4 rekat sünnet
4 rekat farz
olmak üzere toplam 8 rekat olan namazdır.
4 rekat sünnet
4 rekat farz
2 rekat sünnet
olmak üzere toplam 10 rekat olan namazdır.
4 rekat farz
2 rekat sünnet
olmak üzere toplam 10 rekat olan namazdır.
2 rekat sünnet
2 rekat farz
olmak üzere toplam 4 rekattır.
en zor namaz olduğu söylenmektedir. tabi sabahın köründe sıcacık yataktan kalkmak zordur.
2 rekat farz
olmak üzere toplam 4 rekattır.
en zor namaz olduğu söylenmektedir. tabi sabahın köründe sıcacık yataktan kalkmak zordur.
islam dinindeki ibadetlerden biri olan namazın periyotlarını belirten ifadelerdir.
sabah namazı
öğle namazı
ikindi namazı
akşam namazı
yatsı namazı
günlük rutin olan bu namazların dışında her cuma cuma namazı, bayramdan bayrama bayram namazı bir de ramazanda teravih namazı vardır.
ne anlama geldiğini bilmediğim nafile namazı, teşekkür amaçlı şükür namazı gibi namazlar da vardır.
sabah namazı
öğle namazı
ikindi namazı
akşam namazı
yatsı namazı
günlük rutin olan bu namazların dışında her cuma cuma namazı, bayramdan bayrama bayram namazı bir de ramazanda teravih namazı vardır.
ne anlama geldiğini bilmediğim nafile namazı, teşekkür amaçlı şükür namazı gibi namazlar da vardır.
içinde beyin olmayan kafalar olduğu sürece pek işe yaramayacak olan operasyondur.
düşünün ki türkiye'de halkın yarısının kafasını diğer yarısına takmışlar.
o zaman 400 e de gerek kalmaz değil mi?
düşünün ki türkiye'de halkın yarısının kafasını diğer yarısına takmışlar.
o zaman 400 e de gerek kalmaz değil mi?
insana bir şey yaptırmanın ya da yaptırmamanın sorusudur.
hatta tanrının sorusudur. acaba var mıdır diye başlarsanız yaşama ve "ya varsa" kumarı ile devam ederseniz ona göre devam eder. "ya yoksa" der başka bir kumar oynarsınız. varsa da yoksa da kaybedilen ve kazanılanlar vardır.
varlığından emin olunamayanların sordurttuğu sorudur.
hatta tanrının sorusudur. acaba var mıdır diye başlarsanız yaşama ve "ya varsa" kumarı ile devam ederseniz ona göre devam eder. "ya yoksa" der başka bir kumar oynarsınız. varsa da yoksa da kaybedilen ve kazanılanlar vardır.
varlığından emin olunamayanların sordurttuğu sorudur.
türkiye tarihinin en karanlık günlerinin en karanlık sürecidir.
o dönemki kaosu yaratanların sonrasında ve bugün nerelerde olduğu neler yaptığı iyice anlaşılmalı.
o dönemki kaosu yaratanların sonrasında ve bugün nerelerde olduğu neler yaptığı iyice anlaşılmalı.
akp'den milletvekili olduğu dönemde trt den milyarlar alarak spor yorumcuğu yapan kişi.
o dönem kimse dinlemiyordu yapılan şikayetleri, yapılanın milletvekilliğine yaraşır bir iş olmadığını.
sorar herhalde birileri birgün.
o dönem kimse dinlemiyordu yapılan şikayetleri, yapılanın milletvekilliğine yaraşır bir iş olmadığını.
sorar herhalde birileri birgün.
