`hellsing`` in aslen vampir olan vampir avcısı.
karizmatik yaratık. vampir ama safkan `vampir`.
rus edebiyatının en büyük şair ve yazarlarındandır. 38 yaşında bir düelloda öldürülmüştür.
dostoyevski onun için `o, bize gelecekten haber veren bir peygamberdi` demiştir.
dostoyevski onun için `o, bize gelecekten haber veren bir peygamberdi` demiştir.
konoha` nın önde gelen savaşçı ailelerinden. tanınmış köyde isim edinmiş isimlerden `uchiha itachi `ve `uchiha sasuke` `yi içinde bulundurur.
(bkz: sharingan)
`spoiler`
zaten itachi abimiz sayesinde sasuke` den başka uchiha kalmadığı için.
(bkz: sharingan)
`spoiler`
zaten itachi abimiz sayesinde sasuke` den başka uchiha kalmadığı için.
`legendary sannin` lerdendir. `yondaime` ve naruto` nun öğretmenliğini yapmıştır. kadınlara düşkünlüğü ile tanınmakta ve naruto onu `ero sannin`(sapık hermit) diye çağırmaktadır.
animedeki eğlenceli karakterlerdendir. eğlendirir. güldürür.
animedeki eğlenceli karakterlerdendir. eğlendirir. güldürür.
`sürpriz son`u ile ağlatan nadide yiğit özgür eseri. tüm mizahseverlerin arşivinde bulunmalıdır.
`the fratellis``in debut albümü olan `costello music``in en özel parçası. dikkatle dinlenmediğinde melodisi ve ritmi ile insanı neşeye boğan, az biraz kulak verildiğinde ise huzuru hüzünle harmanlayıp `double combo` çektiği anlaşılan çok dokunaklı pek tatlı şarkı. banyoda ve karaoke`de söylenmesi pek keyiflidir lakin jon fratelli`nin iskoç aksanının verdiği keyfi vermez~senin ağzını yirim ben bu zamana kadar nerelerdeydiiin seeğn~. iskoçun da cilvelisi böyle oluyormuş deriz cümleten.
sözleri ise;
well it`s a big big city and it`s always the same
can never be too pretty tell me your name
is it out of line if i were simply bold to say `would you be mine`?
because i may be a beggar and you maybe the queen
i know i maybe on a downer i`m still ready to dream
now it`s 3 o`clock the time is just the time it takes for you to talk
so if you`re lonely why`d you say you`re not lonely
oh you`re a silly girl, i know i heard it so
it`s just like you to come and go
and know me no you don`t even know me
you`re so sweet to try, oh my, you caught my eye
a girl like you`s just irresistible
well it`s a big big city and the lights are all out
but it`s much as i can do you know i`ll figure you out
and i must confess, my hearts in broken pieces
and my heads a mess
and it`s 4 in the morning, and i`m walking along
beside the ghost of every drinker here who has ever done wrong
and it`s you, woo hoo
that`s got me going crazy for the things you do
so if you`re crazy i don`t care you amaze me
but you`re a stupid girl, oh me, oh my, you talk
i die, you smile, you laugh, i cry
and only, a girl like you could be lonely
and it`s a crying shame, if you would think the same
a boy like me`s just irresistible
so if you`re lonely, why`d you say you`re not lonely
oh you`re a silly girl, i know i heard it so
it`s just like you to come and go
and know me, no you don`t even know me
you`re so sweet to try oh my, you caught my eye
a girl like you`s just irresistible
sözleri ise;
well it`s a big big city and it`s always the same
can never be too pretty tell me your name
is it out of line if i were simply bold to say `would you be mine`?
