anarko-sendikalizm grev ve boykotla beraber üç temel doğrudan eylem tarzından biridir. sabotajı, her türlü olası yöntemle üretimin düzenli sürecini engellemek diye anlatır goldman, sendikalizm: kuram ve pratik, kızıl emma konuşuyor, s.71'de. sistematik işten kaytarma, iş yavaşlatma, belge doldurma hataları, belge kaybetme gibi yollarla işçi mücadelerinde yıllarca uygulanmıştır. italya'daki 1967 demiryolu grevi sırasında trenlerin üzerindeki yön levhalarının sürekli değişip durması da buna bir örnek.
ayrıca 'earth first' adlı anarşist ekolojist örgütün de sıkça kullandığı eylemlilik tarzıdır. ağaçların içine yerleştirilen demir çubuklarla hızarları etkisiz hale getirmek ya da iş makinelerini çalışmayacak hale sokmak gibi tarzlarda eylemlerde bulunurlar.
mevcut düzende halkı temsil etme iddasındaki bir partide bulunmaması gereken hasletlerdir.
-deniz baykal gibi bir başkan. (chp)
-abmleminde absürd bir ampul olan bayrak. (akp)
-'ldp' ninki gibi bir kitle. (bildiğin ldp işte)
-kadrolarda eş dost kanka. (gp)
-gençlik derneklerinde ne idüğü belirsiz üniversitelere silahla giren kişiler.(mhp)
-kaypak bir gelenek. (dsp)
-halkı savunan politik tarz. (eski tip)
-atatürk e alternatiflik. (serbest cumhuriyet fırkası)
-lezbiyenlerin haklarına yoğunlaşmış bir anlayış. (henüz kurulmadı ama kim iddia edebilir kurulmayacağını, adı da muhtemelen lezbiyen kurtuluş partisi-cephesi olurdu.)
-demogoji kabiliyetsizliği, polemik yapmada tutuk kalmak,provokatif duruş sergileyememek. (sosyaldemokrat halkci parti)
-ne yapacağını bilememek, olayın farkında olamamak. (demokrat parti)
-kontrgerilla örgütleriyle sıkı fıkı olmak. (eski dyp)
-memurunun işini bildiğini kamuya teşhir etmek. (anap)
-deniz baykal gibi bir başkan. (chp)
-abmleminde absürd bir ampul olan bayrak. (akp)
-'ldp' ninki gibi bir kitle. (bildiğin ldp işte)
-kadrolarda eş dost kanka. (gp)
-gençlik derneklerinde ne idüğü belirsiz üniversitelere silahla giren kişiler.(mhp)
-kaypak bir gelenek. (dsp)
-halkı savunan politik tarz. (eski tip)
-atatürk e alternatiflik. (serbest cumhuriyet fırkası)
-lezbiyenlerin haklarına yoğunlaşmış bir anlayış. (henüz kurulmadı ama kim iddia edebilir kurulmayacağını, adı da muhtemelen lezbiyen kurtuluş partisi-cephesi olurdu.)
-demogoji kabiliyetsizliği, polemik yapmada tutuk kalmak,provokatif duruş sergileyememek. (sosyaldemokrat halkci parti)
-ne yapacağını bilememek, olayın farkında olamamak. (demokrat parti)
-kontrgerilla örgütleriyle sıkı fıkı olmak. (eski dyp)
-memurunun işini bildiğini kamuya teşhir etmek. (anap)
maç izleyen insanın yanında oturan insanın saçma sapan ve can sıkıcı yorumlarına dayanamayarak yaptığı hareket.
askıntı olmak. sümük gibi yapışmak, muhabbete zorla girmeye çalışmak.
1984 amerika doğumlu oyuncu. müzik olayına da atılmış güzellikler insanı. summertime'ı da süper söylemiş. anywhere ı lay my head adlı bir albümü var.
summertime da unexpected dreams - songs from the stars adlı albümden dinlenebilir. aynı zamanda blues women anthology vol.3 adlı albümde de var parça.
summertime da unexpected dreams - songs from the stars adlı albümden dinlenebilir. aynı zamanda blues women anthology vol.3 adlı albümde de var parça.
'feist' in coverladığı nina simone parçası. orjinali see line woman.
(bkz: see line woman )
(bkz: see line woman )
nina simone parçası.
(bkz: sea lion woman)
(bkz: sea lion woman)
keyfine düşkün insan, ehlikeyif. 'hedonist' de denir.
seni döverim, bu da son uyarım anlamına gelen söz. aslında sorudan öte uyarıdır.
amerikan filmlerinde duyduğumuz repliklerden biri. bırak loloyu, hikaye anlatma, lafsalatası yapma anlamına gelir.
devamı genelde ben çok uzaklarda olacağım diye devam eden film klişesi. sabah anlamı yeni kalkan yazarların göreceğini düşünerek gece yazan yazar içinse devamı, benim kıçımda pireler uçuyor olacak olarak kullanılır.
hocaların hocası. kelimenin her anlamıyla işin kitabını yazmış insan. pamuk teyze.
