farsça kökenli büyü, sihir anlamına gelen sözcük. aynı zamanda kadın ismi olarak da kullanılır.
nev'in bir numaralı şaheseri.
efkarlıyım başım duman
sitemim var ey koca çınar
zor günümde nicesini andım
muhabbet yetmezmiş bilmedim
dün bugün dedim gönlüm avuttum
yarın yetmezmiş bilmedim
dert bir yandan sevda bir yandan
derman yetmezmiş bilmedim sitem ne çare
şu dünyanın haline kandım
ben yalnızmışım bilmedim
gönül için için yanar da
sabır yetmezmiş bilmedim sitem ne çare
efkarlıyım başım duman
sitemim var ey koca çınar
efkarlıyım başım duman
sitemim var ey koca çınar
zor günümde nicesini andım
muhabbet yetmezmiş bilmedim
dün bugün dedim gönlüm avuttum
yarın yetmezmiş bilmedim
dert bir yandan sevda bir yandan
derman yetmezmiş bilmedim sitem ne çare
şu dünyanın haline kandım
ben yalnızmışım bilmedim
gönül için için yanar da
sabır yetmezmiş bilmedim sitem ne çare
efkarlıyım başım duman
sitemim var ey koca çınar
edebiyat ile toplumun karşılıklı etkileşimini aydınlatmaya çalışan ve edebiyat biliminde 1900?lü yıllarda ortaya çıkan bir araştırma çizgisi. incelemeleri, edebiyatın toplum hayatındaki rolü ve edebiyatın toplum şartlarından etkileşimi konusunda yoğunlaşmıştır.
görüldüğü üzere sembiyotik bir ilişki çok rahatlıkla kurulabilmektedir sosyoloji ve edebiyat disiplinleri arasında. fakat ne yazik ki çok az örnek çalışmaya rastlayabilmekteyiz.
olaylara tarihsel bir süreç göz önüne alarak yaklaşan kurtuluş kayalı ise türkiye?de edebiyat sosyolojisi yapmanın uzun yıllar kimsenin aklına gelmediğini ve üniversitelerin buna yeteri ilgi göstermediklerini dile getiriyor. kayalı?nın "edebiyat sosyolojisi" adlı derleme kitapta konu ile ilgili görüşleri şu şekilde:
"türkiye?de edebiyat sosyolojisi yapmak çok uzun yıllar düşünülmüyor. bir kere üniversitelerimizin edebiyat ve sosyoloji bölümlerinde edebiyat sosyolojisi başlıklı dersler yok. belki sanat sosyolojisi gibi dersler zaman zaman konmuş ama bu dersler bile fazla ciddiye alınmamış. zaten çoğu sosyoloğun ve çoğu edebiyatçının tabii her tür akademisyenin konuyu ciddiye almalarının vasatı oluşmuş değil. nitekim yakın yıllara kadar edebiyat sosyal bilimciler arasında bir disiplin olarak da görülmüyordu. edebiyat alanında olanların da sosyolojiyle bir bağlantı kurma denemesinin oluşmasının şartları bulunmamaktaydı. edebiyatçılar sosyolojiyle, sosyologlar da edebiyatla pek fazla ilgilenmemişlerdir. ancak bunun istisnalarının olduğunu da söylemek gerekecektir. daha doğrusu bu noktada birkaç konu üzerinde odaklaşmanın anlamı olabilir." kayalı şöyle devam eder:
türkiye?de edebiyat alanı sosyal bilimciler tarafında genellikle ikincil, tabiri caizse sufli bir alan olarak telakki edilmiştir. dolayısıyla özellikle sosyal bilimciler edebiyatla hemen hemen hiç ilgilenmemişlerdir. hatta bir sosyal süreci, kültür değişmesini olayını edebiyatçıların yazdıkları metinlerden kalkarak açıklamak genellikle yadırgatıcı olmuştur. dolayısıyla edebiyatçıların sosyal, tarihsel ve kültürel süreç üzerine yazdıkları genellikle kullanılmamıştır.