because i may be a beggar and you maybe the queen
i know i maybe on a downer i`m still ready to dream
now it`s 3 o`clock the time is just the time it takes for you to talk
so if you`re lonely why`d you say you`re not lonely
oh you`re a silly girl, i know i heard it so
it`s just like you to come and go
and know me no you don`t even know me
you`re so sweet to try, oh my, you caught my eye
a girl like you`s just irresistible
well it`s a big big city and the lights are all out
but it`s much as i can do you know i`ll figure you out
and i must confess, my hearts in broken pieces
and my heads a mess
and it`s 4 in the morning, and i`m walking along
beside the ghost of every drinker here who has ever done wrong
and it`s you, woo hoo
that`s got me going crazy for the things you do
so if you`re crazy i don`t care you amaze me
but you`re a stupid girl, oh me, oh my, you talk
i die, you smile, you laugh, i cry
and only, a girl like you could be lonely
and it`s a crying shame, if you would think the same
a boy like me`s just irresistible
so if you`re lonely, why`d you say you`re not lonely
oh you`re a silly girl, i know i heard it so
it`s just like you to come and go
and know me, no you don`t even know me
you`re so sweet to try oh my, you caught my eye
a girl like you`s just irresistible
1800`lerin son yarısında `georges albert édouard brutus gilles de la tourette` ve yardımcı profosyonel kankası jean-martin charcot tarafından belirlenip insanlığa ihsan edilmiş olan, dünyanın en eğlenceli bozukluğudur. tourette sendromu görülen hastalarda bozukluk, istem dışı, ani hareketler, yüksek sesli ve bir o kadar ani sosyal açıdan uygunsuz sözcükler olarak dışa vurulur~felaket küfrederler~.
yanisi, size herhangi bir şey anlatırken aniden `piçgötya**ak!` diye bağıran insanı abazalıkla suçlamadan önce bir daha düşününüz.
pek şeker örneklerine `boondock saints``in barmen amcasında, `ally mcbeal``ın john cage`inde ve bilhassa sevgilisinde rastlamak mümkündür.
bunun dışında rahatsız edici yahut uygunsuz olmadığı için önemsenmeyen diğer belirtileri de vardır (öksürme, geniz temizleme, göz kırpma, karşıdakinin hareketini taklit etme gibi), ama onlar bahsetmeye değecek kadar eğlenceli değil.
yanisi, size herhangi bir şey anlatırken aniden `piçgötya**ak!` diye bağıran insanı abazalıkla suçlamadan önce bir daha düşününüz.
pek şeker örneklerine `boondock saints``in barmen amcasında, `ally mcbeal``ın john cage`inde ve bilhassa sevgilisinde rastlamak mümkündür.
bunun dışında rahatsız edici yahut uygunsuz olmadığı için önemsenmeyen diğer belirtileri de vardır (öksürme, geniz temizleme, göz kırpma, karşıdakinin hareketini taklit etme gibi), ama onlar bahsetmeye değecek kadar eğlenceli değil.
`jack johnson``ın, `cupid` adlı pek tatlı şarkısında, izafiyet teorisini aşk adına onayladığı dizedir.
jon fratelli(john lawler)~gitar~~vokal~, barry fratelli(barry wallace)~bas~ ve mince fratelli(gordon mcrory)~davul~~back vokal~`den oluşan, glasgow çıkışlı, 50s pin-up sanatının müptelası, keyifli günlerin vazgeçilmezi, pek sevimli kıpır kıpır eğlenceli indie-rock grubu. çabuk kapılan ama kaliteli melodileri ve şarkı sözleri ile indie severleri ihya etmiş, çabucak kanlarını kaynatmıştır.
diskografi :
`costello music` (2006)
`here we stand` (2008)
diskografi :
`costello music` (2006)
`here we stand` (2008)
tomwaitsizm tanrısı `tom waits``in `sarhoş` pis hırlak muhteşem şarkısı.
sözleri ise şöyledir;
will you take me across the channel,
london bridge is falling down.
strange a woman tries to save
what a man will try to drown.
and he`s the rain that they predicted,
ıts the forecast every time.
the rose has died because you picked it
and i believe that brandy`s mine.
and all over the world
strangers
talk only about the weather.
all over the world
it`s the same
it`s the same
it`s the same.
the world is getting flatter,
the sky is falling all around.
and nothing is the matter
for i never cry in town.
and a love like ours, my dear,
is best measured when its down.
and i never buy umbrellas,
for there`s always one around.
and all over the world strangers
talk only about the weather.
all over the world
it`s the same
it`s the same
it`s the same.
and you know that it`s beginning,
and you know that it`s the end
when once again we are strangers
and the fog comes rolling in.
and all over the world
strangers
talk only about the weather.
all over the world
it`s the same
it`s the same
it`s the same.
sözleri ise şöyledir;
will you take me across the channel,
london bridge is falling down.
strange a woman tries to save
what a man will try to drown.
and he`s the rain that they predicted,
ıts the forecast every time.
the rose has died because you picked it
and i believe that brandy`s mine.
and all over the world
strangers
talk only about the weather.
all over the world
it`s the same
it`s the same
it`s the same.
the world is getting flatter,
the sky is falling all around.
