confessions
  1. toplam entry 5134
  2. takipçi 0
  3. puan 1464452

arkadaşlık sitesi yerine sözlükte vakit geçirmek

eski türkiye sözlük
öncelikle bu insanlar; sözlüklerde dolaşan tiplerin ortak özelliklerinden birkaçı olan ben kültürlüyüm yazarım çizerim bir o kadar da sikiciyim ama arkadaşlık sitelerine girip karı kız tavlamaya çalışan zihniyetleri de itin götüne sokarım hiç affetmem halet-i ruhiyesi ihtivalı entryler yada giriler yada anlamlar yazarlar. egolarını alenen serbest bırakmaktan daimi korkar bu genç ibibikler. efenime söyleyeyim bu balon misali tavana çarpıp duran dopomin yoksunu beyinleri bir halt sanmayınız. ama ordan burdan şurdan kopyalayıp harmanlayıp önünüze getirdikleri; kültürlü, zeka fışkıran, bir o kadar temkinli, kibar, iyi eğitim almış olduğu belli karakterleri arkadaşlık sitelerinde çok iş yapabilir. andavallıklarını; bu gibi ortamlarda, benim gibi; bir sözlüğün ihtiyaç duyabileceği nadide şahıslar hemen anlar. halbuki bizlerden öğrendiklerini arkadaş sitelerinde canikom kızlara rahatlıkla iteleyebilirler. ama yok illa sidik yarıştıracak. aç youtube unu izle arada pro evolution soccer neyim oyna facebook a gir. sen busun canım kardeşim. kendinle yüzleş biraz aynaya bak bakalım alnının genişliği kaç santim. sözlükte yazar olmak senin neyine?

ben bunların zirvelerde nasıl zırvaladıklarını da çok defa gördüm. yeşil parka ile rayban pilot gözlüğü kombinasyonunun en anlamsız halidir bunlar. tam bu yonjada avatarlık haliyle götünün bokuna bakmadan bir de zirvelere gelmiyorlar mı işte o zaman zıvanadan çıkıyorum tabi. esrarlı sandıkları kişilikleri benimkini görünce nasılda tarumar olmuştur. bertaraf edemedikleri saldırılarım hep yıkımla sonuçlanmıştır. ey kağıt helva gibi fos ama yemesi bir o kadar tatlı kişilikler; sözlükte yazar olmak sizin neyinize?

philadelphia deneyi

eski türkiye sözlük
uygulama, philadelphia limanındaki, uss eldridge, de (destroyer escort) 173 borda numaralı bir abd sahil koruma gemisi üzerinde yapılır.

tarih: 28 ekim 1943'dür. gemiye, 75 kva gücünde iki dev jeneratör (degausser), her biri 2 megawat cv gücünde üç rf vericisi ve 3000 adet güç arttırıcı tüp monte edilmiştir. deney başladığında, ilk olarak sisli yeşil bir ışığın çevreyi sardığı görülür. gemi bu yeşil sise bürünmeye başlar ve içindeki denizcilerle birlikte yavaş yavaş kaybolur. geminin sadece su üzerindeki çırpıntıları görülmektedir, kendisi görünmez olmuştur. tam üç dakika sonra, buraya 640 kilometre uzaklıktaki norfolk limanında, geminin, askeri gözlemcilerin gözleri önünde aniden ortaya çıktığı ve tekrar kaybolduğu ve en son olarak, yeniden philadelphia limanında belirdiği görülür. deney, bu şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıktığında güçlükle sona erdirilir.

deney amacına ulaşmıştır. ancak, deneyden hemen sonra, gemideki personelin bir kısmının tamamen kaybolduğu; geriye kalanların ise, psişik yeteneklerinin çok güçlenmiş olduğu saptanır. bazıları, deneyde kazandıkları görünmeme yeteneğini, daha sonra günlük yaşamlarında da sürdürürler. evlerinde otururken, sokakta yürürken, herhangibir zamanda, diğer insanların şaşkın bakışları arasında kaybolup, sonra yeniden ortaya çıktıkları görülür. kiminin vücutları kısmen görünmez olur. liman yakınlarındaki bir barda çıkan kavgada, denizcilerden bir kısmının bir görünüp, bir kayboldukları garsonlar tarafından hayretle izlenir. bir diğerinin, ailesinin gözleri önünde, evinin duvarları içinden geçtiği görülür.

