(bkz: akdeniz ateşi)
1966 batman doğumlu ressam, tasarımcı.
çırağan sarayı'nda "iksir sergisi" sergilenmekte. kaçırılmaması gerek. ölümsüzlük arzusu temalı sergi, göz alıcı. buram buram anadolu ve yaratıcılık kokuyor. anlatım, renk kullanımı ve boyutlandırma gerçekten şaşırtıcı ve çok başarılı. düzenli takip edilesi sanatçı.
çırağan sarayı'nda "iksir sergisi" sergilenmekte. kaçırılmaması gerek. ölümsüzlük arzusu temalı sergi, göz alıcı. buram buram anadolu ve yaratıcılık kokuyor. anlatım, renk kullanımı ve boyutlandırma gerçekten şaşırtıcı ve çok başarılı. düzenli takip edilesi sanatçı.
lale devri'nin en büyük şairidir. türk edebiyatı'nda 'mahallileşme cereyanı' denilen edebi bir akımın öncüsüdür. patrona halil isyanı sırasında, canilerden kaçarken damdan düşerek ölmüştür 1730 yılında.
izmir güzelyalı'daki sanat merkezi.
ahmet priştina eğer ölmeseydi tam da o gün ilk harcı atacaktı. sanat merkezi daha yeni bitti. en azından bitti. buna da şükür.
ses akustiği çok güzel konser salonunun. o araziye sanat merkezi yapılması zaten en hoş olay. içine bir de ufak bir d&r kondurmuşlar. güzel konserlere gebeymişiz. şu sıralarda da, istanbul modern sanat'ta sergilenen bazı projeler-resimler burada. harika. bir de mimarisi güzel olsaymış, tam olacakmış. sanat merkezi değil sanki adliye sarayı. orayı kırmızıya boyamak istiyorum.
neyse, buna da şükür.
ahmet priştina eğer ölmeseydi tam da o gün ilk harcı atacaktı. sanat merkezi daha yeni bitti. en azından bitti. buna da şükür.
ses akustiği çok güzel konser salonunun. o araziye sanat merkezi yapılması zaten en hoş olay. içine bir de ufak bir d&r kondurmuşlar. güzel konserlere gebeymişiz. şu sıralarda da, istanbul modern sanat'ta sergilenen bazı projeler-resimler burada. harika. bir de mimarisi güzel olsaymış, tam olacakmış. sanat merkezi değil sanki adliye sarayı. orayı kırmızıya boyamak istiyorum.
neyse, buna da şükür.
telefonun ses vermeye ve duymaya yarayan aparatı.
uyum.
yunanca; sevgilim, aşkım anlamına gelen sözcük.
ad olarak kullanılabilen sıfatlardır. yalın halde olamazlar.
örneklersek, "zeki yazarların tavrı bir başka oluyor canım" diye bir cümle var elimizde. burdaki 'zeki' sıfat. lakin, "zekilerin tavrı bir başka oluyor canım" diye bir cümle kurarsak, 'zekilerin' adlaşmış sıfarttır. bir adın yerini tutmuştur. aslında o, zeki yazarlardır.
örneklersek, "zeki yazarların tavrı bir başka oluyor canım" diye bir cümle var elimizde. burdaki 'zeki' sıfat. lakin, "zekilerin tavrı bir başka oluyor canım" diye bir cümle kurarsak, 'zekilerin' adlaşmış sıfarttır. bir adın yerini tutmuştur. aslında o, zeki yazarlardır.
ispanyolca veda etme sözcüğü. birazcık içinde resmiyet vardır. öyle zırt pırt kullanılmaz. ama ispanya'da. burası için bir sakınca yok.
nazan öncel'in ben böyle aşk görmedim albümünün dördüncü şarkısı. izmir geçiyor diye, belki de çok daha güzel. debreli diyor, martini diyor, izmirli diyor, gramofon diyor... güzel diyor. hele öyle bir "cebinde beş para yok" diyor ki...
