çocukluğu ve gençliğinde çok çeken, daha sonra yaşadıklarının hesabını bütün dünyaya ödeten imparator. kurduğu devlet çin`den doğu avrupa`ya, sibirya`dan mısır`a kadar her yere hakim olmuştur. bu nedenle o zamanlarda bilinen dünyanın 3`te 2`sine sahip olduğu söylenir. onun zamanında yaygın bir şekilde kullanılan şöyle bir söz varmış; bir bakire elinde bir küp altınla moğol imparatorluğu`nun bir ucundan diğer ucuna burnu kanamadan yürüyebilir. şüphesiz abartı bir sözdür ancak cengiz han`ın sağladığı güvenliği vurgulaması açısından önemlidir.
cengiz han aynı zamanda tarihte ilk kimyasal silahı kullanan kişidir. şöyleki kuşattığı ve teslim olmayan kalelerin içine mancınıkla vebalı insan attırırmış bir süre sonra kalenin içindekiler vebadan kırılır ve teslim olurlarmış.
death grind tarzının efsaneleşmiş ekolü. `florida death metal` akımının en nadide grubudur.
bir `the mamas and the papas` şarkısı. çok ünlü, çok güzel.
all the leaves are brown (all the leaves are brown)
and the sky is grey (and the sky is grey)
i`ve been for a walk (i`ve been for a walk)
on a winter`s day (on a winter`s day)
i`d be safe and warm (i`d be safe and warm)
if i was in l.a. (if i was in l.a.)
california dreamin`
california dreamin`
on such a winter`s day
stepped into a church
i passed along the way
well, i got down on my knees got down on my knees
and i pretend to pray i pretend to pray
you know the preacher likes the cold (preacher likes the cold)
he knows i`m gonna stay (knows i`m gonna stay)
california dreamin`
california dreamin`
on such a winter`s day
california dreamin`
on such a winter`s
california dreamin`
on such a winter`s
california dreamin`
on such a winter`s day
all the leaves are brown (all the leaves are brown)
and the sky is grey (and the sky is grey)
i`ve been for a walk (i`ve been for a walk)
on a winter`s day (on a winter`s day)
if i didn`t tell her (if i didn`t tell her)
i could leave today (i could leave today)
california dreamin
on such a winter`s day
california dreamin`
on such a winter`s
california dreamin`
on such a winter`s
california dreamin`
on such a winter`s day
all the leaves are brown (all the leaves are brown)
and the sky is grey (and the sky is grey)
i`ve been for a walk (i`ve been for a walk)
on a winter`s day (on a winter`s day)
i`d be safe and warm (i`d be safe and warm)
if i was in l.a. (if i was in l.a.)
california dreamin`
california dreamin`
on such a winter`s day
stepped into a church
i passed along the way
well, i got down on my knees got down on my knees
and i pretend to pray i pretend to pray
you know the preacher likes the cold (preacher likes the cold)
he knows i`m gonna stay (knows i`m gonna stay)
california dreamin`
california dreamin`
on such a winter`s day
california dreamin`
on such a winter`s
california dreamin`
on such a winter`s
california dreamin`
on such a winter`s day
all the leaves are brown (all the leaves are brown)
and the sky is grey (and the sky is grey)
i`ve been for a walk (i`ve been for a walk)
on a winter`s day (on a winter`s day)
if i didn`t tell her (if i didn`t tell her)
i could leave today (i could leave today)
california dreamin
on such a winter`s day
california dreamin`
on such a winter`s
california dreamin`
on such a winter`s
california dreamin`
on such a winter`s day
paul auster`in amerikan toplumunu eleştirdiği romanı. post modern ve kafkaesk~tam olarak nedir~~bilmiyorum~ bir tarzda yazıldığı söylenir. amerikan toplumunun şöyle güzelce hicvedildiğini düşünüyorum ama bu `post modern` zamanlarda neyin ne olduğu pek bilinmez.
`hitler``in doğduğu avusturya-almanya sınırdan bulunan kasaba.
amerikalı marksist devlet kuramcısı, iktisatçı, sosyal bilimci. daha doğrusu `post marksist`.
ankara`da `gazi üniversitesi``nin okullarının yoğunlukta olduğu semt.
orta asya dolaylarında bulunan dünyanın en derin gölüdür. anadolu türklerinin göç etmeden önceki memleketlerinden biri.
