confessions

kolibandi

- Moderatör -

  1. toplam entry 26543
  2. takipçi 5
  3. puan 328161

seni yendim istanbul

kolibandi
sadece türkiye'nin değil dünya'nın gözbebeği olan istanbul'a kafa tuttuğunu sanan yurdum insanının sözü, avuntusudur.

çıkarsın çamlıcanın tepesine bağırırsın seni yendim istanbul. tabi bu istanbul'un çok umrundaydı. inince tepeden gözaltına alınırsın. zira istanbul'da ha deyince her yere girip çıkamazsın, sen burayı özgürce gezdiğin dağlar taşlar mı sandın yiğidim.

istanbul'u özlemek

kolibandi
içindeyken bu denli nefret edilen kalabalığına, gürültüsüne, kirliliğine küfredilen şehri özlemektir.

yaklaşık 20 yıl evvel hissedilendir istanbul özlemi. 20 yıldan sonra bir defa daha mı olacak bilmiyorum, ama bir gidiş olacaksa daha da dönülmez herhalde. seneden seneye kapısına gelip seni yendim istanbul demek hayali de var serde.

personelini ücretsiz izne gönderen firma

kolibandi
kendi zararlarına bir süre dur diyebilmek için personelini geçici olarak işten çıkaran firmadır.

benim çalıştığım firma da bunlardan biri olmuştur sonunda. bu hafta sonu itibari ile kuruma 10 günlüğüne kilit vuruyoruz. ama krizden falan değil yanlış anlaşılmasın. bizimkisi sadece zevkine. herkes gitsin evine/köyüne bir dinlensin bir eğlensin falan. tabi izin ücretsiz yani gelinmeyen günler maaştan kesilecek.

kitapseç

kolibandi
online kitap satışlarında en iyi sitelerden biridir.

genelde sınav kitapları (kpss-tyt-ayt vb.) satışı üzerinden bilinir ama ben bugün profesör pi serisinden 3 kitap aldım. yine matematik var ama daha çok öykü halinde olduğu söylendi. bakalım güzelse çocuklarıma öneririm.

ekleme : son alınan 3 kitaptan ikisini bulmuşlar ama üçüncü yokmuş ellerinde. hala gönderilmedi kitaplarım. buna dair bir düzenleme yapmışlar bulunanları gönderin diğerini bulunca gönderirsiniz diye bir seçenek var seçtim ama çalışmıyor. ya eski sistemlilikleri bozulmuş ya da ben bu siteyi yanlış biliyormuşum.

bkm kitap

kolibandi
online kitap satışı yapan bir kurumdur.

fiyat anlamında bazı kitapları en ucuz burada bulabilirsiniz. alt_üst sınır koymadan kargo da ücretsiz bu açıdan iyi.

ama geçen hafta çarşamba günü siparişini verdiğim kitap 5 gün sonra bugün kargoya verildi. attığım mesajlara ise cevap dahi verilmedi.

site yapı olarak çok tuhaf ve hatta kötü bir site zaten. aranılan kitap listelerde görünüyor, ücretini ödüyorsunuz ama ellerinde var mı yok mu anlayamıyorsunuz. acil ihtiyacınız olan bir kitap arıyorsanız bu siteye temkinli yaklaşın derim.

5 yaş altı çocuklarda diş çekimi

kolibandi
zorunlu kalınması durumunda çaresiz kabul edilebilecek tedavi yöntemidir.

kendi diş doktoruma gösterdiğim kızım için henüz gerek olmadığı ama dişin tedavi edilmezse kaçınılmaz olduğu belirtilen durumdur ayrıca. ama doktor bu duruma gelmememiz gerektiğini söyledi.

olaya çocuk psikolojisinden girdi. sırasıyla aktarmaya çalışayım.
ağrıyan diş yemek yeme olayını etkiler.
evet çocuklar ağrıyan dişin sebebini yediği şeyler olarak düşünür. (bunda ailenin şeker çikolata yeme dişin ağrır sözü de etkiliymiş çünkü çocuğa şeker ve çikolatada yemekmiş) bundan ötürü yemek yemeyerek ağrının kesileceğini düşünür. bu bünyenin zayıflamasına neden olduğu gibi çocukta yemeğe karşı bir tepkiselliğe sebep olurmuş.