edebiyat alanı bariz bir şekilde kültür alanı, daha doğrusu tarih ve kültür alanıdır. önceki dönemde edebiyat sosyolojisi olarak nitelenen metinler daha çok siyaset ve ekonomi ölçütleriyle anlaşılmaya çalışılmıştır. daha doğrusu gelişim bir biçimde siyaset ve iktisada icra edilmeye yönelmiştir. türkiye?de belki de disiplinlerarası bir anlayışın yerleşmeye yönelindiği bir dönemde edebiyat alanı belirgin bir şekilde sadece edebiyatçıların anlayabileceği bir alan olarak telakki edilmeye başlanmıştır. aslolan şey insanın anlaşılabilmesi, özel olarak da türk insanının anlaşılabilmesidir.
vasat tamamen ortadan kalkarken edebiyat sosyolojisi yapma zorunluluğuna işaret etmek, türkiye?de bugün genelde toplumsal, tarihsel, kültürel gerçekliklerden kopuk nasıl sosyoloji yapılıyorsa, o tarzda edebiyat sosyolojisi yapmayı önermek anlamına gelmektedir. toplumun yakın tarihinin hafızalardan silinmesi eylemi edebiyat sosyolojisinin de toplum gerçeklerinden yalıtılmış bir şekilde deneneceğini göstermektedir. tabii bir de, alttan alta söz konusu sosyal sürecin yaşandığına işaret etmek gerekecektir. aykırı eylemler bir sosyoloji, edebiyat sosyolojisi yapmanın potansiyellerine dikkat çekerek başka bir mecrada gelişebilir. zaten başka bir şansın da olmadığını yaşadığımız ortam göstermektedir."
konu ile ilgili bir başka ünlü görüş ise ingiliz profesör trevor noble'ye ait:
"edebiyat, birbirinden oldukça farklı meselelerle birlikte değerlendirilmesine yol açan değişik sosyolojik bakış açıları ortaya koyar. edebiyat sosyolojisinde halihazır en ciddi ve en yaygın biçimde yerleşmiş değerlendirme tarzları olarak romanlar, marksistleri avam halkın üst ve alt yapı ile ilişkisine dair sorunlarla baş başa bırakırken ileri idealistlere de yabancılaşma ve benliğinden uzaklaştırılma olgusunun diyalektik etkenlerinin açıklanmasına ilişkin durumları bırakır... edebiyat sosyolojisi, doyurucu kurgusal metinlerle bunların ve sıradan okurlarının olağan yaşanmışlıkları arasındaki münasebeti yalnızca ortaya çıkarmayı değil, aynı zamanda açıklığa kavuşturmayı amaçlayan teorileri içinde barındırmaktadır."
edebiyat sosyolojisi iki farklı disiplinin karışımıdır ve de zordur. köksal alver'in hece yayınları'ndan çıkan aynı adlı kitapta değişik görüş ve yaklaşımlar bulunmaktadır.
görüldüğü üzere sembiyotik bir ilişki çok rahatlıkla kurulabilmektedir sosyoloji ve edebiyat disiplinleri arasında. fakat ne yazik ki çok az örnek çalışmaya rastlayabilmekteyiz.