bazıları ise, donup kalmakta; yani heykel gibi kaskatı kesilmektedir. bu donmalar, bazen bir kaç saniye, bazen saatlerce sürmektedir. smith adındaki bir denizcinin donuşu ise 200 gün sürmüştür. yemeden, içmeden, nefes almadan bu kadar uzun süre donup kalan smith, kendine geldiğinde, bu süreyi 5 saniye gibi hissettiğini ve bu süre içinde elinde olmadan uzayda gezindiğini ve dünyayı dışardan seyrettiğini ifade etmiştir. donan kişiler, kendi iradeleri ile hareket edememekte, yakınlarındaki kişilerin onlara dokunarak topraklamaları gerekmektedir. daha sonra, hepsi, bu donma anında, kendilerinin çekimsiz olarak serbestçe yükselip, uzayda gezebildiklerini ifade etmişlerdir. kaybolan denizciler de, birden kendimizi, bedenimizle birlikte uzayda buluyoruz, sonra tekrar kaybolduğumuz yerde ortaya çıkıyoruz demişlerdir.

denizcilerin doğru söylediği, acı bir gerçekle anlaşılır: bir gün, üzerinde pusula bulunduran bir tayfa birdenbire donup kaldığında, arkadaşları ona dokunarak topraklamak isterler. dokundukları anda, tayfa birden alev alır ve o kadar şiddetli yanar ki, geride hiç bir iz ve kül bırakmaz. sadece bulunduğu zeminin kömürleşmiş oluşu, tayfanın yandığını göstermektedir (bu şekilde, dört denizcinin yandığı kaydedilmiştir). dr. jessup, bu tayfa yandığı sırada, bulunduğu döşeme ve halıda oluşan yanıkları toplayarak, üstadı hansel heiberge verir. heiberg bazı testler yapar ve bu tayfanın, uzayın, kozmik ışınların bulunduğu atmosfer dışı bir bölgesine ışınlanmış olduğu sonucuna varır. çünkü, halı ve döşeme nümunesinde, dünya üzerinde hiç olmaması gereken, radyoaktif ışıma ve dedektörlerin kozmik primerler diye tanımladıkları, kuranda şıhap adıyla bildirilen kozmik ışınları saptamıştır. bu ışınlar, magnetosferde, bilimsel adıyla shower (sağanak) denilen bir olayla törpülenmektedirler. bu nedenle, dünyaya ulaşmaları olanaksızdır. işte halı nümunesinde bu kozmik ışınların saptanmış olması, tayfanın dediklerini doğruluyor, yani onun atmosfer dışına çıktığını ve orada bu ışınlarla alev aldığını kanıtlıyordu. böylece, tayfaların, uzaya bazen bedenleriyle, bazen ise dondukları anda bilinçleriyle çıktıkları doğrulanmıştı.

philadelphia deneyi, sonraki yıllarda bir çok dergiye, kitaba ve filme konu olmuştur. deneyle ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüş, iddialar ortaya atılmış, fakat olayın ardındaki esrar bir türlü tam olarak gözler önüne serilememiştir. çok sayıda tanığın olmasının yanısıra, deneyi yaşayan bir o kadar da denizci vardır. ancak, bunların büyük bölümünde zamanla akıl rahatsızlıkları ortaya çıkmış, bir kısmı intihar etmiş, bir kısmı ise eceliyle ölmüştür. dolayısıyla, bugün için bu deneyle ilgili somut kanıtlar bulmak oldukça güçtür. öyle ki, bugün, abd deniz kuvvetlerinde deneyin kod adının bile ortada bulunmaması, bu olayın yetkililerce hala bir sır olarak saklandığını göstermektedir.

abd deniz kuvvetlerinin çok gizli ınter services code-work ındexinde yer alan rainbow kod adının, philadelphia deneyine ait olduğu ve bu deneyin, resmi kayıtlarda project rainbow (gökkuşağı projesi) adıyla geçtiği, w. l. moore ve c. f. berlitz ikilisinin the philadelphia experiment: project ınvisibility (philadelphia deneyi: görünmezlik projesi) kitabında ve a. h. hochheimerin the philadelphia experiment from a to z (adan zye philadelphia deneyi) adlı yayınında belirtilmiştir. ayrıca, deneyin, philadelphiada çıkan bir gazetede haber olarak yayınlanmış olduğu da bu yayınlarda yer almaktadır.

