eylemler, işlemler.
borçlanılan şey, borcun konusu anlamında kullanılan hukuki terim.
bir malın tasarrufundan ileri gelen yararların para ölçüleriyle tahsili durumu.
taraflar arasında mutabık kalınan ücret.
Kanun, kaide, yasa, devlet yasalarını içine alan kitap, genel kural, baş yasa, yasalar dergisi anlamlarına gelen sözcük.
gemisini ticarette kullanmakta olan gemi sahibi.
(bkz: borç)
Kişilerle devlet arasındaki bağı, bir ülkede yabancıların sahip olduğu hakları ve çeşitli ülkelerde geçerli olan kanunların çatışması nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözmeyi ve bunun için çeşitli bağlama kuralları getirmeyi konu alan hukuk dalı.
ileri sürmek, öne sürmek, ortaya atmak, iddia oluşturmak anlamlarına gelen kalıp.
hile, oyun, entrika anlamlarına gelen kelime.
malum, aşikar, bilinen anlamlarına gelen kalıp.
araya sokmak, bir yerlere sıkıştırmak manasında kullanılan kalıp.
hemen arkasında manasında kullanılan kalıp.
Bir sözleşmeden dolayı doğabilecek zararlara karşı verilen teminat; bir taahhüt sırasında yatırılan güvence parası.
aşikar delil, karşı konamayacak kanıt.
def`e karşı def` ya da savuya karşı savu olarak özetlenebilecek hukuki hal.
bir defada, tek seferde anlamına gelen kalıp.
davalar anlamına gelen sözcük.
hukuktan giriştiğim zirve.
borç veren, alacaklı.
yön, taraf, araç anlamına gelen kelime ve hukuk bir terim.
Taraflardan birinin kendisine açılan davada borçtan kurtulmak için başvurduğu her türlü yol.
defi durumunda savuda bulunan kimseye verilen ad.
hukukta Ödeme aracı ya da kanun ile belirlenen şekilde düzenlenen, keşidecinin emrinde para bulunan banka üzerinden çekilebilen havalesini ifade eden kelime.
suç anlamına gelen hukuk terimi.