olaylara tarihsel bir süreç göz önüne alarak yaklaşan kurtuluş kayalı ise türkiye?de edebiyat sosyolojisi yapmanın uzun yıllar kimsenin aklına gelmediğini ve üniversitelerin buna yeteri ilgi göstermediklerini dile getiriyor. kayalı?nın "edebiyat sosyolojisi" adlı derleme kitapta konu ile ilgili görüşleri şu şekilde:
"türkiye?de edebiyat sosyolojisi yapmak çok uzun yıllar düşünülmüyor. bir kere üniversitelerimizin edebiyat ve sosyoloji bölümlerinde edebiyat sosyolojisi başlıklı dersler yok. belki sanat sosyolojisi gibi dersler zaman zaman konmuş ama bu dersler bile fazla ciddiye alınmamış. zaten çoğu sosyoloğun ve çoğu edebiyatçının tabii her tür akademisyenin konuyu ciddiye almalarının vasatı oluşmuş değil. nitekim yakın yıllara kadar edebiyat sosyal bilimciler arasında bir disiplin olarak da görülmüyordu. edebiyat alanında olanların da sosyolojiyle bir bağlantı kurma denemesinin oluşmasının şartları bulunmamaktaydı. edebiyatçılar sosyolojiyle, sosyologlar da edebiyatla pek fazla ilgilenmemişlerdir. ancak bunun istisnalarının olduğunu da söylemek gerekecektir. daha doğrusu bu noktada birkaç konu üzerinde odaklaşmanın anlamı olabilir." kayalı şöyle devam eder:
türkiye?de edebiyat alanı sosyal bilimciler tarafında genellikle ikincil, tabiri caizse sufli bir alan olarak telakki edilmiştir. dolayısıyla özellikle sosyal bilimciler edebiyatla hemen hemen hiç ilgilenmemişlerdir. hatta bir sosyal süreci, kültür değişmesini olayını edebiyatçıların yazdıkları metinlerden kalkarak açıklamak genellikle yadırgatıcı olmuştur. dolayısıyla edebiyatçıların sosyal, tarihsel ve kültürel süreç üzerine yazdıkları genellikle kullanılmamıştır.
edebiyat alanı bariz bir şekilde kültür alanı, daha doğrusu tarih ve kültür alanıdır. önceki dönemde edebiyat sosyolojisi olarak nitelenen metinler daha çok siyaset ve ekonomi ölçütleriyle anlaşılmaya çalışılmıştır. daha doğrusu gelişim bir biçimde siyaset ve iktisada icra edilmeye yönelmiştir. türkiye?de belki de disiplinlerarası bir anlayışın yerleşmeye yönelindiği bir dönemde edebiyat alanı belirgin bir şekilde sadece edebiyatçıların anlayabileceği bir alan olarak telakki edilmeye başlanmıştır. aslolan şey insanın anlaşılabilmesi, özel olarak da türk insanının anlaşılabilmesidir.
vasat tamamen ortadan kalkarken edebiyat sosyolojisi yapma zorunluluğuna işaret etmek, türkiye?de bugün genelde toplumsal, tarihsel, kültürel gerçekliklerden kopuk nasıl sosyoloji yapılıyorsa, o tarzda edebiyat sosyolojisi yapmayı önermek anlamına gelmektedir. toplumun yakın tarihinin hafızalardan silinmesi eylemi edebiyat sosyolojisinin de toplum gerçeklerinden yalıtılmış bir şekilde deneneceğini göstermektedir. tabii bir de, alttan alta söz konusu sosyal sürecin yaşandığına işaret etmek gerekecektir. aykırı eylemler bir sosyoloji, edebiyat sosyolojisi yapmanın potansiyellerine dikkat çekerek başka bir mecrada gelişebilir. zaten başka bir şansın da olmadığını yaşadığımız ortam göstermektedir."
konu ile ilgili bir başka ünlü görüş ise ingiliz profesör trevor noble'ye ait:
"edebiyat, birbirinden oldukça farklı meselelerle birlikte değerlendirilmesine yol açan değişik sosyolojik bakış açıları ortaya koyar. edebiyat sosyolojisinde halihazır en ciddi ve en yaygın biçimde yerleşmiş değerlendirme tarzları olarak romanlar, marksistleri avam halkın üst ve alt yapı ile ilişkisine dair sorunlarla baş başa bırakırken ileri idealistlere de yabancılaşma ve benliğinden uzaklaştırılma olgusunun diyalektik etkenlerinin açıklanmasına ilişkin durumları bırakır... edebiyat sosyolojisi, doyurucu kurgusal metinlerle bunların ve sıradan okurlarının olağan yaşanmışlıkları arasındaki münasebeti yalnızca ortaya çıkarmayı değil, aynı zamanda açıklığa kavuşturmayı amaçlayan teorileri içinde barındırmaktadır."
edebiyat sosyolojisi iki farklı disiplinin karışımıdır ve de zordur. köksal alver'in hece yayınları'ndan çıkan aynı adlı kitapta değişik görüş ve yaklaşımlar bulunmaktadır.
