türk futbolu
bir adana demirspor taraftarı olarak şu an oynanan galatasaray- arsenal maçını izlerken insanı derin düşüncelere daldıran ülkenin futbolu.
` ülke futbolu bu ülkenin para birimi gibi. ülke sınırları içerisinde ne kadar değerli olsa da sınırı geçince hiçbir karşılığı ve değeri yok`
bu maça pek girmek istemiyorum ama çok az değineceğim. an itibarı ile arsenal takımının futbolcuları futbolun gereğini yapmaktadırlar. galatasaray takımına bakacak olursak; ayağına gelen şiddeti biraz yüksek topu kontrol etmekten aciz (yeteneksiz), takım savunmasına dair göze çarpan hiçbir belirti yok, hücum, kontra atak zaten hiç açmıyorum bile, 25 yaş altı futbolcuların dakika 30 olunca dilleri yorgunluktan dışarıda, 30 ve üstü zaten ilk yarı da bittiler. taraftarın bağırmaya gücü yok, bağırsa da zaten 10 yıl öncesinin tezahüratları ve bırak kendi oyuncusunu rakip takımı kesinlikle etkilemeyecek çapsızlıkta ( ibne arsenal seviyesinde besteler ), yarısı boş olan stadyum vs. vs.
maçı anlatan spikere ayrı olarak değinmek istiyorum. sadece bu maça özel değil ülkenin takımları avrupa`da oynarken ( ulusal takımın maçlarında daha daha da fazla ) maçı anlatan, izleyen, yorumlayan insanlar tamamen ergenleşiyor. belirli yaşa gelmiş kısmen yaptığı işe hakim, çoğunluğu aile sahibi, normal hayatta konuşsan gayet aklı başında insanlar bir anda tanınmaz hale geliyor. kullandıkları dil maça, pozisyonlara, rakip takım ve kendi takımının oyuncularına, hakeme getirdiği yorumların futbol da kesinlikle bir karşılığı yok. en berbatı da belki de kullandıkları dil. örnek hitap şekilleri; ingilizler, bizimkiler, onlar, hırvat hakem, taçı onlara verdi, haydi koçlarım, işte türkün gücü ve daha yüzlercesi. futbolcu isimlerini yanlış söylemeler, aileleri, sosyal hayatları hakkında verdikleri bilgiler zaten skandal. futbolcuların forma şekilleri ve kendi memleketlerinin plaka numaralarının yazdığı formalar,bıraktıkları sakallar, saç şekilleri taraftarın ses tonu çimin rengi gibi. bu gibi daha sayılabilecek bir sürü ayrıntının bu maçta ve ülkenin futbolunda yaşanılan başarısızlıkta payı oldukça büyük.
şimdi nacizane yapılmasını talep ettiğim ve böylece bu ülkede futbolun ve sosyal hayatın daha güzel eğlenceli olacağını düşündüğüm çözüm önerileri;
1- tff fesh edilmeli ve yeni bir sistemle kurulmalı. alınacak yöneticilerin de kesinlikle eski futbolcu, iş adamı, çeşitli kulüp yöneticilerinden olmamalı. profesyonel ve bu işin eğitimini almış insanlardan seçilmeli.
2- futbolculardan alınan yıllık vergi % 10 dan ( oda alınmıyor ama ) % 40 a çıkarılmalı
3- yabancı futbolcu sınırı kaldırılmalı ve maçlarda her kulübün 20 yaş altı 3 tane bu ülkenin insanlarından olan gençleri oynatılmasının zorunlu hale getirilmesi
4- alt yapıdaki futbolcuların ve antrenörlerin ücretlerinde iyileştirme yapılmalı. ayrıca her kulübün yıllık gelirinin en az % 30-40 lık dilimi alt yapılara ayrılmalı
5- 1-2-3. ve amatörlerin ligler yeniden sistemleştirilmeli, liglerde mücadele eden takım sayısı artırılıp 28 yaş sınırı ( 2-3. lig ve amatör kulüplerde ) getirilmeli
6- futbolcuların kendi memleketkerinin plaka numarasını giymesinin yasaklanması ( kime neyi kanıtlamaya çalışıyorsunuz kardeşim. yaşadığınız hayatlar o kadar mı küçük ve basit, o numaradan haz duyacak kadar.