bazı kaynaklarca deneyin ön hazırlık çalışmalarının nikola tesla ve dr. john von neumann tarafından, 1930-1931 yıllarında, chicago ve princeton üniversitelerinde yapıldığı, teslanın 1931-1943 yılları arasında bu projede etkin görev aldığı, hatta 1940 yılında yapılan ilk denemenin başarılı olmasından sonra, 22 temmuz 1943 ve 12 ağustos 1943 tarihlerinde, takip eden denemelerin yapıldığı ileri sürülmüştür. teslanın, deneyin gemi personeline zarar vereceği gerekçesi ile projeden ayrılmasından kısa süre sonra şüpheli bir ölümle yaşamını yitirdiğini daha önce belirtmiştik.

bazı kaynaklarca üç kez tekrarlandığı ileri sürülen deneyi, yandaki diğer bir gemiden gözlemleyen tanıklardan birinin ifadesi şöyledir:

22 haziran 1943 sabahı 9.00da jeneratörler çalıştırıldı. yeşilimsi bir sis gemiyi örtmeye başladı. bir an sadece geminin çapasını görebildim, sonra o da kayboldu. sis ortadan kalktığında gemi kaybolmuştu, sadece denizi görüyorduk. bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları, korku ve heyecan içersinde soluklarını tutarak bu inanılmaz olayı seyrediyorlardı. gemi ve personeli sadece radardan değil, gözlerimizin önünden yok olmuşlardı. her şey planlandığı gibi olmuştu. 15 dakika sonra emir verildi ve jeneratörler durduruldu. önce bir şey olmadı; ardından yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve uss eldridge tekrar görünmeye başladı. sis azalırken, bir şeylerin yanlış gittiğini hissettik. hemen gemiye yanaştık. ilk önce, gemi personelinin çoğunun geminin yanlarından sarkarak kusmakta olduklarını gördük. diğerleri güvertede bilinçsizce, şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı. ekipler gemiye girerek, bu personeli yenileriyle değiştirdiler. bir kaç gün sonra, yeni bir deneyin yapılması kararlaştırıldı. bu deneyde de, gemi, istenilen radar görünmezliğine ulaştı; akabinde geminin donanımı değiştirildi. asıl deney ise, 28 ekim 1943de yine aynı gemide gerçekleştirildi. bu deneyde de, jeneratörler çalıştırıldıktan hemen sonra, destroyer hemen hemen görünmezlik aşamasına ulaştı. geminin sadece burnu ve kıçı görülüyor, aradaki bazı yerleri ise belli belirsiz seçiliyordu. sonra, su üzerinde, sadece teknenin bulunduğu yerde çizgi halinde bir iz kaldı. daha sonra, mavi bir ışık parladı ve o çizgi de yok oldu. artık, gemi tamamen yok olmuştu. geminin, bir kaç dakika sonra, philadelphiaya millerce uzaktaki norfolkda ortaya çıktığı kaydedildi. ancak, orada göründükten kısa bir süre sonra tekrar kayboldu ve tekrar philadelphiada ortaya çıktı. bu kez durum ciddiydi; tüm personelin başı beladaydı. bazıları yok olmuştu; bir daha hiç geriye dönemediler. ama en korkuncu, beş denizcinin, geminin gidip-gelmesi sırasında, metal gövdenin içinde sıkışarak kalmış olmalarıydı. bu feci bir olaydı. birisi kurtuldu, ama bir daha asla eski haline dönemedi; aklını yitirmişti. personelden bazılarının psişik yeteneklerinin olağanüstü gelişmiş olduğu saptandı. bazıları ise sokakta yürürken kayboluyor, sonra yeniden ortaya çıkıyorlardı.

