artılarıyla eksiyleriyle, çelişkileriyle paradokslarıyla, bünyeye kattıkları ve bünyeden çaldıkları ile tam bir muammadır. o değil de hayata damgasını vurmuştur; eskişehir değişir, adına tezat her sene başka bir şehir olur; aynı eskişehir`de iki kere yıkanılmaz, bir kere de yıkanılmaz...
zeminin kaygan olduğunu ima eden kesmeşeker şarkısı. aynı zamanda sözlüğün sakin olmayan sakinlerinden biri.
ilişkiler tematiği etrafında bir insanın başına gelebilecek en kötü tecrübelerden biri herhalde. şahit olmuşluğum kadarı ile haftanın üç günü smaç basan servis atan sevgiliden yenilen tokat o yüzü kıpkırmızı yapar, o ses bilardo topu gibi duvarlardan yankılanıp üç bant sayı olur.
yenildiği yerde gül bitmeyeceği kesindir. beteri var; (bkz: voleybolcu sevgiliden tokat yemek)
o koltukları babasının malı sanan düşüncesiz ve patavatsız kişinin davranışıdır. otobüse binersiniz ve tek boş koltuk bu kişinin yanıdır. eleman öyle bir yayılmıştır ki iki kişiye ayrılan alanın neredeyse %65`ini kaplamıştır. bir süre sonra tek ayağınız dışarıda gitmeye isyan eden bünyeniz bu işgale bedeniyle yanındakini ittirerek tepki koyar. `bi sey dese de yapıştırayım ağzının ortasına` kıvamına gelirsiniz.
şile`ye bağlı bir tatil beldesi. biri ortasından olmak üzere iki ırmağın dağları ve ormanları yararak denize ulaştığı bir yer olması, bakir doğası ve temiz havası ile cazibe merkezidir.
(bkz: ağva)
ceneviz kalesi ile ünlü ilçe.
hatasını kabul eden insan cümlesidir. insanı küçültmez, aksine büyütür.
hükümet tarafından sıkça dile getirilen `yeni olaylar çıkacağına dair istihbarat aldık` kehaneti ile üstü kapalı şekilde itiraf edilen sendromdur. hay şu istihbaratı reyhanlı`da da alaydınız ya?
filistinli bir hacker tarafından gerçekleştirilmiştir. bulduğu bir açığı facebook yetkililerine bildiren Filistinli hacker yetkililer tarafından kaile alınmayınca bulduğu açığı zuckerberg`in hesabından dünyaya duyurma yolunu seçmiş.
(http://www.cnnturk.com/2013/bilim.teknoloji/sosyal.medya/08/19/zuckerbergin.facebook.hesabini.hackledi/720101.0/index.html)
(http://www.cnnturk.com/2013/bilim.teknoloji/sosyal.medya/08/19/zuckerbergin.facebook.hesabini.hackledi/720101.0/index.html)
günbatımına doğru Karadeniz`den İstanbul Boğazı`na giren gemileri izlemenin aşırı keyif verdiği harika mekan.
milattan önce samsun ve çevresinde yaşadıkları varsayılan kadın savaşçılardır. daha iyi ok atabilmek için bir göğüslerini kestikleri, erkekleri sadece üremek için yılın belirli dönemlerinde kabul ettikleri rivayet edilir.
antik dönemde adı amisos olan, amazon savaşçıları`nın yaşadığı varsayılan il.
höşmerim tatlısı meşhur ilimiz. biraz trakya, biraz ege, kendine has bir kompozisyonu olan ildir.
ismiyle çelişen il. denizin kenarındaki ilin adını niye `dağ`lı koyarlar ki... tekir kim hem? Buna benzer birkaç tane daha var; Denizli`nin denize kıyısı yoktur, kuşadası ada değildir, Çeşme`de kurusanız tek bir çeşme bulamazsınız vs... rakı mı, olsa da içsek be...
hangi sivrizekalının aklına geldiyse tuvalete her girildiğinde küfrettiren lambadır. sıçarken bile karanlıkta kalmamak için el kol sallamak zorunda kalmak da neyin nesidir lan. hani derler ya, `adama sıçarken bile rahat vermiyorsunuz`; aha o budur işte.
son dakikalarda gelen gollerle Beşiktaş`ın 2-0 galip geldiği karşılaşma.
her sezon bir sansasyona imza atan, her yaptığı olan olay futbolcu. dün de rabia işareti yapmış.
tam anlamıyla `nereden nereye` durumudur. sen kalk o yırtıcının soyundan gel bu savunmasız hale düş. olacak iş değil ama olmuş.
depremin degil, rant ve kar hırsının hayatları kararttığı acı gündür. deprem, tektonik olaylara bağlı bir doğa olayıdır. fay hatlarının haritaları önümüzdeyken birileri cebini doldursun diye buralara 8-10 katlı binalar yapmak, sonra da bunların çöküşüne doğal afet ya da kader demek cehaletin daniskasıdır. üzerine, halen daha akıllanmıyoruz ve gidip dere yataklarına toki evleri yapıyoruz, bu evlerde boğulanlara da kader diyoruz. öldüren deprem değil vahşi kapitalizmdir. deprem değil kapitalizm öldürür.
belirli bir çıkar etrafında karar mercilerini etki altına almaya çalışmak için toplanan ekip.
ana yemekten önce yenilen hafif mezeler.
modern çağın mecburi hastalıklarından biri. bundan 10 bin yıl kadar önce bir insan karnını doyurmak için ortalama 15 km yol yürüyordu, avlanıyordu ve avlanırken av haline gelmemek için de efor harcıyordu ama günümüz dünyada yiyecek parası olanın önüne geliyor. önüne yemek gelen kişi yediği yemeğin malzemeleri hakkında neredeyse hiçbir şey bilmeden işin sadece yeme kısmıyla ilgileniyor ve kaçınılmaz olarak kilo alma problemleri başlıyor. ama kapitalizm bunu da paraya çevirmekte gecikmiyor; spor salonları, fitness center`lar...