7- futbol, yayıncı kuruluşun esaretinden kurtarılıp daha şeffaf olmalıdır.
8- futbol medyasına çeki düzen verilmeli. gazete ve televizyon programlarına, burada kullanılan dile oldukça katı denetim getirilip, ağır yaptırımlar uygulanmalı
9- futbol federasyonu ve kulüp başkanlarının seçimlerinde oy kullanan insanlar şaibesiz olup taraftarlardan olmalıdır ve devlet kurumu bu işlerden tamamen elini eteğini çekmelidir.
10- en küçük başarıları bile şampiyonluk yaşamışlık sevinciyle kutlamayıp ertesi gün hayatımıza, işimize, okulumuza normal, insanlar gibi devam edebilmeliyiz.
11- maç biletlerinin fiyatlarında iyileştirmeler yapılıp belirli bir standarta bağlanmalı
12- stadyumlar yenilenip daha da küçük yapılmalı ve buraların güvenliğini kolluk kuvvetleri yerine özel güvenlikler sağlamalıdır.
13- 3 büyük 4 büyük 10 büyük tartışmaları ve kullanılan dilin bitip, her kulübün büyüklüğünün o takımı tutan taraftarın sevgisiyle ve bağlılığıyla ilgili olduğunun farkına varılmalı veya insanların gerekirse gözüne, kafasına vura vura anlatılmalı
14- maçlardan önce istiklal marşının okunması uygulaması kaldırılmalı
15- ulusal futbol takımına; milli takım, ay yıldızlılar, a milliler, ümit milliler türünde hitap edilmemeli. hem futbolda ve sporda karşılığı yok hem de gerçekten faydası yok. tam tersi bilinç altında futbola bakışı olumsuz yönlendiren terimler
` ülke futbolu bu ülkenin para birimi gibi. ülke sınırları içerisinde ne kadar değerli olsa da sınırı geçince hiçbir karşılığı ve değeri yok`
bu maça pek girmek istemiyorum ama çok az değineceğim. an itibarı ile arsenal takımının futbolcuları futbolun gereğini yapmaktadırlar. galatasaray takımına bakacak olursak; ayağına gelen şiddeti biraz yüksek topu kontrol etmekten aciz (yeteneksiz), takım savunmasına dair göze çarpan hiçbir belirti yok, hücum, kontra atak zaten hiç açmıyorum bile, 25 yaş altı futbolcuların dakika 30 olunca dilleri yorgunluktan dışarıda, 30 ve üstü zaten ilk yarı da bittiler. taraftarın bağırmaya gücü yok, bağırsa da zaten 10 yıl öncesinin tezahüratları ve bırak kendi oyuncusunu rakip takımı kesinlikle etkilemeyecek çapsızlıkta ( ibne arsenal seviyesinde besteler ), yarısı boş olan stadyum vs. vs.
maçı anlatan spikere ayrı olarak değinmek istiyorum. sadece bu maça özel değil ülkenin takımları avrupa`da oynarken ( ulusal takımın maçlarında daha daha da fazla ) maçı anlatan, izleyen, yorumlayan insanlar tamamen ergenleşiyor. belirli yaşa gelmiş kısmen yaptığı işe hakim, çoğunluğu aile sahibi, normal hayatta konuşsan gayet aklı başında insanlar bir anda tanınmaz hale geliyor. kullandıkları dil maça, pozisyonlara, rakip takım ve kendi takımının oyuncularına, hakeme getirdiği yorumların futbol da kesinlikle bir karşılığı yok. en berbatı da belki de kullandıkları dil. örnek hitap şekilleri; ingilizler, bizimkiler, onlar, hırvat hakem, taçı onlara verdi, haydi koçlarım, işte türkün gücü ve daha yüzlercesi. futbolcu isimlerini yanlış söylemeler, aileleri, sosyal hayatları hakkında verdikleri bilgiler zaten skandal. futbolcuların forma şekilleri ve kendi memleketlerinin plaka numaralarının yazdığı formalar,bıraktıkları sakallar, saç şekilleri taraftarın ses tonu çimin rengi gibi. bu gibi daha sayılabilecek bir sürü ayrıntının bu maçta ve ülkenin futbolunda yaşanılan başarısızlıkta payı oldukça büyük.