çekilen dişin çocuklarda oluşturduğu travma :
her ne kadar çocuk dahi olsa çocuktan ona ait bir şey alınması onu etkilermiş. bunu bir de acı vererek yaşarsa çocuk ilerleyen hayatında da dişçiler başta olmak üzere tüm doktorlara karşı tepkili olurmuş. (bu doğru kardeşim bayılana kadar doktora gitmez, tüm tedavilerden kaçar, mecbur kalırsa da vücut reddeder. mesela kan veremiyor, damardan kan çıkmıyor)

çekilen dişin ardından gelen dişlere etkisi :
bu çocuklarda süt dişi için geçerliymiş. süt dişinin ardından gelecek dişin yolunun açık olması gerekiyormuş. ama 5 yaş altında (özellikle azı dişlerden) diş çekilirse diğer dişler çekilen tarafına eğilirmiş. bu da çarpıklığa neden olurmuş ve alttan gelenin yolu kapanacağı için ilerleyen yaşlarda o diş çıkarken büyük sıkıntı olurmuş.

genetik yatkınlık :
ailede diş çarpıklığı ve diş çürükleri ile sık sık problem yaşayan varsa ve bu durum çocuklarda etkili oluyormuş. bu problemi yaşayan ebeveyn yukarıdaki durumları düşünerek çocuklarının dişlerini çektirmeden erken tedaviye yönelmesi gerekir.

çocuklarda diş çürümesinin sebepleri

kolibandi
5 yaş altı çocuk diş çürüğü yaşayanların doğal yollarla öğrendiği sebeplerdir.

fazla çikolata, şeker vb. abur cubur tüketen çocuklarda bu çürüklerin oluşabileceği zaten kesin. bunun yanısıra ilginç bilgiler de öğrendim.

süt :
süt içildikten sonra ağız çalkalanmaz, su içilmez ya da dişler fırçalanmazsa süt diş çürümesine neden oluyormuş. doktor söyledi.

karbonhidratlı besinler:
ekmek mesela. ağızda bir tabaka oluşturuyormuş. yine ağzın çalkalanması veya diş fırçalanması gerekiyormuş.

erken çıkan dişler :
kızımın ilk dişi 4 aylıkken çıkmıştı. bu ve bunun gibi erken çıkan dişler çürümeye daha meyilli imiş.

genetik yatkınlık:
ailede benzer sorunlar yaşayan varsa çocukların yaşaması olasılığı da artar.

temizlenmesi zor dişler:
benim kızın azı dişleri çürümeye başladı arkadaki dişlere ulaşmak zor dolayısıyla yukarıdaki etkenlerle birleştiğinde bu dişler çürüyor.

(bkz: 5 yaş altı çocuklarda diş çekimi)

5 yaş altı çocuk diş çürüğü

kolibandi
süt dişlerinde gerçekleşen ve çürüğün şekline göre tedavi ettirecek yer konusunda sıkıntı yaşanabilecek çürüktür.

son 3 günümüzü yiyen anlatılanlar sonrasında uykuların kaçmasına sebep olan çürüktür. hikayeyi anlatayım sonrasından bulduğumuz çözümü de söylerim.

4 yaşındaki kızımın alt çene iki azı dişinde çürük vardı. bunu 3 yaşında tespit ettik ve hemen dişçimize gittik ancak dişçi bu yaşta çocukların müdahaleye izin vermediğini alınabilirse fakülte hastanelerinden randevu alınarak tedavinin yapılabileceğini söyledi. aslında işlem toplam 5 dakika dahi sürmezmiş ama çocuk durmadığı için tedavi yapılamıyormuş. fakülte hastanelerinde çocuğu tamamen bayıltarak bu işlem yapılıyormuş, yani genel anestezi.

o zaman işin acil olmadığını yediğine içtiğine dikkat edersek ve düzenli fırçalamaya devam edersek çürük tedavisini biraz öteleyebileceğimizi (mesela 5 yaş üstü) düşündük. olmadı.