1997 çıkışlı sezen aksu albümü. goran bregovic müziklerine akıl ötesi sözler yazılmıştır. müzik yorumun önündedir. sayın aksu ne der, anlaşılmaz. kartonet ile uyumak lazımdır. ilk dinlendiğinde bir şok etkisi yaratır olumsuz anlamda, üzerinden 12 yıl geçmiştir. şimdi, vapurda dinlerken kendi içinde rakibi yok gibidir. buram buram toprağım kokar. bakalım hangi şarkılarmış o şarkılar:
o sensin
allahın varsa
kasım yağmurları
hıdrellez
düğün
erkekler
gül
helal ettim hakkımı
ayışığı
kalaşnikof
o sensin
allahın varsa
kasım yağmurları
hıdrellez
düğün
erkekler
gül
helal ettim hakkımı
ayışığı
kalaşnikof
birleşik arap emirlikleri şehri. ilk yedi yıldızlı otelin mekanı. sıcak bir yer olsa gerek. akşam altıdan sonra denize girmek yasak. ama sahil olabilir. gündüz kadın görmek zor ama gece olabilir. musluklardan akan su için sıcak tanımı bile soğuk kaçıyormuş. son olarak epey bir zenginlermiş. olabilir.
genel anlamda, yeni bir rolün ya da ideolojinin benimsenmesi anlamında kullanılan sözcük.
dinsel inanç kapsamında ise; tanrı ile ilgili, kişinin dinsel inancında köklü bir değişikliğe gitmesi sonucu aldığı bir ad.
dinsel inanç kapsamında ise; tanrı ile ilgili, kişinin dinsel inancında köklü bir değişikliğe gitmesi sonucu aldığı bir ad.
genel olarak siyasi ve felsefi biçimleri, alanları kapsayan; öğreti manasındaki sözcük.
modern folk üçlüsü üyesi. gitarı ile uçan, uçuran sanatçı.
gecelerim, geçen günler, sonsuza dek, takalar, insanoğlu, yaşamak güzel ve daha birçok şarkısı ile gecelerime-günlerime hayat veren nefes. müzikteki ender oksijen çadırlarından biri. ayrıca izlediğim kadarı ile de, dinlediğim kadarı ile de; fazla biri. yaşayan üstad.
gecelerim, geçen günler, sonsuza dek, takalar, insanoğlu, yaşamak güzel ve daha birçok şarkısı ile gecelerime-günlerime hayat veren nefes. müzikteki ender oksijen çadırlarından biri. ayrıca izlediğim kadarı ile de, dinlediğim kadarı ile de; fazla biri. yaşayan üstad.
haris alexiou şarkısı. pek bir enfes. eski bir rembetiko. bizim "şekerli misin vay vay, kaymaklı mısın vay vay"ın yunancası.
dimitroula mou
thelo apopse na methiso
kai me senane meroklou mou na glentiso
ela pame stin athina paihnidiara mou
pou 'hei glenti kai retsina skantaliara mou
tha sou paro laterna
kame kefi kai kerna
ta nazakia sou asta
me ti gampa sou spasta
ki ola ego ta spasmena
ta plirono gia sena
dimitroula mou
pies ena krasaki akoma
val'to koukla mou
to potiri bou sto stoma
pies akoma mia retsina na methisoume
kai to vradi bre tsahpina na glentisoume
dimitroula mou geia sou
parta ola dika sou
ta nazakia sou asta
me ti gampa sou spasta
ki ola ego ta spasmena
ta plirono gia sena
taverniari mou gere mas to kokineli
i agapi mou ton karsilama horevei
kounise mou to ligaki to kormaki sou
htipise mou tikitikitaka ta takounaki sou
dimitroula mou
thelo apopse na methiso
kai me senane meroklou mou na glentiso
ela pame stin athina paihnidiara mou
pou 'hei glenti kai retsina skantaliara mou
tha sou paro laterna
kame kefi kai kerna
ta nazakia sou asta
me ti gampa sou spasta
ki ola ego ta spasmena
ta plirono gia sena
dimitroula mou
pies ena krasaki akoma
val'to koukla mou
to potiri bou sto stoma
pies akoma mia retsina na methisoume
kai to vradi bre tsahpina na glentisoume
dimitroula mou geia sou
parta ola dika sou
ta nazakia sou asta
me ti gampa sou spasta
ki ola ego ta spasmena
ta plirono gia sena
taverniari mou gere mas to kokineli
i agapi mou ton karsilama horevei
kounise mou to ligaki to kormaki sou
htipise mou tikitikitaka ta takounaki sou
türk dil kurumu'na göre; yahudilerin ana yurtlarından ayrılarak yabancı ülkelerde yerleşen kolları ve herhangi bir ulusun yurdundan ayrılmış kolu anlamına gelen sözcük. dağılma anlamında da kullanılır.