and nothing is the matter
for i never cry in town.
and a love like ours, my dear,
is best measured when its down.
and i never buy umbrellas,
for there`s always one around.
and all over the world strangers
talk only about the weather.
all over the world
it`s the same
it`s the same
it`s the same.
and you know that it`s beginning,
and you know that it`s the end
when once again we are strangers
and the fog comes rolling in.
and all over the world
strangers
talk only about the weather.
all over the world
it`s the same
it`s the same
it`s the same.
uyunacak en güzel yerdir.
istek üzerine `sevgilinin boynu`nu, kendisinin daha fazla testis~taşak~ konusu edilmesine önlem olarak, kamufle etmek amacıyla sevgiliye nihayet hediye edilmiş, güzel kokanı makbul olan giyim kuşam parçası. ~türban da böyle mi çıktı acaba diye düşünelim hep birlikte~
latince `ölüm sonrası` anlamına gelen bir `otopsi`/`nekropsi` terimi.
merhumun ölüm nedenini belirlemek için aile izni ile, adli vakalarda ise aile iznine gerek duymaksızın savcılık kararı ile yapılan tıbbi inceleme işlemi.
sigmund freud tarafından geliştirilen, erkek çocuğun annesine karşı duyduğu bilinçaltı aşk ve cinsel eğilimden dolayı, yine bilinçaltında babasını kendine rakip görüp onun yok olmasını istemesi durumuna verilen ad.
(bkz: elektra kompleksi)
(bkz: elektra kompleksi)
hayvan otopsisi.
tüyler ürpertici, hazin, titrek jeff buckley parçası.
sözleri şöyledir;
i lost myself on a cold damp night
i gave myself in that misty light
was hypnotized by a strange delight
under a lilac tree
i made wine from the lilac tree
put my heart in its recipe
it makes me see what i want to see
and be what i want to be
when i think more than ı want to think
i do things i never should do
i drink much more than i ought to drink
because it brings me back you...
lilac wine is sweet and heady, like my love
lilac wine, i feel unsteady, like my love
listen to me... i cannot see clearly
isn`t that she coming to me nearly here?
lilac wine is sweet and heady, where`s my love?
lilac wine, i feel unsteady, where`s my love?
listen to me, why is everything so hazy?
isn`t that she, or am i just going crazy, dear?
lilac wine, i feel unready for my love,
feel unready for my love.
sözleri şöyledir;
i lost myself on a cold damp night
i gave myself in that misty light
was hypnotized by a strange delight
under a lilac tree
i made wine from the lilac tree
put my heart in its recipe
it makes me see what i want to see
and be what i want to be
when i think more than ı want to think
i do things i never should do
i drink much more than i ought to drink
because it brings me back you...
lilac wine is sweet and heady, like my love
lilac wine, i feel unsteady, like my love
listen to me... i cannot see clearly
isn`t that she coming to me nearly here?
lilac wine is sweet and heady, where`s my love?
lilac wine, i feel unsteady, where`s my love?
listen to me, why is everything so hazy?
isn`t that she, or am i just going crazy, dear?
lilac wine, i feel unready for my love,
feel unready for my love.
`ira gershwin` tarafından `shall we dance` filmi için yazılmış, ingiliz ve amerikan aksanları arasındaki pek sevimli farkı malzeme edinmiş, asla eskimeyecek, pamuk şeker tadında, işvesinden cilvesinden ölen bir `louis armstrong` - `ella fitzgerald` düeti.
sözleri :
things have come to a pretty pass
our romance is growing flat,
for you like this and the other
while ı go for this and that,
goodness knows what the end will be
oh ı don`t know where ı`m at
ıt looks as if we two will never be one
something must be done:
you say either and ı say either,
you say neither and ı say neither
either, either
neither, neither
let`s call the whole thing off.
you like potato and ı like potahto
you like tomato and ı like tomahto
potato, potahto,
tomato, tomahto.
let`s call the whole thing of
but oh, if we call the whole thing off
then we must part
and oh, if we ever part, then that might break my heart
so if you like pyjamas
and ı like pyjahmas,
ı`ll wear pyjamas
and give up pyajahmas
for we know we need each other so
we better call the whole thing off
let`s call the whole thing off.
you say laughter and ı say larfter
you say after and ı say arfter
laughter, larfter
after arfter
let`s call the whole thing off,
you like vanilla and ı say vanella
you saspiralla, and ı saspirella
vanilla vanella
chocolate strawberry
let`s call the whole thing of
but oh if we call the whole thing of
then we must part
and oh, if we ever part,
then that might break my heart
so if you go for oysters
and ı go for ersters
ı`ll order oysters
and cancel the ersters
for we know we need each other
we better call the calling off off,
let`s call the whole thing off.