1 öğrencinin eğitim masrafının aylık 135 tele olduğunu açıklamış olan sendikadır.
bu kadar sendikadır işte.
sadece okul servisi ücretlerine bakalım:
Geçen yıl aylık 151 lira olan 0-1 kilometre arası servis ücretinin bu yıl 160 liraya çıkarıldığını anlatan Öztürk, şöyle konuştu:
"2014-2015 eğitim-öğretim döneminde aylık 165 lira olan 1-3 kilometre arası ücreti, bu yıl 175 liraya, 3-5 kilometre arası 180 liradan 190 liraya, 5-7 kilometre arası ücreti 185 liradan 195 liraya, 7-9 kilometre arası 195 liradan 205 liraya, 9-11 kilometre arası 235 liradan 245 liraya, 11-13 kilometre arası 270 liradan 285 liraya, 13-15 kilometre arası 290 liradan 305 liraya, 15-17 kilometre arası 300 liradan 315 liraya, 17-19 kilometre arası 325 liradan 340 liraya, 19-21 kilometre arası 345 liradan 360 liraya, 21-23 kilometre arası 365 liradan 380 liraya, 23-25 kilometre arası 370 liradan 390 liraya yükseltildi. 25 kilometreyi aşan her kilometrede için ise geçen yıl aylık 3,20 lira olan ücret, bu yıl 3,36 liraya çıkarıldı."
ama sizde haklısınız okul servisi hiç eğitim masrafından sayılır mı?
http://www.hurriyet.com.tr/istanbul-ankara-ve-izmirde-okul-servis-ucretleri-belli-oldu-29868419
bu kadar sendikadır işte.
sadece okul servisi ücretlerine bakalım:
Geçen yıl aylık 151 lira olan 0-1 kilometre arası servis ücretinin bu yıl 160 liraya çıkarıldığını anlatan Öztürk, şöyle konuştu:
"2014-2015 eğitim-öğretim döneminde aylık 165 lira olan 1-3 kilometre arası ücreti, bu yıl 175 liraya, 3-5 kilometre arası 180 liradan 190 liraya, 5-7 kilometre arası ücreti 185 liradan 195 liraya, 7-9 kilometre arası 195 liradan 205 liraya, 9-11 kilometre arası 235 liradan 245 liraya, 11-13 kilometre arası 270 liradan 285 liraya, 13-15 kilometre arası 290 liradan 305 liraya, 15-17 kilometre arası 300 liradan 315 liraya, 17-19 kilometre arası 325 liradan 340 liraya, 19-21 kilometre arası 345 liradan 360 liraya, 21-23 kilometre arası 365 liradan 380 liraya, 23-25 kilometre arası 370 liradan 390 liraya yükseltildi. 25 kilometreyi aşan her kilometrede için ise geçen yıl aylık 3,20 lira olan ücret, bu yıl 3,36 liraya çıkarıldı."
ama sizde haklısınız okul servisi hiç eğitim masrafından sayılır mı?
http://www.hurriyet.com.tr/istanbul-ankara-ve-izmirde-okul-servis-ucretleri-belli-oldu-29868419
unutulamayanlara söylenen şarkıdır.
köprüye (şimdilik) zarar vermediği sürece önemli olmayan hadise.
nasıl açılacak yeni mekanlar, kafeler, siteler...
nasıl açılacak yeni mekanlar, kafeler, siteler...
eski alperen ocakları başkanı.
şaşılacak bir şey yok.
şaşılacak bir şey yok.
anadolu halklarının osmanlı devletine bir şikayettir.
türkülerle dile gelmiş isyanın ifadesidir.
Yemen Bizim Neyimize?
Şivan Düştü Evimize
Bak Yavrular Yetim Kaldı
Güvenmeyin Beyinize
Basma Fistan Kirlenirse
Başta Lecek Düglenirse
Ya Kimlere Baba Desin
Yetim Yavrum Dillenirse
Günden Yanı Soldu M'ola
Yerden Yanı Uludu M'ola
Yiğidimin Ala Gözün
Karıncalar Oydu M'ola
türkülerle dile gelmiş isyanın ifadesidir.
Yemen Bizim Neyimize?
Şivan Düştü Evimize
Bak Yavrular Yetim Kaldı
Güvenmeyin Beyinize
Basma Fistan Kirlenirse
Başta Lecek Düglenirse
Ya Kimlere Baba Desin
Yetim Yavrum Dillenirse
Günden Yanı Soldu M'ola
Yerden Yanı Uludu M'ola
Yiğidimin Ala Gözün
Karıncalar Oydu M'ola
mehmet gümüş'ün sesi ile dillenen güzel türküdür.