gözlem sonuçlarını nokta, çizgi ve alan gibi geometrik şekillerle gösteren grafiklerdir.
çare, çözüm.
(bkz: gamzedeyim deva bulmam)
(bkz: gamzedeyim deva bulmam)
nazan öncel'in 1999'da piyasaya çıkan albümünün adı. ayrıca albümün son şarkısı.
yıl 2009. üzerinden on yıl geçti. bu on yıl zarfında, bundan sonra, hatta bundan önce böyle bir albüm yapılmadı bu ülkede. üzerine söylenecek çok şey var. ama susmak en büyük, en kutsal övgü biçimi sanki.
"dokuz yaşında bir kız çocuk hayatı böyle tanıdı
annesinin sütü
babasının çükü
bu çocuk senin kızındı anne" diyebilen, bunu besteleyebilen ve paylaşan bir kadın, bir şarkı ve bir albüm için konuşmak...ne dense boş.
yıl 2009. üzerinden on yıl geçti. bu on yıl zarfında, bundan sonra, hatta bundan önce böyle bir albüm yapılmadı bu ülkede. üzerine söylenecek çok şey var. ama susmak en büyük, en kutsal övgü biçimi sanki.
"dokuz yaşında bir kız çocuk hayatı böyle tanıdı
annesinin sütü
babasının çükü
bu çocuk senin kızındı anne" diyebilen, bunu besteleyebilen ve paylaşan bir kadın, bir şarkı ve bir albüm için konuşmak...ne dense boş.
yozlaşma.
genelde kültürel süreç ve durumlar baz alındığında, özellikle de günümüz gençleri için kullanılan sözcük. bir bozulmayı işaret eder. fransızca kökenlidir.
genelde kültürel süreç ve durumlar baz alındığında, özellikle de günümüz gençleri için kullanılan sözcük. bir bozulmayı işaret eder. fransızca kökenlidir.
oxford üniversitesi coğrafya bölümünde görev yapmış neo-marksist düşünür. yazarın türkçe'ye çevirilen ilk eseri, postmodernliğin durumu. bir giriş kitabı niteliğindedir bu eser. en önemli eseri ise, sosyal adalet ve şehir'dir.
muğla'nın bir ilçesi. okul yıllarında türkiye haritası çizerken güneybatıdaki o çok sinir olunan girintili - çıkıntılı yarımadanın adı. keyf-e kederliğin ana vatanı. can yücel'in nefesinin saklandığı turkuaz kutu. ama aslolan, asıl çarpan, aşık eden, aklı seyrelten kendisi değil; o muhteşem yolu. anlatılamayacak kadar kıskanılan, benliğe saklanan o muhteşem yolu.
teoman'ın son albümü insanlık halleri'nin en güzellerinden. kliplenmiştir ayrıca.
