ülkenin arap saçına döndüğünün ispatıdır. artık her şey birbirine girmiştir ve kimin neyin peşinde olduğu belli değildir.
yarım saat kadar önce 19:31`de gerçekleşen depremdir. yerin 88 km altında ve 5 şiddetinde gerçekleşmiş olması başka depremleri tetikleyebileceği üzerine düşündürücüdür. neyse ki can ve mal kaybı meydana gelmemiştir.
http://www.gazetecell.com/guncel/antalya-depremle-sarsildi-h67394.html
http://www.gazetecell.com/guncel/antalya-depremle-sarsildi-h67394.html
martin luther king`in washington`da 1963`te lincoln anıtı`nın önünde yaptığı konuşmanın giriş cümlesi.
(bkz: benim bir hayalim var)
o değil de herkesin bir hayali vardır iyi kötü.
(bkz: benim bir hayalim var)
o değil de herkesin bir hayali vardır iyi kötü.
kabaktan yapılan harika bir meze.
küçük bir çocuğun duymak isteyeceği son cümlelerden biridir. hevesi bir anda kursakta bırakır. evet, bununla ilgili kötü anılarım var.
2015`te kaynarca`ya kadar uzatılacağı bildirilen, kadıköy`den kartal`a 25 dakikada gitmenize olanak tanıyan metro.
facebook`ta mail açığından sayfa ele geçirip hackerlik yaptıklarını sanan lamerlerin ele geçirdikleri sayfaların altına yazdıkları imza ön metni.
balkanlardan gelerek karadeniz`i esir alan fırtına. balık fiyatlarının artmasına neden olmuştur.
çoğunlukla sütün içine karıştırılarak içilen, solunum yolu hastalıklarına iyi geldiği bilinen bir yumurta.
bakkallar için küfür gibi olan girişimdir. elinizi cüzdanınıza atıp allah ne verdiyse avucunuza gelen 5, 10, 25, 50 kuruş ve 1 tl`lik toplamı bakkalın önüne koyup `otobüs kartımı doldurur musunuz?` demektir. parayı saymazsınız, zira siz önceden saymış olsanız da bakkal onu sil baştan sayacaktır zaten, öte yandan o bozuk para cüzdanınızda ağırlık yapmaktadır `en azından böyle değerlendireyim` dersiniz. bir tuhaf çelişkidir esnaf ile müşteri arasında yaşanan. ayıp olmasın diye o bakkaldan sigara ya da küçük su alırsınız olay kalben tatlıya bağlanır.
enerji ve gübre elde etmek mümkünken yakmayı tercih ettiğimiz atıklardır.
gecenin bir yarısı ayarını şaşıran bir tv kanalının yayınladığı yemek programı sonrası kendini bir anda mutfakta bulmakla sonlanan hadise.
an itibari ile planet pembe kanalında yayınlanan brezilya dizisinde geçen replik. bir an televizyonu el kaideciler bastı sandım.
her brezilya dizisinin genel karakteri. bütün ispanyollar çocuklarının adını estaban koymuşçasına her yerde varlar.
eskisi gibi sütlü olanına hasret kaldığımız, kremaya havale edildiğimiz kahvedir.
`bırakamıyorum bari azaltayım` mantığıyla türetilen yöntemlerdir.
kendi çapımda faydasını gördüğüm yöntemler:
1- bir kere `o sigara paketi, çakmak ve kül tablası` üçlüsünü etrafınızdan uzaklaştırın. televizyon izlerken dalgınlıkla leblebi gibi ağza sigara götürerek bu mereti azaltamazsınız. evinizde varsa sigara içme işini kapalı balkon gibi bir mekanda yapın. böylece hem bu soğuk kış günlerinde evinizin havasını kirletmemiş olursunuz hem de aklınıza daha az geleceğinden sigara içme işini bayağı bir azaltırsınız. şahsen bu üçlüyü buzdolabının üzerinde tutuyorum. böylece internete girerken ya da televizyon izlerken sigara götürmüyorum ağzıma. sırf bu yöntem bile tek başına sigara içme oranını yarı yarıya azaltmaya yetecektir.
2- sabah ilk yaktığınız sigarayı mümkün-ü mertebe geç yakın. ilk sigarayı ne kadar geç yakarsanız, zamanla fark edeceksiniz ki gün içerisinde içtiğiniz sigara miktarında önemli bir düşüş olacaktır. en azından sabah ilk sigaranızı iş yerinizde ya da okulunuzda aldığınız ilk çay ile birlikte yakana kadar sabredin. çalışmıyorsanız, sabah ilk işiniz spor yapmak ya da duşa girmek olabilir.
3- çay ve kahve ikilisinden elinizden geldiğince uzak durun. gerçi bizim gibi çaykolik bir toplumda bu çok yemiyor ama yine de deneyin. bunun yerine bol bol su için.