araştırmacı yazar c. f. berlitz, without a trace (iz bırakmadan) adlı kitabında dr. jessupun yakın arkadaşı, bilim adamı, dr. mason valentine ile yaptığı bir röportaja yer veriyor. bu röportajda, berlitzin, philadelphia deneyinin bilimsel olarak açıklanmasının mümkün olup, olmadığı konusundaki sorusuna, dr. valentine şu cevabı vermiştir:

bence philadelphia deneyi, bilinen ve alışılmış yollarla açıklanamaz. bir çok bilim adamı, artık atomun temel yapısının madde zerreciklerinden değil, elektromagnetik alanlardan oluştuğu görüşünde. bu olay, son derece karmaşık enerji alanlarının birbirini etkileme işlemidir. eğer, böyle bir evrenin içinde maddenin değişik fazları bulunmasaydı, bu şaşılacak bir şey olurdu. bir fazdan diğerine geçilmesi, bir yaşam düzeyinden diğerine geçmeye benzer. bu, boyutlar arası bir değişmedir. yani, dünyalar içinde başka dünyalar olabilir. manyetik alanların boyutsal değişimler yaratabileceğinden zaten kuşkulanılıyordu. maksatlı olarak olağandışı manyetik koşulların yaratılması, hem fiziksel, hem de yaşamsal olarak maddenin fazını değiştirebilir. bu durum, bağımsız olmayan, ancak içinde bulunduğumuz madde/zaman/enerji boyutunun bir parçası olan zaman boyutunu saptırabilir. kısacası, philadelphia deneyi büyük bir olasılıkla gerçek bir deneydir.

howard phillips lovecraft

eski türkiye sözlük
20 ağustos 1890'da rhode ısland, providence'de doğdu. pazarlamacı olan babası winfield scott lovecraft ve annesi sarah susan phillips lovecraft'ın tek çocuğuydu. anne ve babası, ikiside otuzlu yaşlarındayken evlenmişlerdi. 1893 yılında lovecraft henüz 3 yaşındayken, babası chicago'da bir iş gezisinde olduğu sırada kaldığı otel odasında ağır bir psikolojik rahatsızlık geçirdi. providence'e geri getirilerek butler akıl hastanesi'ne kaldırıldı. 1898 yılında bir sinir krizi sonucu geçirdiği felç yüzünden ölene dek burada kalacaktı. babasının hastalığı ve ölümünün lovecraft üzerinde oldukça büyük ve derin bir etkisi oldu.

babasının ölümünden sonra annesi, iki teyzesi ve büyük babasıyla aynı evde yaşamaya devam eden lovecraft, annesinin yoğun baskısı altında yetiştirildi. annesi onu bir kız çocuğu gibi yetiştiriyor, dışarı çıkmasına izin vermiyordu. zamanla bu, lovecraft'ta psikolojik kaynaklı alerjiler gelişmesine neden oldu. belli bir sıcaklıktan yüksek havada dışarı çıkamıyordu. asosyal ve içe kapalı büyüyen lovecraft ilk şiirlerini 6 yaşında yazmaya başladı. büyükbabası tarafından desteklenen yazar, arap mistizmine ve gotik korku öykülerine ilgi duymaya başladı. yazdığı garip öyküler annesini endişelendiriyordu. annesinin baskısı ve sürekli hastalanan lovecraft 8 yaşına kadar okula gidemedi. okula başladığı ilk sene de yine ara vermek zorunda kaldı. zamanını evde okuyarak ve astroloji ve kimya üzerine araştırma yaparak geçirdi. 4 yıl sonra yeniden hope street lisesi'ne yazıldı.

büyükbabası 1904'te öldüğünde bu lovecraft için büyük bir yıkım oldu, onun hayattaki tek arkadaşı ve destekçisiydi. büyükbabası, arkasında bir çok borçla fakirliğin kıyısında bir aile bıraktı. aile, evlerinden ayrılıp çok daha küçük bir eve taşınmak zorunda kaldı. doğduğu evden ayrılmak yazarı derinden etkiledi ve bu yüzden intihara kalkıştı. 1908'de liseden mezun olmadan hemen önce bir sinir krizi geçirdi ve diplomasını alamadı. brown üniversitesi'ne gitmek istiyordu fakat sağlık sorunları yüzünden başarılı olmadı.

