daracık bir odada 6 kişi kalınmasından dolayı, bu soğuk kış günlerinde dahi kalorifer yakılmasına gerek olmayan, aynı odada kalan insanların birbirilerinin vücut ısısı ve osurdukları metan gazı sayesinde ısındıkları ve bu durumun, sabah uyanıldığında, ciltte harika bir yağ tabakası hissedilmesine neden olan, odada mutlaka arıza takıntılı bir öğrencinin olduğu, çoğu zaman, kavgalı patırtılı kütürtülü anlara sebep olan yurtlardır. banyosu ayrı bir derttir, tuvaleti ayrı bir derttir, kantini ayrı bir hikayedir. sonra da apart yurtlar neden var? nah işte bundan var.
insanda `ulan amma burjuva yaşıyorum` hissi uyandıran, `millet nelerle uğraşırken ben neleri dert ediniyorum` sorgusunu oluşturan insanlar olmakla birlikte, birilerinin imtina ile bu hale düşürdükleri insanlardır. vatan sağ olsun.
nasıl bir psikopatlık ürünü olduğu bilinmemekle birlikte kendine özgüveni fazla olduğu aşikar olan kimi manyakların apartmanın ikinci katından denedikleri girişimdir. bereket ki ailede bir basketbolcu vardır ve o şangırt diye çöp tenekesine inen içinde bol miktarda şişe olduğu belli olan poşet çöp tenekesine kimsenin kafasını yarmadan inebilmiştir.
kapatılması sürekli gündemde olan ama bir türlü kapanmayan kurul.
kimsenin `dershanelerin neden açıldığı` üzerinden ya da bir ülkede `dershanelere neden ihtiyaç duyulur?` gibi sorular üzerinden tartışmadığı mevzu. varsa yoksa ekonomik nedenler, varsa yoksa birilerinin kuyruğuna basılmış olması, eğitimin dahi -ki bir ülkenin en önemli yaşamsal olgusudur- politikaya malzeme edilmesi ve bunun üzerinden konumlanıp kavgalar etmek, gündemi gereksiz yere işgal etmek... nasıl bir saçmalık, nasıl bir körlük durumudur bu! kimse bu çocukların, bu ülkenin gençliğinin nasıl yetişeceği, nasıl donanımlarla yarına yürüyeceği hakkında bir şeyler söylemiyor bu konuda. kimse bu ülkede ilköğretimden lisesine, ve dahası, lisesinden doktorasına eğitimin niteliğini ve doyuruculuğunu tartışmıyor. dershaneler kapanacakmış, dershaneler kapanmayacakmış, dershaneler özel okul olacakmış. devletin okullarını düzeltsenize! bu gençlerin, senin benim çocuğumun okuyacağı okulları doğru düzgün bir hale getirsenize önce. nedir bu üvey evlat muamelesi? oradaki çocuklar bizim değil mi? yoksa rant daha mı önemli?
sabahtan beri online olan yeni yazar. hoş gelmiş olmakla birlikte ne yaptığını cidden merak etmekteyim. varlığı üzerimde ciddi bir mobbing oluşturmakta, selam ederim.
ayrıntılara fazla takılmak sonucu oluşan tanımlardır.
(bkz: evdeki son sivrisineği öldürdükten sonra hissedilen yalnızlık)
(bkz: evdeki son sivrisineği öldürdükten sonra hissedilen yalnızlık)
bir şey düşünürken ya da izlerken farkında olmadan yapılan, şanslıysanız son anda fark ettiğiniz, değilse ağzınızda tütün tanelerinin acımtırak aroması ile birlikte yanık sünger kokusunu buram buram duyumsamaktır.
istanbul`un marmara denizi gibi küçük ve dalga potansiyeli yüksek olmayan bir denize karşı konumlanmış olmasına rağmen sürekli olarak gündeme getirilen doğal afet ihtimalidir.