`erich maria remarque``ın birinci dünya savaşını konu edinen ve kıyasıya eleştiren savaş karşıtı romanı. varsın aylar, yıllar geçsin. nasılsa bana getirecekleri birşeyleri kalmadı.
`aral gölü``nden sonra orta asya`nın en büyük ikinci gölü. baykal gölüyle yanyanadırlar.
almanya`nın güney batısında bulunan eyalet. sanayi bölgesidir, dolayısıyla türkiyeli birçok işçi yaşar.
kitabın tam adı `aslan asker şvayk ve dünya savaşı`nda başından geçenler`dir. şu dünyada okunması gereken bir diğer kitap. bir aptal olarak şvayk`ın birinci dünya savaşında ordu içinde yaşadıkları, onun mu yoksa çevresindekilerin mi aptal olduğu sorusunu sorduyor. ve tabi bunu yaparken mizahın en sağlam örneklerinden biri ortaya çıkıyor. çoğu otorite, bu eserin, don kişot`la eş değerde bir mizah ve anlatı değeri taşıdığını savunur. pek çok kere tiyartoya uyarlanmıştır.
klasik marksizmi revize eden ilk düşünürlerden. alt yapının üst yapıyı doğrudan belirlediği savını eleştirip üst yapının görece özerkliği fikrini ortaya atmıştır. `hapishane defterleri` adlı çalışmasını hiçbir kütüphane veya kaynak kitap kullanmadan daha önceki okumalarından kaldığı ölçüde, aklından yazmıştır cezaevi günlerinde. yine de entelektüel açıdan çok önemli bir eser üretmiştir.
kısa adı `ilef` olan ve daha çok iletişimin kuramsal konularına önem veren fakülte.
`ankara üniversitesi cebeci kampusü``nde bulunan türkiye`nin en köklü hukuk fakültesi.
içinde ankara üniversitesi nin siyasal bilgiler, hukuk, iletişim ve eğitim fakültelerini kapsayan kampüs.
bizzat mustafa kemal tarafından 1925 yılında kurulmuştur. ilk kurumu `hukuk mektebi``dir. daha sonra bugünkü hukuk fakültesi olmuştur adı.
ankara`da anıtkabir`in bulunduğu muhite verilen isim.
`hollanda``nın ünlü death metal grubu. çok sağlam müzik yaparlar, zaman zaman satanist oldukları izlenimi verseler de, özellikle against christ adlı albümle sosyal meselelere karşı duyarlılıklarını ve dine karşı olan nefretlerini göstermişlerdir.
batı avrupa ve kuzey amerika devletleri tarafından yüzyıllardır sömürüle sömürüle bugünkü `kara afrika` ünvanına kavuşmuş açlık, susuzluk, iç savaş ve aids, ebola gibi hastalıkların kol gezdiği kıta.
saçma işlerle uğraşmak.
adalet bakanlığının bütün iş yükünü omuzlarına almış bazen sinirli, bazen sakin, bazende delirten devlet memuru.
denizcilerin kendi aralarında kullandığı, önünde engel olmasın anlamına gelen bir söz.
bir kanserli hücrenin diğer hücrelere sıçraması, yayılımı.
lk göz ağrısı olmaktır. ana-baba, ana-babalığı ilk defa bu ilk çocuk ile tattığından daha değerli gibi gelir her zaman insanlara. tabii bu diğer kardeşlere pek hissettirilmez/söylenmez/dile getirilmez/konuşulmaz. söylediği/dediği hemen hemen itiraz edilmeden yapılan bir varlıktır büyük çocuk. ana-babanın acemiliklerini attığı bir varlıktır aynı zamanda. "tekrar çocuk olmak" gibi bir sürü duyguyu yaşatandır. daha sonra 2 veya 3. çocuklarda artık "tecrübe" var olduğundan, bu duygu pek hissedilmez ana-baba tarafından. velhasıl, çaktırmasalar da yeri hep ayrıdır.