1908 -1913 yılları arasında birçok bilimkurgu öykü yazdı. bu yıllarda insanlarla ilişkisi annesiyle sınırlıydı. ancak bu the argosy dergisine yazdığı mektupla değişti. yazısıyla, uapa adında bir amatör yayın derneğinin başkanı olan edward f. dass'ın dikkatini çekti. daas, 1914'te lovecraft'ı derneğe katılmaya davet etti. uapa, yazarı birçok şiir ve deneme yazması konusunda teşvik etti. 1917 yılında '' mezar'' ve ''dagon'' başta olmak üzere birçok bilimkurgu ve polisiye öykü yazdı.

bu yıllarda birçok mektup arkadaşı edindi. yazdığı uzun ve edebi mektuplar, onu yüzyılın en büyük mektup yazarı yaptı. mektup arkadaşları arasında ''psycho''nun yazarı robert bloch, clark ashton smith ve barbar conan 'ın yaratıcısı robert e. howard vardı. 1919'da geçirdiği depresyonun ardından lovercraft'ın annesi de sinir krizi geçirerek butler akıl hastanesi'ne kaldırıldı. burada kaldığı süre boyunca oğluna birçok mektup yazdı. 21 mayıs1921'de idrar kesesi ameliyatında hayata gözlerini kapadı. lovercraft bir kez daha büyük bir yıkımla karşı karşıya kaldı. annesinin ölümünden birkaç hafta sonra, boston'da amatör gazeteciler kongresine katıldı. burada yahudi ukrayna kökenli bir aileden gelen sonia greene ile tanıştı.

sonia, lovecraft'tan 8 yaş büyüktü. buna rağmen çift 1924 yılında evlenerek new york'a taşındı. yazarın teyzeleri bu evlilikten memnun kalmadı. sonia'nın yahudi ve çalışan bir kadın olmasını onaylamıyorlardı. lovercraft, new york'taki göz alıcı yaşamdan büyülenmişti ancak kısa sürede geçim sıkıntısı ve finansal problemlerle yüzleşmek zorunda kaldılar. sonia, sahibi olduğu şapka dükkanını kaybetti, lovercraft da bir türlü iş bulamıyordu. bunun üzerine sonia, çalışmak için cleveland'a taşındı. lovecraft, öykülerine konu olan red hook mahallesinde tek başına kalmıştı.

yazarın en verimli dönemi, yaşamının son on yılında providence'e döndükten sonra başladı. en bilinen kısa öyküsü ''charles dexter ward vakası'' ve ''deliliğin doruklarında''yı bu dönemde yazdı. ''alonzo typer'ın günlüğü'', ''tümsek'', ''kanatlı ölüm'' gibi birçok hayalet öyküsünü edebiyat dünyasına tanıttı. en üretken olduğu bu yıllarda iyice yoksullaşan yazar hayatta kalan teyzesiyle küçük bir pansiyona taşınmak zorunda kaldı.

1936'da yazara bağırsak kanseri teşhisi kondu. yetersiz beslenme yüzünden durumu iyice ağarlaşan lovecraft, 15 mart1937 yılında providence'de yaşama veda etti.

h.p. lovecraft adı, 1926 yılında yazdığı korku romanı cthulhu mitosu'yla ölümsüzleşti. bu roman, birçok filme, besteye ve çizgiromana esin kaynağı oldu. günümüzde de yaşamını sürdüren aralarında stephan king, bentley little, joe r. lansdale ve neil gaiman'ın bulunduğu birçok bilimkurgu yazarına esin kaynağı oldu.

