bu aralar çok fazla sigara içen arkadaşımızdır. (u: swh)
(bkz: pastırma yazı)
sonbaharın başlangıcından ve havaların serinlediği dönemden bir müddet sonra havaların tekrar mevsim normalleri üzerine çıktığı zamana halk dilinde verilen ad.
normalde son derece gergin bir atmosfere sahip olan kurumun yarısının izinli, diğer yarısının da dinlenmiş bir şekilde gelmiş olması halidir. insan hep böyle sürsün ister ama ne yazık ki öyle olmaz. bakalım, bu mod daha ne kadar sürecek?
elazığ köfteciler sokağı'nın müdavimi olduğunuzu ispatlayan cümledir.
insanı moddan moda koşturan bir eylemdir. gecenin bir yarısı tüm hayatı baştan aşağı sorgulamaya neden olur. bu şehir hayatını terk edip sakinliklere yerleşme vakti geldi sanırım.
insanı ansızın `yaramaz çocuklardan sorumlu toplum polisi` kıvamına getiren cümle. bir de bu cümleyi duyduğunda üstüne vazife edinip aşırı ciddiye alanlar vardır ki evlere şenliktir. hem niye bir kadın, kendi öz çocuğunu yabancı bir insanla terbiye eder ki?
teyzelerin çocuklarına yabancı bir yetişkin erkek hakkında konuşurken kullandığı kelime.
(bkz: bak amca kızıyor ama)
(bkz: bak amca kızıyor ama)
çok fantastik bir belediye başkanı vardır. gençlerle twitleşir, klavye başında kanlı bıçaklı olur, fazla yazmayalım burayı da keşfeder. aman diyelim.
türkiye şartlarında benzinden daha pahalı bir maddeyle çalışan araştır. benzinin litresi 5, votkanın litresi 45.
tatilde dinlenememek, aksine daha da yıpranmak sonucunda oluşan tuhaf hissiyattır. iş bu anlamda tembellik hakkımı saklı tutuyorum.
sinek popülasyonunun davranış kültürüne hakim olmamakla birlikte, tahminen boku yiyen sinektir. güzel kardeşim, nasıl ki sen uçağa binip indiğinde zencisinden japonuna envai çeşit farklı insanlarla karşılaşıyorsan, iş bu sineğin de indiği yerde kendi özelliklerini taşıyan bir sinekle karşılaşması biyolojik olarak imkansız. bu sineğin tek şansı aynı yöne geri dönen uçağa binmek. olmaz demeyin, sayısal lotodan daha yüksek bir ihtimal.
aklı olanın yapmaması gereken iş. uçak inişe geçtiğinde artan basınç, alında bulunan sünizit bölgesine `şişle giriliyormuş` hissi vermekte, kulaklar basıncın etkisi ile patlayacak gibi olmakta, gözler yuvasından çıkacak misali kasılmakta. indikten sonra yarım saat kendine gelememek de cabası. aklınız varsa yapmayın yani. acele bir işiniz yoksa rapor alın, bulaşmayın derim.
raflarında winston light kalmayan tekel esnaflarının `muratti vereyim abi` demeleriyle ortaya çıkan tespit.
herkesi ziyaret ederim, gezerim tozarım niyetiyle çıkılan bayram tatilini serumlarla, ıhlamurlarla, yatak döşek hasta olarak geçirmek, tatilden bir şey anlamamaktır.
adı gibi telaşe olan telaşe; bir gram mecaza yer bırakmaz. mezarlığa mı gitsek, elbise mi alsak, havaalanından misafir mi karşılasak, el mi öpsek bilemedik...
yakın arkadaşın damdan düşer gibi bambaşka bir insan olmasına tanık olmaktır. bu arkadaş bir anda aklını yitirmişçesine davranmaya başlar, iyimserlikle karışık bir saflık haline bürünür, saçma davranışlar içerisine girer. umulur ki sonu hayirlı olur. bilemedim şimdi.
türkiye`nin yıllardır aşamadığı kronik sorunlarından biridir. bu uğurda her bayram onlarca, hatta yüzlerce canımızdan oluruz. en son, istanbul esenler otogarı`ndan izmit otogarı`na bir otobüs 3 saatte gelmiştir ki normal şartlarda bu yol 1 saat 15 dakikadır.
haftasonu iznine çıkarken söylenen cümle. her sabah günaydın demek gibi bir şey.
pişmaniye işinde iyi kar olduğunu düşünmeye neden olan cümle. 1 liraya satarak bile kar edebiliyorlarsa bu işte iyi para var demektir.
izmit otogarında sürekli duyabileceğiniz bir cümledir. an itibari ile bilet çığırtkanlarından bile daha baskınlar.
kısaca: faşizmdir.
halen durur mu bilinmez, içinde harika bir fasıl meyhaneyi barındıran tren garıydı.
bazı uyanıkların gitmeyecekleri yere bilet satın alıp bu biletleri satarak oluşturdukları kara borsadır. yurdum çakalı bunu da icat etmiştir.