ı say father, and you say pater,
ı saw mother and you say mater
pater, mater
uncle, auntie
let`s call the whole thing off.
ı like bananas and you like banahnahs
ı say havana and ı get havahnah
bananas, banahnahs
havana, havahnah
go your way, ı`ll go mine
so if ı go for scallops
and you go for lobsters,
so all right no contest
we`ll order lobseter
for we know we need each other
we better call the calling off off,
let`s call the whole thing off.
sözleri :
things have come to a pretty pass
our romance is growing flat,
for you like this and the other
while ı go for this and that,
goodness knows what the end will be
oh ı don`t know where ı`m at
ıt looks as if we two will never be one
something must be done:
you say either and ı say either,
you say neither and ı say neither
either, either
neither, neither
let`s call the whole thing off.
you like potato and ı like potahto
you like tomato and ı like tomahto
potato, potahto,
tomato, tomahto.
let`s call the whole thing of
but oh, if we call the whole thing off
then we must part
and oh, if we ever part, then that might break my heart
so if you like pyjamas
and ı like pyjahmas,
ı`ll wear pyjamas
and give up pyajahmas
for we know we need each other so
we better call the whole thing off
let`s call the whole thing off.
you say laughter and ı say larfter
you say after and ı say arfter
laughter, larfter
after arfter
let`s call the whole thing off,
you like vanilla and ı say vanella
you saspiralla, and ı saspirella
vanilla vanella
chocolate strawberry
let`s call the whole thing of
but oh if we call the whole thing of
then we must part
and oh, if we ever part,
then that might break my heart
so if you go for oysters
and ı go for ersters
ı`ll order oysters
and cancel the ersters
for we know we need each other
we better call the calling off off,
let`s call the whole thing off.
ı say father, and you say pater,
ı saw mother and you say mater
pater, mater
uncle, auntie
let`s call the whole thing off.
ı like bananas and you like banahnahs
ı say havana and ı get havahnah
bananas, banahnahs
havana, havahnah
go your way, ı`ll go mine
so if ı go for scallops
and you go for lobsters,
so all right no contest
we`ll order lobseter
for we know we need each other
we better call the calling off off,
let`s call the whole thing off.
`beatnik`lerin~beat generation~ bayrakçısı, öncüsü ve en popüleri olan, tek hayali gitmek, gitmek ve gitmek olanlarımızın her hücresine kıskançlık salmış, fevkalade önemli yazar-şair.
hayatının eğlencesi; yol, uyuşturucu ve alkol kullanarak algısının sınırları ile oynamak, ve bu yolla pek nadide algısından elde ettiklerini deneysel, spontane, renkli, özgür, coşkulu, melodik yazılar ve şiirler suretinde evrene kazandırmak olmuştur, dolayısıyla kendisini über nihilist olarak tanımlamadan önce tükettiği~yol~~uyuşturucu~~alkol~~kendisi~ ile ürettiği~edebiyat~~fikir~~hayat~ arasındaki harikulade ve yadsınamaz denge göz önünde bulundurulmalıdır.
zaten kendisi, kendi yaratmış olduğu akımlar~beatnik~ da dahil olarak, hiçbir popülizm yaratısı genel geçer sıfatla etiketlenmekten haz etmemiştir. bunun altında da hem anti-popülist karakteri, hem de hiçbir şeyin fazla ciddiye alınacak kadar gerçek ve sonsuza dek tatmin edebilir güçte olmadığını bilişi yatar. ne sonuna kadar şucudur ne bucu, o öylesine, hiçbir şeye hayatı boyunca tüm benliğiyle dahil ve ait olmadan, şundan da bundan da tadarak takılıyordur yalnızca.
bu halini şu iki sözü yeterince anlaşılır kılıyor kanımca;
`great things are not accomplished by those who yield to trends and fads and popular opinion.`
`i like too many things and get all confused and hung-up running from one falling star to another till i drop. this is the night, what it does to you. i had nothing to offer anybody except my own confusion.`
toplum, onun için içinde yaşanılacak bir şey değil ara sıra uğranacak, içerisinden geçilecek, bünyesinde mantık aranmayacak bir şeydir. `ecstasy of mind` aşığı olduğunu, ve hayattan alınabileceği kadar alınması gerektiğini, ve bunun sürülere dahil olarak başarılamayacağını vurgular da vurgular, böylece dünyanın boktan ve amaçsız bir yer olduğu farkındalığına sahip olmasına rağmen hayatı sevmeyi başarabilmiştir.