şimdi nacizane yapılmasını talep ettiğim ve böylece bu ülkede futbolun ve sosyal hayatın daha güzel eğlenceli olacağını düşündüğüm çözüm önerileri;
1- tff fesh edilmeli ve yeni bir sistemle kurulmalı. alınacak yöneticilerin de kesinlikle eski futbolcu, iş adamı, çeşitli kulüp yöneticilerinden olmamalı. profesyonel ve bu işin eğitimini almış insanlardan seçilmeli.
2- futbolculardan alınan yıllık vergi % 10 dan ( oda alınmıyor ama ) % 40 a çıkarılmalı
3- yabancı futbolcu sınırı kaldırılmalı ve maçlarda her kulübün 20 yaş altı 3 tane bu ülkenin insanlarından olan gençleri oynatılmasının zorunlu hale getirilmesi
4- alt yapıdaki futbolcuların ve antrenörlerin ücretlerinde iyileştirme yapılmalı. ayrıca her kulübün yıllık gelirinin en az % 30-40 lık dilimi alt yapılara ayrılmalı
5- 1-2-3. ve amatörlerin ligler yeniden sistemleştirilmeli, liglerde mücadele eden takım sayısı artırılıp 28 yaş sınırı ( 2-3. lig ve amatör kulüplerde ) getirilmeli
6- futbolcuların kendi memleketkerinin plaka numarasını giymesinin yasaklanması ( kime neyi kanıtlamaya çalışıyorsunuz kardeşim. yaşadığınız hayatlar o kadar mı küçük ve basit, o numaradan haz duyacak kadar.
7- futbol, yayıncı kuruluşun esaretinden kurtarılıp daha şeffaf olmalıdır.
8- futbol medyasına çeki düzen verilmeli. gazete ve televizyon programlarına, burada kullanılan dile oldukça katı denetim getirilip, ağır yaptırımlar uygulanmalı
9- futbol federasyonu ve kulüp başkanlarının seçimlerinde oy kullanan insanlar şaibesiz olup taraftarlardan olmalıdır ve devlet kurumu bu işlerden tamamen elini eteğini çekmelidir.
10- en küçük başarıları bile şampiyonluk yaşamışlık sevinciyle kutlamayıp ertesi gün hayatımıza, işimize, okulumuza normal, insanlar gibi devam edebilmeliyiz.
11- maç biletlerinin fiyatlarında iyileştirmeler yapılıp belirli bir standarta bağlanmalı
12- stadyumlar yenilenip daha da küçük yapılmalı ve buraların güvenliğini kolluk kuvvetleri yerine özel güvenlikler sağlamalıdır.
13- 3 büyük 4 büyük 10 büyük tartışmaları ve kullanılan dilin bitip, her kulübün büyüklüğünün o takımı tutan taraftarın sevgisiyle ve bağlılığıyla ilgili olduğunun farkına varılmalı veya insanların gerekirse gözüne, kafasına vura vura anlatılmalı
14- maçlardan önce istiklal marşının okunması uygulaması kaldırılmalı
15- ulusal futbol takımına; milli takım, ay yıldızlılar, a milliler, ümit milliler türünde hitap edilmemeli. hem futbolda ve sporda karşılığı yok hem de gerçekten faydası yok. tam tersi bilinç altında futbola bakışı olumsuz yönlendiren terimler