26 yıl önce islamcı kadrolar devlete sızdı, laiklik yok edildi diye haykıran yazar.
bugün doğum günüdür.
kandırıldık diye meydanlarda dolaşanlar gömlek değiştirdiklerin günlerin öncesinde katledilen aydınlara baksınlar. ve değişmiş gömlekle katline ferman çıkarılanlara.
http://www.mynet.com/haber/guncel/ugur-mumcunun-26-yil-once-yaptigi-bir-aciklama-tekrar-gundeme-geldi-2598489-1
bugün doğum günüdür.
kandırıldık diye meydanlarda dolaşanlar gömlek değiştirdiklerin günlerin öncesinde katledilen aydınlara baksınlar. ve değişmiş gömlekle katline ferman çıkarılanlara.
http://www.mynet.com/haber/guncel/ugur-mumcunun-26-yil-once-yaptigi-bir-aciklama-tekrar-gundeme-geldi-2598489-1
eritilmiş peynirdir.
kitapları 15 dile çevrilen ve geleceğin 50 yazarı arasında gösterilen sanatçı.
türkiye sanatçılara çok iyi değer verdiği için onu muhafaza adına cezaevinde tutmaya çalışmaktadır.
onu alanlar bugün bizim hızır paşayı andığımız gibi anılacaklarını bilirler mi acaba?
işi gücü düşünmek ve yazmak olanların terörist diye tutuklanması nasıl bir düşüncenin sonucudur acaba?
kendi sitesinde alınmadan birkaç gün önce yayınladığı yazısı.
"Bu mektup, her ne kadar kişisel görünse de, son iki haftadır geçtiğimiz sürecin bir parçası olarak aslında benden çok sizi ilgilendirmektedir. Aylar, yıllar boyu sustuktan sonra bu gün yazmamın nedeni de günümüzün vahim koşullarıdır.
Sorular:
1.Uluslararası düzeyde tanınan bir erkek yazar, söz gelimi Orhan Pamuk, bilgisayarında üç adet izleme programı ve açılamayan ?siyasi? içerikli dosyalar bulunduğunu söyleseydi? Ortalık ayağa kalkmaz, basın ve düşünce özgürlüğü adına imzalar toplanmaz mıydı? Sayın Orhan Pamuk?tan bunları belgelemesi istenir miydi? Elbet ben bir ?kadın? yazar olarak, yani cinsiyetim gereği ?abartmaya? ya da ?uydurmaya? meyilli olduğumdan, bir değil iki bilimsel rapor aldım. Sayın Pamuk belgelerini sunduktan sonra, onu iftira atmak, dedikodu çıkarmak amacıyla, başına ciddi işler açabilecek programları ve dosyaları kendi bilgisayarına yüklemekle kimse suçlar mıydı?
2.Bilgisayara yapılan tüm girişler kolayca tespit edildiği gibi, "edilmiş, yani internet üzerinden yollanmayıp elle konmuş programların tespiti de son derece kolaydır. Programların kim tarafından konulduğunu anlamak benim durumumda çok kolaydı. (Gezi zamanı evime gelen biri, o zamanlar Türkiye?ye yeni döndüğüm için evime sadece tek bir kişi gelmiştir.) Benim sizin bilgisayarınıza izleme programları (keyloggervb) koyduğumu, ekranda belirmeyen, siyasi içerikli, yani başınıza çok ciddi işler açacak dosyalar gizlediğimi anlasanız, benim NE olduğumu düşünürdünüz?
3.Çevrenize bir uyarıda bulunmakla kendinizi yükümlü hisseder miydiniz? Sizin e-mailinizden, sizin adınıza, sağlık durumunuz bahane edilerek para toplansaydı, insanlara bir açıklama borçlu hissetmez miydiniz?