4 yaşını yeni geçtik 4,5 diyelim. perşembe gecesi kızım "gece yanağım acıyor" diye ağlamaya başladı, biraz mızmızlandı sonra uyudu. gündüz de birkaç defa aynı şeyi söyleyince o gün nöbetçi olan diş doktorumuza gittik. yukarıda anlattığım hikayeyi tekrar etti ama çürüğün ilerlediğini söyledi. tekrar çocuklarda diş çürümesinin sebepleri hakkında bilgiler verdi. bir öncekine ek olarak medipol üniversite hastanesini önerdi.

medipol'de akşam çocuk diş yokmuş cuma sabahı randevu alıp gitmek gerekiyormuş. o esnada bu durumu yaşamış olan eş-dosta ulaştık, 5 yaş altında duruma muhatap olanlar ağrı kesicilerle geçiştirmiş ardından tedaviyi yaptırmışlar. cuma sabahı bağcılar ağız diş hastanesinde bu tedavinin yapılabildiği bilgisini aldık. oraya gittik. muayeneden sonra kanal tedavisi olması gerektiği bunun için 182 den ya da mhrs den randevu almamız gerektiği söylendi. geçici olarak ağrıların kesilmesi için dolven ve adını hatırlamadığım bir antibiyotik yazdılar. ilaçları aldık ama kullanmadık. mhrs veya 182 den randevu için uğraştık ama tabi alamadık. 15 gün içerisinde tüm randevular dolu. fakülte hastaneleri için de uğraştık ön muayene için problem yok ama tedavi için şimdilik randevu veremediklerini söylediler. hatta bir arkadaş 3 ay önce muayene olduğunu ve tedavi için 2023 yılı nisan ayında randevu verdiklerini söyledi. buradan da umut kesildi.

medipol'e gidecektik çaresiz. ama genel anestezi, ameliyathanede operasyon, 1 gün müşahadede kalması fikirleri çok ürkütüyordu bizi. hepi topu 4 yaşında çocuk kıyamıyorduk. oraya giderken yine bir dost aradı esenler'de ve şirinevlerde bu müdahaleyi yapan klinikler olduğunu söyledi. medipol'e gittik. röntgenli kontrol için 30 tl istediler ardından operasyon için karar verileceğini söylediler. bu ne kadar tutar diye sorduğumda cevap vermediler acı acı yüzüme baktılar. elbette para önemli değil ama bir noktada önemli de oluyor. (sonrasında benzer diş tedavisi için oraya giden bir tanıdık diş başına 4000 tl isteyebileceklerini söylediler. mecbur kalınırsa medipole gidecektik)

sonra esenlerdeki kurumla (dental ofis) telefonda görüştüm. çocuk gelsin bakalım müdahaleye izin verirse bayıltmadan yapabiliriz dedi. o gece kızımla sürekli konuştum, doktorun neler yapacağını, canının hiç yanmayacağını, akıllı bir abla olursa ve doktora izin verirse ona oyuncaklar alacağımı söyledim. kabul etti. ve bu sabah doktora gittik.

kızım sözümü dinledi, doktor geldi (halit bey) sevimli bir şekilde çocuğa yanaştı, ağzını açmasını istedi ve kızım açtı. çürükleri tespit etti. ağrı yapan dişe sakız diyerek ilacı koydu ve pazartesi tekrar gelin tedaviye başlayalım. kızımız çok akıllı bayıltmaya gerek yok dedi. çok mutlu olmuştum. fiyatını sormadım bile. kartı verdim ödemeyi yaptım. bu diş için 350 tl çekmişler.

tabi sakız diye koyduğu ilaç acı olduğu için bir süre tükürdü kızım. bu arada dudaklarında çatlaklar oluşmaya başlamıştı. doktorun tavsiyesiyle vazelin sürmeye karar verdik ve kızıma bunu "çok akıllı bir abla olduğu için ve doktorun sözlerini dinlediğin için sana ruj alacağız" dedik. tabi bu gazla kızım "tamam bir daha ne zaman gideceğiz doktora" diye sordu.

sanırım bu sorunu böyle atlatacağız. p.tesi süreci anlatmaya devam ederim. şimdilik kafam rahatladı.

