özellikle yeni yetmelerde "martı deniz", "rakı balık", "soba kestane", yok efendim biz eskiden... amma ekmeğini yediniz be cezmi ersöz kılıklılar!
bizim gibi yoksulluğun ve zenginliğin iç içe geçtiği, `eşitsiz gelişim`in fazla olduğu, gökdelenin yanı başında gecekondunun olduğu toplumlarda ekmek yediren ve daha çok yedireceğe benzeyen edebiyat türünün en sağlam metaforlarından biridir bu muhabbetler. örnekleri çoğaltmak mümkün, mesela bunlardan biri `kedi`, diğeri de kızları etkilemek için kullanılan `martı` canlısıdır. ama ben bu yüksek lisans tezimde, izin verirseniz soba ve kestaneyi inceleyeceğim. gerçek düşüncemi merak ederseniz, elbette ki ben de uydukent'te doğmuş bir sözlük yazarı değilim ya da varoşu aşağılayıp zenginliği övücü bir tavra girmiyorum ve sonradan görme bir insan olduğumu düşünmüyorum. esas dikkati çekmek istediğim nokta: bu muhabbetin ta çocukluğumuzdan beri aşırı sulandırılmış olması ve kabak tadı vermesidir. konuşacak bir şey bulamadığında "bugün havalar da ne serinledi" der gibi nerede bir muhabbet tıkansa, imdada yetişir o eski soba ve üzerinde çıtır çıtır pişen kestaneler. üzerinde çamaşır kurutulduğundan ve yemek pişirildiğinden, dedelerin etrafına toplanan torunlarına masal anlattığından felan bahsedilir. evet, biz pek yaşayamadık ama geçmişe dönüp hayal mayal hatırlayınca, evet güzeldi ya da güzel bir şeye benziyormuş o günler demek pek ala mümkün. ama artık uyansın yurdum insanı, bu metaforik örnekleri çoğaltsın, kabak tadı vermesin. kiminle konuşsam tren yolculuklarının otobüs yolculuklarından daha güzel, sokak köftecisinin hazır köftelerden daha lezzetli olduğuna dönmek zorunda mı bir yerden sonra muhabbet? amma da melankolik ve ısrarla damardan girmeye meraklı bir topluma dönmüşüz lan biz. ya da gerçekten çok mu ezip geçmişler üzerimizden, haddinden fazla mı mikmişler bizi; çözemedim. o değil de halen bir bozacı göremedim. lafla peynir gemisi yürümez, çıkıp bozacı mı olsam söylenmek yerine... bozaaaaa... diplomalı sözlük yazarından bozaaaa!...