4.Ben SİZİN tüm yakın çevrenizle, babanız dahil, sizden habersiz iletişime geçsem ve sizinle ?çok özel bir ilişki yaşadığımızı?, ?ama sizin ruhsal problemleriniz olduğunu, sizin için çok endişelendiğimi?, mitomani ve paranoyaya eğilimli olduğunuzu söylesem, yakın çevrenizin sizi uyarmasını bekler miydiniz? Köşe yazarı olduğum gazeteye, siyasi çevrelere ve muhtemelen edebiyat çevrelerine de bu tür konuşmaların yapıldığını, aylar yıllar boyu tekrarlandığını yeni öğrendim.
5.Avusturya?da ağır bir kanama nedeniyle hastanede yatarken ırkçı bir doktorun işkencesine maruz kaldığımı herhalde duymuşsunuzdur. (Hastane benden resmen özür dilemiştir, bu korkunç olayla ilgili uluslararası basında çıkan tüm yazılar sitemdedir.) Basına anlatamadığım kısmı şu: Skandalı kapatmak isteyen konsolosluk beni Viyana?ya aldırmış, rahmime verilen zararı tespit ettirip en yakın arkadaşım olduğunu söyleyen birinin Viyanaya gelmek üzere olduğunu haber vermiştir. Bu ?yakın arkadaş? konusunda beni uyarmış, onu ve o yapıdan kimseleri evine kabul etmeyeceğini bildirmiş, ikisi arasında yaşanan gerilimden sonra, konsolos hukuki durumumu 24 saat içinde öğreneceğini belirtmiş, bu yakın arkadaşsa bana cemaatin beni tutuklatmayacağı güvencesini vermiştir. (Elbet ben kendini önemli göstermek isteyen bir kızcağızın devlet bağlantısı varmış rolü oynadığını düşündüm!!) Ne tesadüf, skandalı büyüten Kanaltürk ve benim hakkında yıllar önce ?ahlaken şaibeli? haberlerini yapan Nokta yakınlarda kapatıldı! Konsolosun, yani devletin, beni hangi yapı ve üyeleri hakkında uyardığını anlamışsınızdır. Ben devleti ciddiye almayı biraz geç öğrendim.
6.Gezi günleri? En yakın arkadaşınız Cihangir?de operasyon yapıldığı bahanesiyle sizde kalmaya başlıyor, birden yakın takipte olduğunuzu fark ediyorsunuz? Gezi bastırıldıktan 4 gün sonra, tam da yakın arkadaşınıza konumunuza bildirdikten 10 dk sonra saldırıya uğruyor, ertesi gün için BİRGÜN gazetesine söz verdiğiniz yazıyı kaçırıyorsunuz? Gece karakolda sorguya çekiliyor, daha 12 saat geçmeden aynı arkadaşınızın üzerinize kaynar su dökmesiyle ağır biçimde, üçüncü dereceden yanıyorsanız? Hakikaten bunların kaza ya da tesadüf olduğuna inanır mıydınız? Hem de tam aynı günlerde bilgisayarınıza üç adet casus yazılımı konmuşsa? Saldırıya uğradığım gece annem karakoldaydı, yandığım gün olan korkunçlukların da birebir tanıdığıdır. ( Konsolosa benzer tepki göstermiş, evde polis istemediğini söylemiştir.) Yanık ve saldırıyla ilgili polis tutanağı ve hastane kayıtları mevcuttur, MOBESE kayıtlarına ulaşılamamıştır.
OLGULAR, TANIKLIKLAR
1.2013 senesinden 2015 Temmuzuna dek email hesaplarıma sürekli izinsiz girilmiş, yazışmalarım silinmiş, benim adıma abuk sabuk mailler yollanmış, hesaplar açılmış ve para toplanmıştır. Bunu yapan şahıs, profesyonel bir şirket yardımıyla telefonu üzerinden tespit edilmiştir, elbet en yakın arkadaşımın telefonunu tanırım. Tanıklar, belgeler bir düzinenin üzerindedir. En son tanık 2015 yılı boyunca bilgisayarlarını kullandığım Polonya?daki yazarlar evidir. Ne yazık ki onların resmi yazışmaları da silinmiş, Polonya?ya dava açma hakkı doğmuştur.