bu sefer de böyle yazılmış:
(http://www.radikal.com.tr/turkiye/istanbulda_cok_buyuk_bir_tsunami_olacak-1162566#
bu sefer de böyle yazılmış:
(http://www.radikal.com.tr/turkiye/istanbulda_cok_buyuk_bir_tsunami_olacak-1162566#
ertesi günün pazartesi olduğunu bilmek, tüm haftanın yorgunluğunu atamamış olmak, hele bir de pazar günü için yapılan bir plan yoksa haftanın 5 günü sabahın köründe uyanan bünyenin ne yapacağını bilmez halde anlamsızca sağa sola bakması gibi tarif edilebilecek tuhaf ve tanımlanamayan hisler yumağı.
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımlarına enteresan benzer bir yalnızlık hissiyle birlikte, neredeyse bir haftadır uyurken kulağın dibinde öten bir şeylerin eksik olduğunu anlamakla hissedilen yalnızlıktır.
tüm seslerin en aza indiği, böylece en ufak bir tıkırtının dahi uykuları kaçırdığı gece vakti insanı depresif ruh hallerine sürükleyen sestir.
karanlık bir ortama adapte olup az da olsa bir şeyleri görebilmek için en etkili yoldur.
sayısı azımsanamayacak kadar çok berberin farkında olarak ya da olmayarak yaptığı tuhaf iştir. düzenli olarak sakal kesmek ve bıyık düzeltmek zorunda olduğunuz bir işte çalışıyorsanız, gittiğiniz berberde kendinize bir kıyak yapmak ister `sakalı da kes, bıyıkları da düzelt` dersiniz. en sonunda bir bakarsınız ki: bıyıklar bir dönem cemaatçi bıyığı, bir dönem de ülkücü bıyığı gibi olmuştur. artık berbere bıyık düzelttirilmeyecektir, hele hele kıla tüye ideoloji yüklenen bu imajlar dünyasında bir daha asla yapılmayacaktır bu hata.
vakti zamanında attığı seri ve zeka dolu çalımlar nedeniyle lakabı `şeytan rıdvan` olan fenerbahçe eski futbolcusu. sakatlıklar yüzünden 1995 yılında futbola veda etmiştir. günümüzde futbol yorumculuğu yapmaktadır.
pek çok çocuğun başına gelen, daha doğrusu annesi tarafından getirilen, çocukluğa dair anımsanan ilginç detaylardan biridir. göze kaçan sabun sonrası ağlamak, annenin şaplağını yemek, gözdeki sabun gitsin diye aniden dökülen sıcak suyla haşlanmak, buna da ağlamak, buna da şaplak yemek...
üniversiteyi kazanan pek çok yeni ergenin `kız bulacağım` umuduyla damladığı kulüptür. böyle olunca da memlekette tango neyim gelişmiyor tabi ki.
`yukarı sürsen bıyık aşağı sürsen sakal` sloganıyla reklamlarda kendini gösteren ve belli ki metroseksüelleri hedefleyen kozmetik ürünü.
o kafayla şifreyi değiştirmek nereden akla gelir, esas sorgulanması gereken mevzu buyken, ayıldıktan sonra yaşanılan sorun yüzünden mevzuya odaklanılan girişimdir. itiraf ediyorum: dün ben bunu yaptım... neyse ki buldum da şifreyi.
bir apartmanda verilmek uğruna kapı çalındığında, kapıyı açanın mutluluğudur.
öfkelenen kişinin bağırıp çağırarak rahatladığını anlatan atasözü.
insan ırkının genetik yapılanması üzerine yüzyıllar önce söylenmiş bir atasözü.
bilindik dalgıç kıyafetleri ve oksijen tüpüyle su altında yapılan okçuluktur. canı son derece sıkılan insan ırkı `ne yapsak?` diye düşünmüş ve sonunda bunu da uydurmuştur.
diplomasi dilinde istenmeyen adam.
çalışmanın önemine vurgu yapan atasözü.