ekleme 19.03.2019: nihayet çürük dişlerimizden bir tanesi bitti. uzun sürmesinin nedeni doktorun çocuğu ürkütmemek amaçlı kısa müdahalelerde bulunması idi. son müdahale kızımız bayaa ağladı ama dolgu işlemi biterek çürükten çekimsiz, anestezisiz kurtulduk. ikinci çürük için doktor biraz ara verelim çocuğun korkusu gitsin dedi. 2 hafta kadar bekleyeceğiz bakalım.

manavlık yapan üniversite

kolibandi
dokuz eylül üniversitesidir.
rektör bakmış ki koca devlet meyve sebze fiyatları için çalışmalar başlatmış, bizzat satışlar yapıyor o da hemen faaliyete geçmiş. üniversitenin tıp fakültesinde manav açmış. evet tıp fakültesinde. hani ziraat fakültesi falan da değil.

https://odatv.com/bilim-yuvasinda-tartisma-yaratan-goruntuler-01031942.html

altın görünce üzerine koşan kanser hücresi

kolibandi
aynı zamanda sarımsaktan kaçan kanser hücresidir. mal mülk düşkünüdür, servet avcısıdır.

bu haber star, milliyet, haber7 de falan yayınlanmış. videosu da var arkada kuran okuyan bir ses önde kaçan-kovalayan hücre.

akademik çevreler vücut dışında kanser hücresinin yaşayamayacağını söylüyorlar.

bu video bizim dışımızda malezya ve endonezya'da da yaygınlaşmaya başlamış. aklıma türkiye malezya olur mu sorusu geliyor. olmuyor işte onlardan önde gidiyoruz.

https://odatv.com/sarimsaktan-kacan-kanser-hucresi-videosunun-altindan-ne-cikti-28021946.html

sarımsaktan kaçan kanser hücresi

kolibandi
sosyal medya hesaplarında hızla yayılan videodaki hücredir.

çok akıllı bir hücredir bu hücre, vücut dışında yaşar mesela. görüntüsü detarjan reklamlarındaki kötü karakterlere benzemektedir. cam tabaktan porselen tabağa aktarılır ardından bir köşede durur. sarımsağı görünce kıyım kıyım kaçar. ama altını görünce hemen gider. servet düşkünü bir hücre.

şimdi bu haberi star, milliyet, haber7 falan yayınlamış. videosu da var arkada kuran okuyan bir ses önde kaçan-kovalayan hücre.

akademik çevreler vücut dışında kanser hücresinin yaşayamayacağını söylüyorlar.

bu video bizim dışımızda malezya ve endonezya'da da yaygınlaşmaya başlamış. aklıma türkiye malezya olur mu sorusu geliyor. olmuyor işte onlardan önde gidiyoruz.

https://odatv.com/sarimsaktan-kacan-kanser-hucresi-videosunun-altindan-ne-cikti-28021946.html

mit başkanının yök'te konferans vermesi

kolibandi
iki devlet kurumunun işbirliği içinde ve uyum halinde çalıştığını gösterir durumdur.

geçmişte bu ve bunun gibi şeyler hep iddia edilirdi. öğrenciler arasında polislerin, mit ajanlarının olduğu söylenirdi, hatta bazı yerlerde gizli polis noktalarının olduğu hep söylenirdi de üniversiteler "yoh öyle bir şey" derlerdi.

yoktur herhalde, ne bileyim ben.

https://odatv.com/yok-tarihinde-ilk-kez-gerceklesti-27021938.html

devlet kuruluşlarını parti binası gibi kullanmak

kolibandi
gelişmemiş ülkelerde, diktatörlüklerde, tek parti dönemlerinde görülebilecek durumdur.

iktidarlar güçlerini artırmak için devletin tüm olanaklarını kullanıyorsa eğer çok seslilik yoktur, muhalefet yoktur. çıkmaya çalışan cılız seslerin ise önemi yoktur. hemen kesilir.

neyseki biz demokratik bir ülkedeyiz, neyseki bizde seçimler falan var.

kadıköy cafe bar mağaza işçileri komitesi

kolibandi
kadıköy'de bulunan kafe bar ve mağaza işçilerinin yaşadıkları hak gasplarına, uzun çalışmalara vb. tüm haksızlıklara karşı kurdukları birliğin adıdır.

kuruluş bildirileri şu şekildedir.