çok katı, popülist ve abuk normlar~sağcı~~yahudi karşıtı~~homofobik~ içerisinde yetişmiş olmasına rağmen açık algısı ve tam zamanında~üniversite~ içine düştüğü çevre sayesinde bu normları aşabilmiştir. cazı sevmiş, çok sevmiş, çok çok sevmiş, caz ile yüklü ilham alışverişinde bulunmuştur. zen budizmi ile ilgilenmiş, üzerine de bir hayli yazmış, eksik olmamıştır. yarattığı akım, eserleri ve ideaları ile birçok şahane yazara~hunter s thompson~~tom robbins~~lester bangs~~richard brautigan~~ken kesey~~haruki murakami~~ve daha birçoğu~, müzisyene~the beatles~~bob dylan~~jim morisson~~janis joplin~~tom waits~~simon and garfunkel~~the smiths~~ve daha birçoğu~, ve sinemacıya ilham kaynağı olmuştur.
hayattan alabileceğini aldıktan, bolca gezip, içip, anı kaydettikten sonra biricik annesinin yanına yerleşip, daha da içerek can vermiş, `iç iç nereye kadar argadaşım` sorusuna yüzlerce cevaptan biri olmuştur.
`as early pioneers in the knowing, that when you lose your reason, you attain highest perfect knowing.` buyurmuştur kendileri~book of blues~~fiyuuu~.
romanları :
orpheus emerged (1944-1945; 2002`de yayınlanmıştır)
and the hippos were boiled in their tanks, (william s. burroughs ile) (1945; 2008`de yayınlanmıştır)
the town and the city (1946-1949)
`on the road` (1948-1956)
visions of cody (1951-1952)
`pic` (1951 & 1969)
book of dreams (1952-1960)
doctor sax (1952)
maggie cassidy (1953)
`the subterraneans` (1953)
tristessa (1955-1956)
visions of gerard (1956)
desolation angels (1965)
`the dharma bums` (1957)
`lonesome traveler` (1960)
big sur (1961)
satori in paris (1965)
vanity of duluoz (1968)
şiirleri ve diğer işleri :
atop an underwood: early stories and other writings (1936-1943)
mexico city blues (1955)
scattered poems (1945-1968)
book of sketches (1952-1957)
good blonde & others (1955)
old angel midnight (1956)
heaven and other poems (1957-1962)
trip trap: haiku on the road from sf to ny (1959) (albert saijo and lew welch ile)
pomes all sizes (1960`ta derlenmiştir)
san francisco blues (1954)
book of blues (1954-1961)
book of haikus (2003`te yayınlanmıştır)
dear carolyn: letters to carolyn cassady (1983)
the scripture of the golden eternity (1956)
wake up (1955)
some of the dharma (1954-1955)
beat generation (2005`te bulunmuş ve yayınlanmıştır)
jack kerouac: selected letters, 1940-1956
jack kerouac: selected letters, 1957-1969
windblown world: the journals of jack kerouac (1947-1954)
safe ın heaven dead (röportaj parçaları)
conversations with jack kerouac (röportajlar)
empty phantoms (röportajlar)
departed angels: the lost paintings
readings by jack kerouac on the beat generation (1959)
poetry for the beat generation (1959)
blues and haikus (1960)
the jack kerouac collection (1990)
the jack kerouac romnibus(1995)
reads on the road (1999)
doctor sax & great world snake (2003)
hayatının eğlencesi; yol, uyuşturucu ve alkol kullanarak algısının sınırları ile oynamak, ve bu yolla pek nadide algısından elde ettiklerini deneysel, spontane, renkli, özgür, coşkulu, melodik yazılar ve şiirler suretinde evrene kazandırmak olmuştur, dolayısıyla kendisini über nihilist olarak tanımlamadan önce tükettiği~yol~~uyuşturucu~~alkol~~kendisi~ ile ürettiği~edebiyat~~fikir~~hayat~ arasındaki harikulade ve yadsınamaz denge göz önünde bulundurulmalıdır.
