yunan mitolojisinde kanatlı at.
yalan söyleme hastalığı.
yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren kimse.
mantıkta iki şıkkı da aynı neticeye varan kıyas.
kitapsever, kitap meraklısı.
zıt duygu, bir şeye veya bir kimseye karşı duyulan nefrete kadar varan soğukluk.
iranlı kemançe ( kabak kemanenin biraz büyüğü) ustadı.
tek çaldığı enstrumanı değildir. hiç farkettirmeden senden de çalar.
öyle iyi bir hırsızdır ki, teşkilatı toplayıp gitmeden senden neler çaldığını anlayamazsın.
tek çaldığı enstrumanı değildir. hiç farkettirmeden senden de çalar.
öyle iyi bir hırsızdır ki, teşkilatı toplayıp gitmeden senden neler çaldığını anlayamazsın.
kahve, kıraathane gibi ortamlarda, özellikle hesabına oynanan oyunlarda mütemadiyen kaybeden ve hesabı yüklenen kişi.
duyduğum en güzel ünvanlardan birisi.
duyduğum en güzel ünvanlardan birisi.
sozleri;
pretty woman, walking down the street
pretty woman, the kind i like to meet
pretty woman
i don't believe you, you're not the truth
no one could look as good as you
pretty woman, won't you pardon me
pretty woman, i couldn't help but see
pretty woman
that you look lovely as can be
are you lonely just like me
pretty woman, stop awhile
pretty woman, talk awhile
pretty woman, give your smile to me
pretty woman, yea yea yea
pretty woman, look my way
pretty woman, say you'll stay with me (held)
'cause i need you, i'll treat you right
come with me baby, be mine tonight (held)
pretty woman, don't walk on by
pretty woman, don't make me cry
pretty woman
don't walk away, hey ok
if that's the way it must be, ok
i guess i'll go on home, it's late
there'll be tomorrow night, but wait
what do i see
is she walking back to me
yea, she's walking back to me
oh, oh, pretty woman
seklinde olan, 'roy orbison''dan dinlenesi guzel sarki.
pretty woman, walking down the street
pretty woman, the kind i like to meet
pretty woman
i don't believe you, you're not the truth
no one could look as good as you
pretty woman, won't you pardon me
pretty woman, i couldn't help but see
pretty woman
that you look lovely as can be
are you lonely just like me
pretty woman, stop awhile
pretty woman, talk awhile
pretty woman, give your smile to me
pretty woman, yea yea yea
pretty woman, look my way
pretty woman, say you'll stay with me (held)
'cause i need you, i'll treat you right
come with me baby, be mine tonight (held)
pretty woman, don't walk on by
pretty woman, don't make me cry
pretty woman
don't walk away, hey ok
if that's the way it must be, ok
i guess i'll go on home, it's late
there'll be tomorrow night, but wait
what do i see
is she walking back to me
yea, she's walking back to me
oh, oh, pretty woman
seklinde olan, 'roy orbison''dan dinlenesi guzel sarki.
ucuz olmasının makullüğünden sonra ancak manyetikleri değiştirilerek düzeltilebilecek, bazı modelleri çok iyi bazı modelleri kötü olan gitar markası.
birçok insanın başına gelebilecek olan hatta şimdiye kadar milyonlarca defa gelmiş, iktidar yüzünden gelmeye de devam edecek gibi gözüken olay. bunun birçok nedeni vardır. alternatif nedenler şunlar olabilir:
faşistlerin ülkeyi nasıl gerilettikleri
akp nin ülkeyi nasıl sattığı
solun birleşememesi ve pek de birleşecek gibi görünmemesi.
faşistlerin ülkeyi nasıl gerilettikleri
akp nin ülkeyi nasıl sattığı
solun birleşememesi ve pek de birleşecek gibi görünmemesi.
okan bayülgen' in sunduğu makina programının sevilen müziği. sözleri şöyledir:
this machine in my head
this machine in my head
it kills me it hurts me
this fucking machine in my head
this machine in my head
this machine in my head
it kills me it hurts me
this fucking machine in my head
ülkemizdeki başından problemli eğitim sisteminin problemlerinden biri. sayısaldakilerin en çok dert yandığı durumdur ayrıca.