İşçi arkadaş,

Biz, Kadıköy'de çalışan kafe, bar ve mağaza işçileri, “örgütlü işçi kazanır” dedik, bir araya geldik. Haklarımız için mücadele etmek, yaşadığımız kuralsızlığı teşhir etmek, yan yana durup birbirimizden güç almak için PE Kadıköy Kafe, Bar, Mağaza İşçileri Komitesi'ni kurduk.


Çünkü bunu bizden başkası yapmayacak.

Bizler Kadıköy'de yaşamanın da çalışmanın da başka bir yüzünü biliyoruz.

Bizler için Kadıköy, bir “yaşam tarzı cenneti” değil, bir emek cehennemi artık.

Keyfiyetin kural haline geldiği bir alanda çalışıyoruz.

Sabah girdiğimiz işten akşam sebepsiz olarak çıkartılabiliyoruz.

Sigorta, tazminat, bunlar yabancı bir dilde kelimeler burada…

“Performans” bizim için aşağılanmaya ne kadar dayanabildiğimizle, yaralandığımızda çalışmaya devam edip edemediğimizle, kaldırabildiğimiz ağırlık miktarıyla, para istemeden fazladan ne kadar çalıştığımızla ölçülüyor!

Kendi arkadaşlarımızla yarışmaya, sigara molasını tamamlayamadan işe dönmeye, kırılıp-döküleni, müşterinin ödemeden kaçtığını bahşişimizden, primimizden ödemeye zorlanıyoruz. Güvenlik kameraları dükkanı değil, bizi izliyor genellikle.

Kimimiz asgari ücretliyiz, vaktinde alabilirsek… Pek çoğumuz o kadar bile kazanmıyor. Günde 10 saat çalışıyoruz. Çalışmaktan başka hiçbir şeye zamanımız yok. Kimimizin yemek parası yetmiyor, kimi yolu cebinden ödüyor, düzenli mobbinge, hatta bazılarımız ağıza alınmayacak tehditlere maruz kalıyoruz.

İşçi arkadaş, hepimiz sömürülüyoruz!

Çünkü patron patrondur.

Dükkana koyduğu isimle, vitrine koyduğu kitapla, ne de “aynı gemideyiz”leriyle patron patronluktan çıkmıyor. Vitrindeki maldan, müşteriden, kendi tatillerinden, imkânlarından, kârlarından değil; önce bizden vazgeçerler.

Kadıköy'de hayat tatlı tatlı yaşanırken bizim tüm bunları normalleştirmemiz, hatta şükretmemiz isteniyor. Sabah kahvaltılarını servis ederken gülümsemeli, hediye paketi yaparken “nasılsınız?” demeliyiz.

Biz nasılız peki?

Uğradığımız haksızlık içimizi kavururken, ayı tamamlamanın endişesiyle soluk alamazken, işimizden olmamak için insanlığımızdan olurken biz nasılız?

Umutluyuz.

Birbirimizden güç alacağımız, birlikte mücadele edeceğimiz için umutluyuz.

Bu kuralsızlığa geçit vermeyeceğiz.

Kadıköy'de işçi dayanışmasını, örgütlü mücadeleyi, yeni bir işçi kültürünü yeşerteceğiz.

Onlar patron, biz işçiyiz.

Örgütlü işçi kazanır.

PE Kadıköy Kafe, Bar, Mağaza İşçileri Komitesi

ölüyü diriltmek

kolibandi
güney afrikada bir papaz'ın yaptığını iddia ettiği iştir.

cenaze töreni var, ölünün üstü açık, ağzı falan oynuyor. artık sorulara mı cevap veriyor dualara mı eşlik ediyor bilmiyorum. neyse papaz bir şeyler yapıyor ölü diriliyor. süper bir şey bu.

https://www.mynet.com/oluyu-diriltme-gosterisi-yapan-papaza-dava-acildi-190101142135

emlak bankası

kolibandi
1926 yılında Emlak ve Eytam Bankası adıyla kurulan daha sonra 2001 yılında kapatılan bankadır.

resmi gazetede bugün yayınlanan karara göre yeniden kurulması kararlaştırılmış. hayırlı olsun.

toplumcu yerel yönetimler manisfestosu

kolibandi
31 mart yerel seçimlerinde bağımsız adaylarla hareket eden tkh'nin yayımladığı manifestodur.