4- sık sık duş alın. banyoda geçireceğiniz zaman sigara miktarınızı azaltır. `o su faturasını kim ödeyecek` diyebilirsiniz ama zaten bir dal sigaranın neredeyse 35 ila 50 kuruş civarında olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
... tabi ki en iyisi bırakmaktır. bu şekilde yaşamayı birkaç ay becerebilirseniz zaten günde içtiğiniz sigara -ne kadar kasarsanız kasın- yarım paketi geçemeyecektir. o dakikadan sonra daha sert önlemler almaya hazırsınız demektir.
kendi çapımda faydasını gördüğüm yöntemler:
1- bir kere `o sigara paketi, çakmak ve kül tablası` üçlüsünü etrafınızdan uzaklaştırın. televizyon izlerken dalgınlıkla leblebi gibi ağza sigara götürerek bu mereti azaltamazsınız. evinizde varsa sigara içme işini kapalı balkon gibi bir mekanda yapın. böylece hem bu soğuk kış günlerinde evinizin havasını kirletmemiş olursunuz hem de aklınıza daha az geleceğinden sigara içme işini bayağı bir azaltırsınız. şahsen bu üçlüyü buzdolabının üzerinde tutuyorum. böylece internete girerken ya da televizyon izlerken sigara götürmüyorum ağzıma. sırf bu yöntem bile tek başına sigara içme oranını yarı yarıya azaltmaya yetecektir.
2- sabah ilk yaktığınız sigarayı mümkün-ü mertebe geç yakın. ilk sigarayı ne kadar geç yakarsanız, zamanla fark edeceksiniz ki gün içerisinde içtiğiniz sigara miktarında önemli bir düşüş olacaktır. en azından sabah ilk sigaranızı iş yerinizde ya da okulunuzda aldığınız ilk çay ile birlikte yakana kadar sabredin. çalışmıyorsanız, sabah ilk işiniz spor yapmak ya da duşa girmek olabilir.
3- çay ve kahve ikilisinden elinizden geldiğince uzak durun. gerçi bizim gibi çaykolik bir toplumda bu çok yemiyor ama yine de deneyin. bunun yerine bol bol su için.
4- sık sık duş alın. banyoda geçireceğiniz zaman sigara miktarınızı azaltır. `o su faturasını kim ödeyecek` diyebilirsiniz ama zaten bir dal sigaranın neredeyse 35 ila 50 kuruş civarında olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
... tabi ki en iyisi bırakmaktır. bu şekilde yaşamayı birkaç ay becerebilirseniz zaten günde içtiğiniz sigara -ne kadar kasarsanız kasın- yarım paketi geçemeyecektir. o dakikadan sonra daha sert önlemler almaya hazırsınız demektir.
pek çok öğretim elemanının koz olarak kullanacağı kısıtlamadır. çok güzel bir hatun getirin gözünüzün önüne ve bu sene okulu bitiremezse okuldan atılacak. gerisini anladınız zaten... nedendir bu siyasiler bir şeyler uydururken meseleye sadece tek bir tarafından bakarlar da diğer taraflarını ölçüp tartmazlar. daha hakkari üniversitesi denilen lisemsi kurumda dahi yaşananlar ortadayken hem de.
elma yemeye dair ilginç bir haldir. o meyveden bir ısırık aldıktan sonra -verdiği ekşimsi tattan olsa gerek- insanda anlamsız ve boş boş bakınma hali belirir. böyle tuhaf ve tanımlanamaz bir anlamsızlık hissi, amaçsız bakışlar. niyedir bilemedim.
recep tayyip erdoğan`ın düzenlediği mitinglerin kapanış cümlesi. şöyle devam eder... hazır mıyız?... hazır mıyız?... hazır mıyız?... beraber yürüdük biz bu yollarda...
dışişleri bakanlarının 10 açıklamasından 9`u iran olan ülke. stockholm sendromu dedikleri bu olsa gerek.
ankara büyükşehir belediyesi başkan adaylığı hakkında konuşan muharrem ince bombası. o değil de twitter`ı son derece faal kullanmasıyla melih gökçek halen bir cevap vermiş değil. ikisi de şaka gibi.
http://video.cnnturk.com/2013/haber/12/7/o-melih-gokceki-oradan-indiririm
http://video.cnnturk.com/2013/haber/12/7/o-melih-gokceki-oradan-indiririm
kemal sunal ile adile naşit arasında geçen, türk fimlerinin unutulmaz sahnelerinden birine denk düşen repliktir. davaro filmindedir.
gün itibari ile çok fena çöken uygulamadır. kimse bağlanamamaktadır.
eğitim sisteminin başarıyı ölçme ve değerlendirme yöntemi altı üstü arkalı önlü bir a-4 kağıdına verilen cevaplar olduğu için, ben, sen, o; biz, siz, onlar dahil yurdum insanının alayına yayılan bir hastalıktır. tüm sene boyunca o derse gir, hocanın dediklerinden bir şeyler anlamaya çalış, arkadaşlardan not topla, kapan bir gece eve, 2 gün sonra unutmak üzere birkaç şey ezberle, gir sınava, yaz onları o kağıda... evet, başarılısın sen.
pek çok internet sitesinde daha iyi hizmet vermek için anket düzenleyenlerin giriş cümlesi. aramızda bir üyelik bağı falan yok, öylesine girdiğim bir internet sitesi gözünde `sevgili` olmak hakikaten ilginç.