zaten kendisi, kendi yaratmış olduğu akımlar~beatnik~ da dahil olarak, hiçbir popülizm yaratısı genel geçer sıfatla etiketlenmekten haz etmemiştir. bunun altında da hem anti-popülist karakteri, hem de hiçbir şeyin fazla ciddiye alınacak kadar gerçek ve sonsuza dek tatmin edebilir güçte olmadığını bilişi yatar. ne sonuna kadar şucudur ne bucu, o öylesine, hiçbir şeye hayatı boyunca tüm benliğiyle dahil ve ait olmadan, şundan da bundan da tadarak takılıyordur yalnızca.
bu halini şu iki sözü yeterince anlaşılır kılıyor kanımca;
`great things are not accomplished by those who yield to trends and fads and popular opinion.`
`i like too many things and get all confused and hung-up running from one falling star to another till i drop. this is the night, what it does to you. i had nothing to offer anybody except my own confusion.`
toplum, onun için içinde yaşanılacak bir şey değil ara sıra uğranacak, içerisinden geçilecek, bünyesinde mantık aranmayacak bir şeydir. `ecstasy of mind` aşığı olduğunu, ve hayattan alınabileceği kadar alınması gerektiğini, ve bunun sürülere dahil olarak başarılamayacağını vurgular da vurgular, böylece dünyanın boktan ve amaçsız bir yer olduğu farkındalığına sahip olmasına rağmen hayatı sevmeyi başarabilmiştir.
çok katı, popülist ve abuk normlar~sağcı~~yahudi karşıtı~~homofobik~ içerisinde yetişmiş olmasına rağmen açık algısı ve tam zamanında~üniversite~ içine düştüğü çevre sayesinde bu normları aşabilmiştir. cazı sevmiş, çok sevmiş, çok çok sevmiş, caz ile yüklü ilham alışverişinde bulunmuştur. zen budizmi ile ilgilenmiş, üzerine de bir hayli yazmış, eksik olmamıştır. yarattığı akım, eserleri ve ideaları ile birçok şahane yazara~hunter s thompson~~tom robbins~~lester bangs~~richard brautigan~~ken kesey~~haruki murakami~~ve daha birçoğu~, müzisyene~the beatles~~bob dylan~~jim morisson~~janis joplin~~tom waits~~simon and garfunkel~~the smiths~~ve daha birçoğu~, ve sinemacıya ilham kaynağı olmuştur.
hayattan alabileceğini aldıktan, bolca gezip, içip, anı kaydettikten sonra biricik annesinin yanına yerleşip, daha da içerek can vermiş, `iç iç nereye kadar argadaşım` sorusuna yüzlerce cevaptan biri olmuştur.
`as early pioneers in the knowing, that when you lose your reason, you attain highest perfect knowing.` buyurmuştur kendileri~book of blues~~fiyuuu~.
romanları :
orpheus emerged (1944-1945; 2002`de yayınlanmıştır)
and the hippos were boiled in their tanks, (william s. burroughs ile) (1945; 2008`de yayınlanmıştır)
the town and the city (1946-1949)
`on the road` (1948-1956)
visions of cody (1951-1952)
`pic` (1951 & 1969)
book of dreams (1952-1960)
doctor sax (1952)
maggie cassidy (1953)
`the subterraneans` (1953)
tristessa (1955-1956)
visions of gerard (1956)
desolation angels (1965)
`the dharma bums` (1957)
`lonesome traveler` (1960)
big sur (1961)
satori in paris (1965)
vanity of duluoz (1968)
şiirleri ve diğer işleri :
atop an underwood: early stories and other writings (1936-1943)
mexico city blues (1955)
scattered poems (1945-1968)
book of sketches (1952-1957)
good blonde & others (1955)
old angel midnight (1956)
heaven and other poems (1957-1962)
trip trap: haiku on the road from sf to ny (1959) (albert saijo and lew welch ile)
pomes all sizes (1960`ta derlenmiştir)
san francisco blues (1954)
book of blues (1954-1961)
book of haikus (2003`te yayınlanmıştır)
dear carolyn: letters to carolyn cassady (1983)
the scripture of the golden eternity (1956)
wake up (1955)
some of the dharma (1954-1955)
beat generation (2005`te bulunmuş ve yayınlanmıştır)
jack kerouac: selected letters, 1940-1956
jack kerouac: selected letters, 1957-1969
windblown world: the journals of jack kerouac (1947-1954)
safe ın heaven dead (röportaj parçaları)
conversations with jack kerouac (röportajlar)
empty phantoms (röportajlar)
departed angels: the lost paintings
readings by jack kerouac on the beat generation (1959)
poetry for the beat generation (1959)
blues and haikus (1960)
the jack kerouac collection (1990)
the jack kerouac romnibus(1995)
reads on the road (1999)
doctor sax & great world snake (2003)
piyasada benzerine pek rastlanmayan, şaşırtıcı kalitesine rağmen milyonların diline düş(e)memiş olması ile filmleri, kitapları, şarkıları ve hatta müzisyenleri sahiplenme saplantısı olan antipopülist gençleri~misal ayla~ sevindiren ingiliz indie-rock grubu.