dünden bugüne tiyatro düşüncesi, gelişim sürecinde türk tiyatrosu, oyunlar ve gerçekler, izleri kaldı (tiyatro eleştirileri), yaşamın kırılma noktasında dram sanatı, cumhuriyetin 75 yılında türk tiyatrosu, oyundan düşünceye adlı kitapların, pekçok makalenin araştırma yazısının yazarı.
dünden bugüne tiyatro düşüncesi, gelişim sürecinde türk tiyatrosu, oyunlar ve gerçekler, izleri kaldı (tiyatro eleştirileri), yaşamın kırılma noktasında dram sanatı, cumhuriyetin 75 yılında türk tiyatrosu, oyundan düşünceye adlı kitapların, pekçok makalenin araştırma yazısının yazarı.
hayattan orgazm tadında zevk alan insandır.
sevişmeyi her anıyla seven aşk militanının sloganı. kur yapmaktan şımarık ve aptalca denebilecek bakışmalara, cilveleşmelerden fingirdeşmelere, ilk defa eline dokunmaktan ilk öpücüğe her anın değerini bilmektir. sevişmeyi eşli masturbasyon, boşalmaya kadar süren sportif bir eylem olarak görmemektir. bedenle esir olmamak, bedenin esiri olmamaktır. resmi aşk ve sevişmeye uygun davranmamaktır, illegaldir, özgürleştiricidir, tutkuyla tavsiye edilir.
bayan popo olarak tanınan 1962 doğumlu sinema oyuncusu. 1986 yılı aralık ayı playmenine verdiği pozlarla erotik oyuncu kavramını tekrar anlamlandırdı.
'charles manson' ailesinin kurbanı hatun kişi. 'susan atkins' sharon tate'in eline bulaşan kanı yaladıktan sonra vay be uçtum demiş. akıllara ziyan.
californiyalı indie rock grubu. tear you apart ve broken promises for broken hearts adlı parçaları süperdir.
glaskow'dan bir new-rave grubu. discopunk'ın eğlenceli örneklerinden.
bok, kaka, dışkı.
ağızda sigarayla bilardo oynanmaması için bilardo salonlarının duvarlarına asılan yönetim uyarısı. çalınıp yatak odasında yatağın hemen başına 'baretsiz çalışmak yasak' ile birlikte en çok asılan tabelalardan biridir.
sokakta insanlara yapışıp bozuk para toplamak.
argoda sigara. ufak üflemeli bir yerel müzik aleti.
durumcu olarak da bilinirler.
devrimden söz etmek gülünç geliyorsa...
"devrimden söz etmek gülünç geliyorsa, toplumun kökten dönüştürülmesi ihtimallerinin güçlü olduğu modern toplumlarda, örgütlü devrimci hareketlerin uzun bir süredir ortadan kaybolmuş olmasındandır. ama varolan düzeni şu ya da bu biçimde kabul etmek anlamına geldiği için, devrim dışındaki her şey çok daha gülünçtür aslında. 'devrimci' sözcüğü, reklamcılıkta, sürekli kılık değiştiren bir metada yapılan ufacık bir değişikliği anlatacak kadar yansızlaştırılmışsa eğer, bütünsel ve arzulanabilir değişim ihtimallerinin artık hiçbir yerde dile getirilmeyişindendir. bugün devrimci tasarı, tarih tarafından başarısız olmakla, yeni bir yabancılaşmaya yol açmakla suçlanıyor. bu, egemen toplumun kendisini, gerçekliğin bütün alanlarında, devrimcilerin beklediğinden çok daha iyi bir biçimde savunduğunu kabul etmek anlamına gelir; yoksa egemen toplumun daha katlanılabilir hale geldiğini değil. devrim yeniden yaratılmalı, hepsi bu."
ınternational situationniste, sayı:6, 1961
devrimden söz etmek gülünç geliyorsa...
"devrimden söz etmek gülünç geliyorsa, toplumun kökten dönüştürülmesi ihtimallerinin güçlü olduğu modern toplumlarda, örgütlü devrimci hareketlerin uzun bir süredir ortadan kaybolmuş olmasındandır. ama varolan düzeni şu ya da bu biçimde kabul etmek anlamına geldiği için, devrim dışındaki her şey çok daha gülünçtür aslında. 'devrimci' sözcüğü, reklamcılıkta, sürekli kılık değiştiren bir metada yapılan ufacık bir değişikliği anlatacak kadar yansızlaştırılmışsa eğer, bütünsel ve arzulanabilir değişim ihtimallerinin artık hiçbir yerde dile getirilmeyişindendir. bugün devrimci tasarı, tarih tarafından başarısız olmakla, yeni bir yabancılaşmaya yol açmakla suçlanıyor. bu, egemen toplumun kendisini, gerçekliğin bütün alanlarında, devrimcilerin beklediğinden çok daha iyi bir biçimde savunduğunu kabul etmek anlamına gelir; yoksa egemen toplumun daha katlanılabilir hale geldiğini değil. devrim yeniden yaratılmalı, hepsi bu."
ınternational situationniste, sayı:6, 1961