YAĞMA YOK SOSYALİZM VAR!

Düzen değişmeden asla! Yağma yok, sosyalizm var!

Bugüne değin emekçilerin ürettiklerine el koyarak, onların zenginliklerini çalarak var olan sermaye düzeni bir kez daha krizdedir. İşsizlik, enflasyon ve döviz kurları doludizgin artarken, emekçilerin tüm sosyal hakları gasp edilmektedir.

Bu düzen ücretli emeğin sömürülmesine dayanan patronların düzenidir. Yerel yönetimler, sermayenin egemenliğinden, patronların kamu kaynaklarını yağmalamasından ve kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesinden kurtarılmalıdır.

Kapitalist sistemde yerel yönetimler ekonomik ve siyasal olarak sermayenin belirlediği sınırlarla kısıtlanmıştır. Dolayısıyla sermaye düzeni topyekun karşıya alınmadan yerel yönetimlere ilişkin sorunlar çözülemez.

Patronların düzeninde, gericiliğin ve bağımlılığın egemen olduğu bir ülkede emekçiler için insanca bir yaşam mümkün değildir!

Herkesin eşit ve özgür olduğu, insanca yaşadığı bir düzen ancak ve ancak sermaye düzeninden kurtulmakla mümkündür.

1. Halkın yerel yönetimlere katılımı sağlanacak!

Mevcut düzende halkın yönetime katılımı göstermelik ve kağıt üzerindedir. Yapılan seçimler de demokrasi oyunundan başka bir şey değildir.

Bugün sermayenin merkezileşme ihtiyaçları nedeniyle gündemden düşmüş görünse de yerelleşme emperyalizmin ve patronların uzun erimli projelerinden biridir. Merkezi yönetimden yerel yönetimlere yetki devri ise esas olarak sermayenin hareketlerini serbestleştirmeyi hedeflemektedir.

Yerelleşmenin sermaye düzeninde işçi ve emekçilerin yoksullaşması anlamına gelen karakteri emekçi halkın kendi yaşamına ilişkin kararlara katılımına engeldir.

Sosyalist bir düzende işçi sınıfı ve emekçilerin yönetime doğrudan katılmasını sağlayacak araçlar geliştirilecektir.

Halkın yerel yönetimlerde söz sahibi olması kalıcı hale getirilecektir. Halkın yönetim üzerinde denetleme, söz, yetki ve karar hakkı güvence altına alınacaktır.

Her mahallede mahalle meclisleri kurulacaktır. Mahalle meclislerinden, işyerlerindeki örgütlü sendikalardan ve meslek örgütlerinden temsilciler ile ilçe meclisleri oluşturulacaktır. Emekçi halkın ihtiyaçları, talepleri ve sorunları yerel meclisler aracılığıyla aşağıdan yukarıya katılımla sağlanacaktır.

2. Kamusal hizmetlerde ihale yasaklanacak!

Bugün kamusal hizmetler ticarileştirilmiş, piyasanın insafına ve sermayenin kar hırsına teslim edilmiştir. En ufak yerel hizmetler dahi ihalelerle, patronlara para aktarmanın aracı haline dönüştürülmektedir. Yerel yönetimlerin ihtiyaçları da yine ihaleler yoluyla patronlara kaynak aktarımının aracı haline getirilmiştir.

İhale sistemi hem yolsuzluk ve rüşvetin hem de kamu kaynaklarının yağmalanmasının teminatıdır. Bu sistem emeğin taşeronlaştırılmasının da kaynağıdır.

Belediyelerde ihale yasaklanacaktır. Bütün yerel hizmetler, belediye eliyle sağlanacak, hiçbir kamusal hizmet ihale edilmeyecektir. Yolsuzluk ve rüşvetin kaynağı kurutulacaktır. Taşeron işçilik tamamen kaldırılacaktır.