ingilizce`de toplumsal cinsiyet.
gökkuşağı lolipopu tadında bir `the fratellis` şarkısı. omuzlarınızı ve poponuzu şarkının ritmine kurban vereceksiniz.~boşuna karşı koymaya çalışma bebek~~sen de zevk alacaksın~
sözleri :
whistle for the boys now don`t be shy
give us all a song and a reason why
baby got the bones and a hand me down
says her heart is black but her eyes are brown
give the boys a flash and they`ll love you so
give the girl some cash cause your mother said so
and take em out to look at the queen
and any old girl who`s in between
lay yourself down by the side of the bed
oh you naughty girl you know you tickle me red
you look so dumb and you sound so twee
and you can only wish that you was married to me
well, that`s what you get
oh don`t get upset
ridiculous you
waiting in the queue oh whoopee doo
you could have been
the best that ı`ve seen
under the red light
everybody knows you cried last night
give us all a go till your face turns red
little greg said you went home instead
ıf you stick around you`ll get an alibi
and we`ll try and keep your pretty face bone dry
rent a honey rent a honey one two three
chasing all the boys from your door cant be easy
well ruby said you was wrecked
but your was never well behaved the last time ı checked
lay yourself down by the side of the bed
oh you naughty girl you know you tickle me red
you look so dumb and you sound so twee
and you can only wish that you was married to me
well that`s what you get
oh don`t get upset
ridiculous you
waiting in the queue oh whoopee doo
you could have been
the best that ı`ve seen
under the red light every body knows you cried last night
lay yourself down by the side of the bed
oh you naughty girl you know you tickle me red
you look so dumb and you sound so twee
you can only wish that you were married to me
well that`s what you get
oh don`t get upset
ridiculous you
waiting in the queue oh whoopee doo
you could have been
the best that ı`ve seen
under the red light
everybody knows you cried last night
everybody knows you cried last night
sözleri :
whistle for the boys now don`t be shy
give us all a song and a reason why
baby got the bones and a hand me down
says her heart is black but her eyes are brown
give the boys a flash and they`ll love you so
give the girl some cash cause your mother said so
and take em out to look at the queen
and any old girl who`s in between
lay yourself down by the side of the bed
oh you naughty girl you know you tickle me red
you look so dumb and you sound so twee
and you can only wish that you was married to me
well, that`s what you get
oh don`t get upset
ridiculous you
waiting in the queue oh whoopee doo
you could have been
the best that ı`ve seen
under the red light
everybody knows you cried last night
give us all a go till your face turns red
little greg said you went home instead
ıf you stick around you`ll get an alibi
and we`ll try and keep your pretty face bone dry
rent a honey rent a honey one two three
chasing all the boys from your door cant be easy
well ruby said you was wrecked
but your was never well behaved the last time ı checked
lay yourself down by the side of the bed
oh you naughty girl you know you tickle me red
you look so dumb and you sound so twee
and you can only wish that you was married to me
well that`s what you get
oh don`t get upset
ridiculous you
waiting in the queue oh whoopee doo
you could have been
the best that ı`ve seen
under the red light every body knows you cried last night
lay yourself down by the side of the bed
oh you naughty girl you know you tickle me red
you look so dumb and you sound so twee
you can only wish that you were married to me
well that`s what you get
oh don`t get upset
ridiculous you
waiting in the queue oh whoopee doo
you could have been
the best that ı`ve seen
under the red light
everybody knows you cried last night
everybody knows you cried last night
`jay jay johanson` adlı açık renkli tuhaf ulu kişinin nirvanaya ne çaktığı şarkı.
lon gisland` ep`si bünyesinde piyasaya sürülmüş, insanı hiçbir madde etkisi altında olmaksızın sarhoş ve mayhoş eden, `gerçek hayat` diye anılan hikayeden soyutlayıp `özgerçek hayat`ın~otobüs şirketi misali~ kadehine vurduran, huzur seviyesi ile her şeyi boşverdiren, ölesiye mutlu eden, bilgece yazılmış sözlerin benzersiz bir melodiye oturtulmasının başlıca örneği olan kusursuz, coşkulu `beirut` şarkısı.
pek çok nadide listeye girmesi muhtemeldir.