küçük bir hanfendiyle
izmirli'nin yerinde
şarkılar söylüyormuşsun
beyim ne buyurursun
gramafonda bir avrat sesi
menekşelenmiş sular
doldur iç bade-sev güzel
demleniyormuşsun
adam sen de yeter
hep sen konuştun yeter
at martini debreli yeter
nazar değdi yeter
eller ayırdı yeter
git yavaştan git yeter
cebinde beş para yok
gözün kaşın oynuyor
konuştukça batıyorsun
yalan bitti olmuyor
en sevgili son sevgili
bu kadar saadet yeter
hikayemiz çok çok eski
ağla ağla bitmiyor
küçük bir hanfendiyle
izmirli'nin yerinde
şarkılar söylüyormuşsun
beyim ne buyurursun
gramafonda bir avrat sesi
menekşelenmiş sular
doldur iç bade-sev güzel
demleniyormuşsun
adam sen de yeter
hep sen konuştun yeter
at martini debreli yeter
nazar değdi yeter
eller ayırdı yeter
git yavaştan git yeter
cebinde beş para yok
gözün kaşın oynuyor
konuştukça batıyorsun
yalan bitti olmuyor
en sevgili son sevgili
bu kadar saadet yeter
hikayemiz çok çok eski
ağla ağla bitmiyor
türkçe kelime karşılığı önsel olan, hiçbir denemeye-deneye dayanmayan ve akıl ile bulunup ortaya konan anlamına gelen terim.
portekiz halk ezgisi fado'yu elektronik müzik ile harmanlayan grup, iyi ki de böyle güzel harmanlamışlardır. çünkü bu harmanlama işinin hem cılkı çıkmıştır, hem de riski büyüktür. orijinal sesi-büyüyü vermez. ama bu grup ve şarkıları için bu geçerli değildir.
1961'den bu yana tüm dünyada kutlanan gün. her sene dünyaca çok ünlü bir tiyatrocu evrensel bir bildiri yayımlar.
şanlıurfa'da yer alan tugaydır. tüm tugaylar gibi oldukça büyük bir yerdir. şanlıurfa kent merkezindeki ağaçlıklı-ormanlıklı arazinin evsahibidir. urfa'nın dumanlı dağlarını seyretmek için en güzel yerlerden biridir. hemen her yerde yani pardon havada o lanet hayvan kargaya rastlanılabilir. belalı diye nitelendirilen askerlerin toplandığı bir yer olarak geçmektedir. ama buna rast gelinmemiştir. tugay içinde lahmacundan pizzaya, cipsten şampuana, sinema salonundan digitürk bağlantısına kadar birçok şeyi bulmak mevcuttur.
başrollerinde özge özberk, cansel elçin ve burak sergen'in olduğu, özhan eren'in yazıp yönettiği bir dönem filmi. 1915 yılında geçiyor ve 120, cepheye cephanelik taşıyan yaşları 12-17 arasında değişen çocukları simgeliyor. bu taşıma işi van'ın kışında gerçekleşiyor.
izlediğimde kahroldum. muhteşem bir filmin direğinden dönülmüş. eksik ne yazık ki. ama zaten o kadar acı bir film ki, filmin eksikliğinden ziyade kendi eksikliğime ağladım durdum. o yüz yirmi yürek için dua ettim durdum.
izlediğimde kahroldum. muhteşem bir filmin direğinden dönülmüş. eksik ne yazık ki. ama zaten o kadar acı bir film ki, filmin eksikliğinden ziyade kendi eksikliğime ağladım durdum. o yüz yirmi yürek için dua ettim durdum.
lars von trier filmi. björk oynuyor. türkçe'ye "karanlıkta dans" adı ile çevrildi. cannes'de altın palmiye aldı.
nefes almayı, görmeyi engelleyecek kadar etkileyici bir film. tek kelime ile olağanüstü.
nefes almayı, görmeyi engelleyecek kadar etkileyici bir film. tek kelime ile olağanüstü.
müslüm gürses'in aşk tesadüfleri sever adlı albümünün 5 numaralı şarkısı. insanı alır, yere vurur, ezer, geçer, kafasına yukarıdan acme yazılı örs düşmüş gibi eder. acır, her yeriniz acır, resmen acır, çok acır. sözleri murathan mungan, bestesi sunay özgür'e aittir.
zamanin eli degdi bize
coktan degisti her sey
ayni degiliz ikimiz de
zaaflarina bir gece
hatalarina bir nilufer
sevgisizligine bir kalp verdim
artik geri ver, geri veremezsin aldiklarini
artik geri ver, geri verilmez hicbir yanilgi
yokluguma emanet et sen de benden kalanlari
her seyi al bana beni geri ver
bir sansim olsun
baska yer baska zaman
sensiz omrum olsun
her seyi al bir sansim olsun
baska yer baska zaman
sensiz omrum olsun
her seyi al.../ sensiz omrum olsun...
zamanin eli degdi bize
coktan degisti her sey
ayni degiliz ikimiz de
zaaflarina bir gece
hatalarina bir nilufer
sevgisizligine bir kalp verdim
artik geri ver, geri veremezsin aldiklarini
artik geri ver, geri verilmez hicbir yanilgi
yokluguma emanet et sen de benden kalanlari
her seyi al bana beni geri ver
bir sansim olsun
baska yer baska zaman
sensiz omrum olsun
her seyi al bir sansim olsun
baska yer baska zaman
sensiz omrum olsun
her seyi al.../ sensiz omrum olsun...