3. Rantsal dönüşüm durdurulacak!

Kentlerin inşaat patronlarının kar hırsına ve insafına terk edilmesi kabul edilemez. Kentsel dönüşüm adı altında emekçiler kentlerin dışına itilmekte, kent merkezleri piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda ticari amaçlarla ranta açılmaktadır. Bugün her yer betona boğulmuş, kentler yaşanamaz hale gelmiştir.

Bu rant ve yağma düzeni sona erdirilecektir. Kentlerin planlı şekilde gelişimi sağlanacaktır. Çevrenin korunması, arsa spekülasyonlarının önlenmesi, barınma ihtiyacının, nitelikli ve ucuz bir şekilde karşılanması, kent merkezlerinin ve tarihi dokuların sermayenin yağmasından korunması ile ulaşım, kültür, sanat, spor gibi toplumsal ihtiyaçlara erişimin kolaylaştırılmasını sağlayacak önlemler alınacaktır.

Kamu ve tarım arazileri ile ormanların sermayeye rant sağlamak üzere imara açılması durdurulacaktır.

Kanal İstanbul, Topçu Kışlası gibi doğanın talanı ve rantsal dönüşüm anlamına gelen bütün projeler engellenecektir.

Deprem riski altında olan kentlerimiz yeniden yapılandırılacak, bunun için büyük bir kamulaştırma politikası devreye sokulacaktır. Bu çerçevede bugüne kadar saptanmış deprem toplanma bölgelerine verilen imar izinleri iptal edilecek, buralara inşa edilen binalar yıkılacak ve bu alanlar deprem toplanma alanı haline getirilecektir.

Kamu arazileri ranta değil tarıma açılacak, buradan elde edilen bütün ürünler halkın ihtiyaçları için ve doğrudan halkın kullanımına sunulacaktır.

4. Bütün kaynaklar kamu yararı ve halk için kullanılacak!

Bugün kamu kaynakları halk için değil bizzat patronlara kaynak aktarımı için kullanılmaktadır. Yerel yönetimlerin elde ettiği gelirler bir yandan sermayeye aktarılırken, bir yandan da tarikat ve cemaatlere de peşkeş çekilmektedir.

Piyasa anarşisine ve sermayeye karşı bütün kaynaklar kamu yararı ve emekçiler için kullanılacaktır. Yerel yönetimlerin hiçbir kaynağı kamu yararı dışında kullanılmayacaktır.

Belediyelerden her yıl yüz milyonlarca liralık fon alan cemaat, tarikat ve vakıf adındaki gerici örgütlenmelere aktarılan bütün kaynaklar kesilecektir.

Cemaatlere, tarikatlara ve vakıflara tahsis edilen taşınmazlar geri alınacaktır.

Başakşehir Futbol Kulübü örneğinde olduğu gibi spora destek kılıfıyla belediye kaynaklarının yağmalanmasına izin verilmeyecektir.

Belediyelerde, danışmanlık hizmetleri adı altında yapılan soygunlara son verilecektir.

Belediyede çalışan hiçbir üst düzey yönetici, ortalama işçi maaşından daha fazlasını alamayacaktır.

Yerel yönetimlerin bütün gelir giderleri her ay düzenli olarak halka ilan edilecektir.

Kaynakların etkin olarak kullanılması ve toplumsal ihtiyaçların planlanması için bütün yerelliklerde planlama merkezleri kurulacaktır. Yerel yönetimler meslek örgütleri, üniversiteler, bilim insanları tarafından oluşturulacak planlama merkezleriyle şekillenecektir.

5. Kamusal hizmetlerin özel sektör eliyle yürütülmesine son!

Türkiye'de kapitalizm ciddi bir kriz yaşamaktadır. Türkiye kapitalizminin yaşadığı krizlere karşı, kamuya ait kaynaklar sermaye sınıfına aktarılmaktadır.

Kaynakların etkin kullanımı ancak kamusal hizmetlerin yine kamu eliyle yürütülmesiyle mümkündür.