eserleri

kurgu hikayeler

deliliğin dağlarında (at the mountains of madness) (şubat-22 mart 1931) azathoth(haziran 1922) uyku duvarının arkasında (beyond the wall of sleep) (1919) kitap (the book) (1933 sonları) cthulhu'nun çağrısı (the call of cthulhu) (yaz 1926) charles dexter ward vakası (the case of charles dexter ward) (ocak-1 mart 1927) ulthar'ın kedileri (the cats of ulthar) (15 haziran 1920) celephaïs (kasım başları 1920) uzayın dışındaki renk (the colour out of space) (mart 1927) serin hava (cool air) (mart 1926) dagon (temmuz 1917) torun (the descendant) (1926) sarnath'a gelen kıyamet (the doom that came to sarnath) (3 aralık 1919) bilinmeyen kadath'ın hayal araştırması (the dream-quest of unknown kadath) (sonbahar 1926-22 ocak 1927) cadı evindeki hayaller (the dreams in the witch house) (ocak-28 şubat 1932) dunwich korkusu (the dunwich horror) (yaz 1928) kötü papaz (the evil clergyman) (ekim 1933) eski oblivione (ex oblivione) (1920/21) geç arthur jermyn ve ailesi hakkında gerçekler (facts concerning the late arthur jermyn and his family) (1920) festival (the festival) (ekim 1923) ötelerden (from beyond) (16 kasım 1920) karanlıktaki avcı (the haunter of the dark) (kasım 1935) o (he) (11 ağustos 1925) herbert west--reanimator (september 1921-mid 1922) necronomicon'un tarihi (history of the necronomicon) (1927) kancadaki korku (the horror at red hook) (1-2 ağustos 1925) takip (the hound) (eylül 1922) hypnos (mart 1922) ıbid (1928) kubbede (ın the vault) (18 eylül 1925) hayat ve ölüm (life and death) (1920, lost) gizlenen korku (the lurking fear) (kasım 1922) hafıza (memory) (1919) ay bataklığı (the moon-bog) (mart 1921) erizh zann'ın müziği (the music of erich zann) (aralık 1921) murdon grange'ın gizemi (the mystery of murdon grange) (1918, kayıp) isimsiz şehir (the nameless city) (ocak 1921) nyarlathotep (aralık başları 1920) eski böcekler (old bugs) (1919) diğer tanrılar (the other gods) (14 ağustos 1921) yabancı (the outsider) (1921) pickman'ın modeli (pickman's model) (1926) evdeki resim (the picture in the house) (12 aralık 1920) polaris (mayıs 1918) ıranon soruşturması (the quest of ıranon9 (28 şubat 1921) duvarlardaki fareler (the rats in the walls) (ağustos-eylül 1923) dr. samuel johnson'ın hatırası (a reminiscence of dr. samuel johnson) (1917) zamanın dışındaki gölge (the shadow out of time) (kasım 1934-mart 1935) ınnsmouth üzerindeki gölge (the shadow over ınnsmouth) (kasım-3 aralık 1931) sakınan ev (the shunned house) (16-19 ekim 1924) gümüş anahtar (the silver key) (1926) randolph carter'ın ifadesi (the statement of randolph carter) (aralık 1919) sisteki tuhaf yüksek ev (the strange high house in the mist) (9 kasım 1926) sokak (the street) (1920?) tatlı ermengarde (sweet ermengarde) (1917) tapınak (the temple) (1925) berbat yaşlı adam (the terrible old man) (28 ocak 1920) ayışığındaki şey (the thing in the moonlight) (24 kasım 1927) eşikteki şey (the thing on the doorstep) (21-24 ağustos 1933) mezar (the tomb) (haziran 1917) juan romero'nun geçişi (the transition of juan romero) (16 eylül 1919) ağaç (the tree) (1920) isimlendirilemeyen (the unnamable) (eylül 1923) çok yaşlı halk (the very old folk) (2 kasım 1927) ay ne getirirse (what the moon brings) (5 haziran 1922) karanlıktaki fısıldayan (the whisperer in darkness) (24 şubat-26 eylül 1930) beyaz gemi (the white ship) (kasım 1919)

felsefi eserler

yüzyılın suçu (the crime of the century) (1915) insanlığın rönesansı (the renaissance of manhood) (1915) likör ve arkadaşları (liquor and ıts friends) (1915) fazla zincir yıldırımı (more chain lightning) (1915) eski ingiltere ve çizgi (old england and the ?hyphen?) (1916) devrimsel mitoloji (revolutionary mythology) (1916) senfonik ideal (the symphonic ıdeal) (1916) mcgavacks'a editör notu "devrimsel savaşın başlangıcı (editors note to mcgavacks ?genesis of the revolutionary war?) (1917) tuhaf bir belge (a remarkable document) (1917) köklerde (at the root) (1918) merlinus redivivus (1918) zaman ve uzay(time and space) (1918) anglo saxondom (1918) amerikancılık(americanism) (1919) the league (1919) bolshevism (1919) ıdealism and materialism ? a reflection (1919) life for humanity?s sake (1920) ın defence of dagon (1921) nietzscheism and realism (1922) east and west harvard conservatism (1922) bugünkü materyalist (the materialist today) (1926) kendini kurban etmenin bazı nedenleri (some causes of self-ımmolation) (1931) zamanlarda bazı tekrarlar (some repetitions on the times) (1933) miras ve modernizm: sanat formlarında tecrübe (heritage or modernism: common sense in art forms) (1935) ortodoks kömünizmine itirazlar (objections to orthodox communism) (1936)

gilbert keith chesterton

eski türkiye sözlük
1874-1936 yılları arasında yaşamış ingiliz yazar, gazeteci, düşünür, felsefeci, şişman,yol gösterici, borges'in favorisi, sucuk ekmek, tarifi imkansız zevkler kaynağı, nasır, ayak altındaki çivi, gerçek özgün, demir leblebi, iç bükey ayna, tek kişilik ordu, şaşırtan adam, çok okuyan, kendisi ile dalga geçen, gece ve gündüz, renkler, çiçekler, asalet. zeka fabrikatörü.