(bkz: anakara)
kıta sahanlığı ile birlikte, dünya üzerinde 44 milyon kilometre karelik bir alana yayılan kıta.
cahit külebi'nin güzel bir şiiri.
önce kristof kolomb buldu amerika'yı,
sonra biz.
umutlar azaldı, günden güne, mutluluklar
ve ekmeğimiz.
bir çocuk ağlarsa dağ başında
gözyaşında amerika akar.
vurdularsa birini, kanı şorladıysa
bilin ki o kurşunlarda amerika var.
kişi kişiye köle tutulduysa, asıldıysa
darağaçlarında amerika var.
ama biz yine de direneceğiz
sonuncumuza kadar.
önce kristof kolomb buldu amerika'yı,
sonra biz.
umutlar azaldı, günden güne, mutluluklar
ve ekmeğimiz.
bir çocuk ağlarsa dağ başında
gözyaşında amerika akar.
vurdularsa birini, kanı şorladıysa
bilin ki o kurşunlarda amerika var.
kişi kişiye köle tutulduysa, asıldıysa
darağaçlarında amerika var.
ama biz yine de direneceğiz
sonuncumuza kadar.
'anima''nın ilk albümü 'animasal''ın ikinci parçası. mükemmel ötesidir. mızıka sesleri ve yağmur.
yağmur yağıyor herkese günahları kadar
niye bana daha fazla yağıyor her akşam yağmurlar
hamurdan çamurdan küçücük insanlar
kesin artık ağlamayı ıslandım yeteri kadar
bir damla yağmur anlattı beni bana
bir damla yağmur anlattı beni bana
bir damla yağmur anlatı beni bana
bir damla yağmur anlattı
bir damla yaş süzüldü gözlerimden
mutluluk gözyaşı değil belli değil yüzümden
ha bir damla az ha bir damla fazla
git git hiç düşünme yağmurlar yağıyor bana
bir damla yaş anlattı seni terkederken beni
bir damla yaş anlattı seni
bir damla yaş anlattı seni terkederken beni
bir damla yaş anlattı seni
ne yağmur var ne de gözyaşı var bu akşam
boşlukta asılı kaldı düşünceler ve duygular
ta ki bulana kadar seni yeni sevgili
üç iki bir motor yağsın yağmurlar
yağmur yağıyor herkese günahları kadar
niye bana daha fazla yağıyor her akşam yağmurlar
hamurdan çamurdan küçücük insanlar
kesin artık ağlamayı ıslandım yeteri kadar
bir damla yağmur anlattı beni bana
bir damla yağmur anlattı beni bana
bir damla yağmur anlatı beni bana
bir damla yağmur anlattı
bir damla yaş süzüldü gözlerimden
mutluluk gözyaşı değil belli değil yüzümden
ha bir damla az ha bir damla fazla
git git hiç düşünme yağmurlar yağıyor bana
bir damla yaş anlattı seni terkederken beni
bir damla yaş anlattı seni
bir damla yaş anlattı seni terkederken beni
bir damla yaş anlattı seni
ne yağmur var ne de gözyaşı var bu akşam
boşlukta asılı kaldı düşünceler ve duygular
ta ki bulana kadar seni yeni sevgili
üç iki bir motor yağsın yağmurlar
vicdanla ilgili olan, vicdana dayanan anlamına gelen sıfat. ~tdk~
ayrıca; iyi yürekli, doğru yoldan şaşmayan, büyüklerin her şeyi daha iyi bileceğinden şüphe duymayan iyi aile çocuğu, 'haldun taner' karakteri. (bkz: gözlerimi kaparım vazifemi yaparım)
ayrıca; iyi yürekli, doğru yoldan şaşmayan, büyüklerin her şeyi daha iyi bileceğinden şüphe duymayan iyi aile çocuğu, 'haldun taner' karakteri. (bkz: gözlerimi kaparım vazifemi yaparım)
'ikinci cins' gibi önemli ve iyi bir eser vermiş olan fransız, kadın yazar.
feminizm ve egzistansiyalizm'den etkilenmiştir.
feminizm ve egzistansiyalizm'den etkilenmiştir.
bir şeyin içinde, temelinde olan.
barındırdığı betimlemeler ve olaylar ile çarpıcı bir 'chuck palahniuk' romanı. okuduktan bir yıl sonra elinize aldığınızda ayrıntıların hafızanızda canlılığını koruduğunu fark edersiniz.