(bkz: hayat marşları)
(bkz: insanın fon müzikleri)
(bkz: dünyanın en güzel şarkıları)
(bkz: hem hüzünlü hem neşeli şarkılar)
(bkz: şu şarkıda ölebilirdim listesi)
(bkz: sarhoş şarkılar)
(bkz: değerini yitirmeyecek şarkılar)
(bkz: lay da lay ulen)
harikulade sözleri şu şekildedir;
if i was young, i`d flee this town
i`d bury my dreams underground~iki dizeyle ağzıma sıçtın zach condon~
as did i, we drink to die, we drink tonight
far from home, elephant gun
let`s take them down one by one
we`ll lay it down, it`s not been found, it`s not around
let the seasons begin - it rolls right on
let the seasons begin - take the big king down
let the seasons begin - it rolls right on
let the seasons begin - take the big king down
and it rips through the silence of our camp at night
and it rips through the night
and it rips through the silence of our camp at night
and it rips through the silence, all that is left is all that i hide
ayrıca gelmiş geçmiş en güzel müzik videoları listesinde başı çeken fantastik klibini de izlemeden olmaz, olamaz, imkansız. bir şenlik havası, bir vintage-fantasya, bir bıyık cenneti, bir muhteşem koreografi sahibi fütürsuz dekadans silsilesi, bir trompetli akordeonlu çingene karnavalı, bir okyanus kucaklamaca, bir anılar üzerine içmece, bir kendini bırakmaca-boşvermece, bir bilinçsizce fütursuzca tepinmece, bir vay anasını, bir şöyle bir böyle vesaire. sevgili `zach condon` da o bıyığıyla evimde yaşasın mümkün ise.
kutsal link: http://www.youtube.com/watch?v=gsfamkkrcfu
hadi `şerefe`.
pek çok nadide listeye girmesi muhtemeldir.
(bkz: hayat marşları)
(bkz: insanın fon müzikleri)
(bkz: dünyanın en güzel şarkıları)
(bkz: hem hüzünlü hem neşeli şarkılar)
(bkz: şu şarkıda ölebilirdim listesi)
(bkz: sarhoş şarkılar)
(bkz: değerini yitirmeyecek şarkılar)
(bkz: lay da lay ulen)
harikulade sözleri şu şekildedir;
if i was young, i`d flee this town
i`d bury my dreams underground~iki dizeyle ağzıma sıçtın zach condon~
as did i, we drink to die, we drink tonight
far from home, elephant gun
let`s take them down one by one
we`ll lay it down, it`s not been found, it`s not around
let the seasons begin - it rolls right on
let the seasons begin - take the big king down
let the seasons begin - it rolls right on
let the seasons begin - take the big king down
and it rips through the silence of our camp at night
and it rips through the night
and it rips through the silence of our camp at night
and it rips through the silence, all that is left is all that i hide
ayrıca gelmiş geçmiş en güzel müzik videoları listesinde başı çeken fantastik klibini de izlemeden olmaz, olamaz, imkansız. bir şenlik havası, bir vintage-fantasya, bir bıyık cenneti, bir muhteşem koreografi sahibi fütürsuz dekadans silsilesi, bir trompetli akordeonlu çingene karnavalı, bir okyanus kucaklamaca, bir anılar üzerine içmece, bir kendini bırakmaca-boşvermece, bir bilinçsizce fütursuzca tepinmece, bir vay anasını, bir şöyle bir böyle vesaire. sevgili `zach condon` da o bıyığıyla evimde yaşasın mümkün ise.
kutsal link: http://www.youtube.com/watch?v=gsfamkkrcfu
hadi `şerefe`.
25 aralık 2008 tarihinde kolon kanseri nedeniyle kaybettiğimiz amerikalı mucizevi aktris, şarkıcı, kabare sanatçısı.
ardından bol bol `santa baby` dinleriz artık.
ardından bol bol `santa baby` dinleriz artık.