six feet under

eski türkiye sözlük
eski 'cannibal corpse' solisti chris barnes'ın vokalliğini yaptığı, death'den chuck ile kavga ettiği için ayrılan terry buttler'ın bas gitaristliğini yaptığı enfes death metal grubu.' maximum violance'albümü oldukça agresif ve gazdır; 'graveyard classics' albümü ise jimi hendrix, scorpions, acdc gibi eski rockçıların şarkılarını brutal vokal ile seslendirdikleri için ilginç ve keyiflidir.

gargara vokalinden uzak, oldukça agresif bir brutal vokal olduğu için dinlenilmeye doyulmaz.

paradise lost

eski türkiye sözlük
kıçını başını siyaha beyaza boyayıp, yırtık fileli çoraplarla gezen kızlara, saçlarını yüzüne indirip önünü göremeyen çocuklara dinletilip; gotik öyle olunmaz cicim böyle olunur denilesi grup. gothic, paradise lost, ve son çıkmasına rağmen çok başarılı bir albüm olan ın requiem harikuladedir.

meczup

eski türkiye sözlük
gerçek anlamı allah aşkı ile yanmış, o'na doğru çekilmiş. ama akp' hükümet oldu olalı mecazi anlamı ile anılmaz olan sıfat. mecazi anlamı ise; allah ( ya da yeşil sermaye diyelim) adına aklını kaybetmiş, apır, sapır konuşan.

klaus barbie

eski türkiye sözlük
"lyon kasabı" olarak bilinen gestapo üst düzey yetkilisi. savaştan sonra amerikalılara çalışmış, önce arjantin'e, sonra bolivya'ya kaçmıştır. 1987'de fransa'da yakalanmış, ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış, 1991'de cezaevinde kanserden ölmüştür.

teknisyen yardımcısı

eski türkiye sözlük
kurumdan kuruma değişen birim.
mesela emniyet'te çalışan teknisyen yardimcilari %75'i ya universite okuyor ya da üniversite mezunu, yine kendi kurumu'nda çalışan polis'e bakıyorsun ortaokul yada lise mezunu, gerçekten şaşılacak bir durum. günümüz türkiye'sinin üniversite mezunu olupta iş bulamayan ve 'kpss''ye girip iyi bir puan sonucu yanlış tercih ve ismine aldanıpta yapılan hayati yanlışlık yapan genç kimselerdir. evet ama öyle değil mi teknisyen yardımcısı denince akla ne gelir ki; düşünün şimdi bir teknisyen var meslek okul mezunu ve sende yine meslek okul mezunusun onun yanında elektrik,elektronik,tesisat,bilgisayar tamiri için yanında bulunaçağını düşünürken olmadık şeylerle karşı karşıya kalıyorsun. ihtisas almadığın bir konuda senden yardım bekleniyor. dışarı baksan yüzbinlerce işsiz ve sende üniversite mezunusun ve artık babadan para istemek zoruna gidiyor. işe girersin ve belki bir gün gih memuru belki teknisyen olabilme umuduyla çalışırsın... *

anatolian beats

eski türkiye sözlük
etnik motiflerle özellikle anatolian sunset isimli parçayla tanıdığımız dj coslow ve trance parçaları ile tanıdığımız 'dj sarmek' in öncülüğünde kurulmuş bir plak şirketidir ( label).ingiltere'den avsr yunan prodüktör 'rhytmic' yine türkiye'den burak zorlu gibi bir çok yerli yabancı isimleride kendilerinin bünyesinde olan beatport junodownload i-tunes gibi digital mp3 sitelerinde güzelde satışlar yapmış bir firmadır ki öyle olsa gerek kendileri top seller'larda bol bol görünüyor ...

(bkz: arif mesut kahramanoğlu)
21 /
dubai vize izmir masaj izmir masaj salonu