Piyasa anarşisi ve sermayenin yarattığı yıkım karşısında bütün hizmetler kamu eliyle yürütülecek, kamusal işletmeler kurulacaktır.

Kamusal hizmetlerin özel sektör eliyle yürütülmesine son verilecek, bu şekilde çalışan tüm özel işletmeler engellenecektir.

6. Halk Birlikleri kurulacak!

Sermayenin yarattığı kriz nedeniyle bugün halkımız giderek yoksullaşmakta, gelirleri enflasyon karşısında erimektedir. Gıda başta olmak üzere temel ihtiyaçların pahalılaşması yoksulluğun kaynaklarındandır.

İşçi sınıfı ve emekçilerin yüksek enflasyon karşısında yoksullaşması ve gıda gibi en temel ihtiyaçların giderek pahalılaşması temel ihtiyaçlara erişimde büyük zorluklar doğurmaktadır. Bu zorlukları ortadan kaldıracak tedbirler, tüccara mahkum edilen tarım üreticisinin yaşadığı zorluklar da gözetilerek, hayata geçirilecektir.

Her mahalleye “Halk Birlikleri” kurulacaktır. Gıda başta olmak üzere halkın en temel ihtiyaçları doğrudan üreticiden emekçi halka ulaştırılacaktır.

7. Kadınların özgürlüğü için ev işleri ücretsiz kamu hizmeti olacak!

Kadınların üretim sürecine ve toplumsal yaşama katılımının önündeki en büyük engel ev işlerinin kadınlarının üzerine yıkılmasıdır.

Çocuk, hasta, yaşlı bakımı başta olmak üzere, kadınların üzerine yıkılan ev işleri ve ev içerisine devredilen bütün bu yükler kamu hizmetleri olarak toplumsallaştırılacaktır.

Bütün yerelliklerde yeterli sayıda kreş, hasta ve yaşlı bakım evleri, çamaşırhane ve aşevleri hizmete açılacaktır. Bütün bu hizmetler ücretsiz olacaktır.

8. Su ve kent içi ulaşım ücretsiz olacak! Kent içi ulaşım kamu tarafından sağlanacak!

Bugün halkın en temel hakları ücretli hale getirilmiştir. Halkın ödediği vergilere rağmen bütün kamusal hizmetler paralıdır.

Maliyeti ödenen vergilerle fazlasıyla karşılanan ve en temel haklarından olan su ve kent içi ulaşım ücretsiz olacaktır.

İstanbul'da İDO başta olmak üzere, özel sektöre devredilen kent içi ulaşım tüm vatandaşların ücretsiz yararlanacağı kamusal bir hak haline getirilecektir.

Deniz ve demiryolu taşımacılığı başta olmak üzere kent içi ulaşım kapasitesi merkezi planlama ile arttırılacaktır.

9. Emekçi halka yeni ve özgür bir yaşam sağlanacak!

Bugünkü sömürü düzeninde emekçiler kendilerini geliştirme fırsatı bulamıyor. Her emekçi kendisini iş dışında geliştirme, yeni beceriler kazanma, dünyadaki gelişmelerden haberdar olma hakkına sahiptir.

Bunun için her semtte sinema, tiyatro, tartışma merkezi, beceri atölyeleri ve kütüphanelerin yer aldığı Halk Kültür Evleri kurulacaktır.

Emekçilerin bilimsel ve teknolojik gelişmelerden haberdar olması için ilçelerde bilim merkezleri açılacaktır.

Bütün bu hizmetler emekçilere ücretsiz olarak sunulacaktır.

Amatör spor branşlarının ve sporcuların desteklenmesi sağlanacaktır. Emekçilerin sağlıklı bir yaşam sürebilmesi için semtlerde ücretsiz spor kompleksleri kurulacaktır.

Emekçi halkın kültürel birikimini arttırmak için kent merkezlerinde ücretsiz internet ağları yaygınlaştırılacaktır.

Eşit ve özgür bir yaşam için,
Bağımsız bir ülke için,
Yaşanabilir kentler için,
Yağma yok, sosyalizm var!

22 Şubat 2019
22 /
dubai vize izmir masaj izmir masaj salonu