penguen bir sayısında kapak karikatürü olarak yer verilmiş söz.
a.b.d de başlayan ekonomik krizin tüm avrupa ülkelerine sıçraması sonucunda yavaş yavaş asya ya doğru yaklaşan, tüm dünya gazetelerinin başlığı olmuş aynı zaman da kara pazartesi olarak da anılan durum.
bir transformers filmi atasözü.~gb~
pentagram' ın 20.yıl albümünde de yer verdiği, güzel solosu ve sağlam riffleriyle sevilen, bağırıla çağırıla söylenen şarkı.
daha çok emg firması tarafından üretilen ve sesin daha uzun devam etmesine yani sustain olayının artmasına sebep olan manyetik çeşidi.
yılmaz erdoğan şiiri.
bir ufukta bitiyor yüzün
ve başka bir gökyüzü başlıyor
komşu ellerle sarmalanıyorsun
yanıyorsun...
ne kadar övülsen az
avazım çıktığı kadar susuyorum
ismindeki sesli harfleri
'mayınlı bir gülümseme'yle
senin karasularında olmak
üstünde ilkbahar bir entari;
sanki
yeniden
eski bir öyküye başlamak...
yüzündeki o billur akşam kahvaltısı
sürgülerken özümü,
'ne kadarını sustuk konuştuklarımızın'?...
bir ufukta bitiyor yüzün
ve başka bir gökyüzü başlıyor
komşu ellerle sarmalanıyorsun
yanıyorsun...
ne kadar övülsen az
avazım çıktığı kadar susuyorum
ismindeki sesli harfleri
'mayınlı bir gülümseme'yle
senin karasularında olmak
üstünde ilkbahar bir entari;
sanki
yeniden
eski bir öyküye başlamak...
yüzündeki o billur akşam kahvaltısı
sürgülerken özümü,
'ne kadarını sustuk konuştuklarımızın'?...
onun ~sevgili~ dünyanın en güzel şeylerine layık olduğunu düşünmek ama kendini dünyanın en güzel şeyleri arasında görememenin sonucu.
yılmaz erdoğan'ın kayıp kentin yakışıklısı şiirinde, ölümün kendisine yakıştığı insanlar arasında zikrettiği amcası.
'körler sağırlar birbirini ağırlar' şeklinde kullanılan atasözümüzün doğrusu.
tolstoy tarafından söylenmiştir. güzellik kavramı ile sevgi arasındaki ilişkiye güzel bir yaklaşımdır. aferin.
'size özgürlük getirdik' yalanının gökyüzünden sağanak sağanak yağması. gripin grubu baba mesleği şarkısında kullanıyor bu tasviri.
yılmaz erdoğan'ın kaleminden, yüreğinden, hayatının en güzel yerlerinden bir yerlerden kopup gelen şiiri.
adını anmak güzeldi
dost ağızlarda sana dair cümlelerin ıslatılması..
adını anmak..
yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel avuntularına
sırt çevirip senden söz açmak..
biraz gülünç, biraz sitemkar..
güzeldi...
adının türkçedeki yankısı özeldi...
seninle yoğurt yemek, kendi kanlıcanlı, sülalesi
kandilli yoğurtcunun mekanında..
denize amors durup, yüzüne
cepheden bakmak güneşli bir mavilikle.... güzeldi..
ipe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
yüzünde
yüz yıllık bir hasreti gidermek güzeldi...
güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum şimdi...
cümlelerimiz öznesiz.. umursayan yok kanlıca'daki
yoğurdu...
ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın
mührüdür artık.
adını anmak güzeldi
dost ağızlarda sana dair cümlelerin ıslatılması..
adını anmak..
yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel avuntularına
sırt çevirip senden söz açmak..
biraz gülünç, biraz sitemkar..
güzeldi...
adının türkçedeki yankısı özeldi...
seninle yoğurt yemek, kendi kanlıcanlı, sülalesi
kandilli yoğurtcunun mekanında..
denize amors durup, yüzüne
cepheden bakmak güneşli bir mavilikle.... güzeldi..
ipe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
yüzünde
yüz yıllık bir hasreti gidermek güzeldi...
güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum şimdi...
cümlelerimiz öznesiz.. umursayan yok kanlıca'daki
yoğurdu...
ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın
mührüdür artık.