yüzme bilmeden
daha deniz görmeden
hiç güneşte yanmadan
şimdi ölmek istemem
bir kalbi sarmadan
aşkı tatmadan daha
onla sarhoş olmadan
hiç sevişmeden daha
şimdi ölmek istemem
daha hiç gülmeden
çoban yıldızı
sen benle kal
çoban yıldızı
hep benle kal
zamanın varsa
ben hiç kimsem olmadan
tepeden tırnağa ona
hiç sarılmadan
şimdi ölmek istemem
kalbine dokunmadan
hadi al götür beni
hala benimmişler gibi
evime yurduma
taze meyve tatları
yağmurlarında
çoban yıldızı
sen benle kal
çoban yıldızı
zamanım varsa
biraz daha
yüzme bilmeden
daha deniz görmeden
hiç güneşte yanmadan
şimdi ölmek istemem
bir kalbi sarmadan
aşkı tatmadan daha
onla sarhoş olmadan
hiç sevişmeden daha
şimdi ölmek istemem
daha hiç gülmeden
çoban yıldızı
sen benle kal
çoban yıldızı
hep benle kal
zamanın varsa
ben hiç kimsem olmadan
tepeden tırnağa ona
hiç sarılmadan
şimdi ölmek istemem
kalbine dokunmadan
hadi al götür beni
hala benimmişler gibi
evime yurduma
taze meyve tatları
yağmurlarında
çoban yıldızı
sen benle kal
çoban yıldızı
zamanım varsa
biraz daha
6. cadde şarkısı. fena değildir, güzeldir.
şimdi ben ne desem boş
ne anlatsam faydasız
sorular var cevapsız bak yüzlerde
tam altı kez düştüm
gör işte ben de öldüm
lütfen konuş
konuş benimle
bi' sesini duysam yeter
aynı şeyleri istedik
aynı şeylere sevindik
herkes gördü ikimizden başka
bi sesini duysam yeter
beyaz şarkı, küçük şarkı
çalma açmam kapımı
şimdi ben ne desem boş
ne anlatsam faydasız
sorular var cevapsız bak yüzlerde
tam altı kez düştüm
gör işte ben de öldüm
lütfen konuş
konuş benimle
bi' sesini duysam yeter
aynı şeyleri istedik
aynı şeylere sevindik
herkes gördü ikimizden başka
bi sesini duysam yeter
beyaz şarkı, küçük şarkı
çalma açmam kapımı
ingilizce ipucu anlamına gelen sözcük. my name is demeyi unuturum da bunu unutmam.
hasan bülent kahraman kitabı. görsel dünyanın imgelerinin bu üç kavram eşliğinde açıklandığı-yorumlandığı bir kitap. kavram karmaşası yaşayanlar için bire bir.
avustralya'nın başkenti.
ülkenin doğusunda yer alır.
buluşma yeri anlamına gelmekteymiş. bu anlam üzerine mi başkent yapıldı sorusuna ise daha cevap bulunamamıştır.
ülkenin doğusunda yer alır.
buluşma yeri anlamına gelmekteymiş. bu anlam üzerine mi başkent yapıldı sorusuna ise daha cevap bulunamamıştır.
fransız din reformcusu jean calvin tarafından kurulan bir hristiyan doktrini. esas ilke tanrı'nın mutlak hükümranlığıdır. insan, sadece tanrı'ya inanarak cehennemden kurtulur. ölümden sonraki yaşamda 'iyi' olmak için; bugün çok çalış, keyfi harcama yapma, biriktir felsefesi vardır. dine dayalı amaç kullanır calvinistler ve bunu değere yönelik akıl ile tanımlarlar. max weber'in de çokça dillendirdiği bir kavramdır. protestanlığın ruhunda olan bir şeydir. bu inanış ile kapital birikim meydana gelir.
calvinizim doktrinini uygulayan kimse.
fransızca terim. 16. yüzyıla özgü bir kavram. şehirli özgür insanları ve toplulukları anlatmak için kullanılır.
terim zamanla, özellikle marxist görüşü savunanlarca kapitalist sınıf terimini yerine kullanılmıştır. bugünkü kullanımı ise, üretim araçlarına sahip olan kişilere yöneliktir. onlar adına kullanılır.
terim zamanla, özellikle marxist görüşü savunanlarca kapitalist sınıf terimini yerine kullanılmıştır. bugünkü kullanımı ise, üretim araçlarına sahip olan kişilere yöneliktir. onlar adına kullanılır.
sizden önce söz söyleyen kişinin sözünü tasdik etme sözü.