2.Bu tanıklardan 8?i resmen tanıklık yapmayı kabul etmiş, savcılığa avukatım Erdal Doğan başvurmuştur. (Tanıklardan biri ?hizmetçi parçası ? diye aşağılanmış, Alevi olmasına rağmen o günden beri BİRGÜN gazetesine el sürmemiştir !! Aynı hanım evimde bulunan ve başıma iş açabilecek diğer şeylerin de tanığıdır ama avukatımın tavsiyesiyle bunu yargıya taşımadık.)
3.Sıradan bir hacking davasının nasıl müştekinin kabusuna dönüştürüldüğünü avukatımdan öğrenebilirsiniz. Üşenmezseniz bir avukat aracılığıyla dosyayı inceleyebilir, ?tuhaflıkları? kendi gözünüzle görebilirsiniz.Kısacası ?emailimin? resmen incelenmesini talep edip de kabul edilmeyen ilk kişi olarak adalet tarihine bir imza attım. Elbet savcılık sonucunu avukatlardan önce öğrenen ?şüpheli? konumundaki kişidir, derhal, avukatımdan 40 dk önce beni aramıştır!!
MAĞDURİYETLER
İki yıl email kullanamamak, Ekim 2015'den beri evimde bilgisayar bulunduramamak ( ben bir yazarım!), birkaç burs ya da davet kaçırmak? Geceyarısı Harbiye?de saldırıya uğramak, 46 gün yanık tedavisi görmek?Bunlar sonradan yaşadıklarımın yanında hiç kaldı. Kanaltürk?ün haberiyle başlayan süreçte tam anlamıyla rezil edildim, edilmişim. Yakın zamana kadar hakkımdaki delidir, yalancıdır, hastalık hastasıdır vb söylentilerden haberim bile yoktu.
Bu söylentilerin benim yurt dışında olduğum 2015 senesinde çok tehli boyutlar aldığını, neredeyse bütün İstanbul?a, farklı çevrelerde, farklı farklı söylentiler yayıldığını, dedikodu çıkarmak, iftira atmak, örgüt üyesi olup tehdit etmek ya da ettirmekle itham edildiğimi duyunca gerçekten KORKTUM. (Son derece devlet kokan bir savunma biçimi.) Biliyorsunuz ama gene de tekrarlayayım: Örgüt üyesi değilim, bir örgütün benim talimatımla kendisine ilişmemiş birine mafyatik tehditler savurması epeyce akıldışı! Hayatım boyunca da tek kişiyi tehdit etmedim, hakkımda abuk sabuk kitap yazmış birine karşı bile şiddet ya da intikam yoluna gitmedim.
TAM TERSİ! Ortalığı ayağa kaldırabilecekken sustum, PEN?e bile başvurmadım.(Açıkçası bir arkadaşım Sabri Kuşkonmaz?la konuşmam için o kadar çok üsteledi ki, şüphelendim! Elbet o arkadaşım da çoktan satmıştı beni!!) Atilla Keskin olayın detaylarını biliyor, ispiyonculuk yapmama adına neleri sineye çektiğimi bilir.Elbet bilgisayarımda dosyalar bulunduğunda kapıldığım panikle hatalar yaptım, bütüyle susmam gerekirken konuştum. (Zaten çevremdeki herkesin, yani sizlerin, epeydir benimle ilgili ne safsatalar dinlediğini bilemezdim!) Niyetim bu olsaydı, dedikoduya çok daha müsait açıklar bildiğim gibi, işin devlet boyutuyla ilgili Avusturya?dan beri susmaktayım(En yakın arkadaşımın yazılarımdan alenen çalmasına bile ses çıkarmadım. İNSAF!!)Bir kez yüz yüze? gene tanıklar önünde? buluştum, benden uzak durmasını, böyle yollara saparak kendi hayatını mahvettiğini söyledim. Ve açıkçası, aktif siyasetle uğraşmadığım için, kim muhbirmiş, kim değilmiş,beni pek ilgilendirmezdi.Ama öte yandan yakın çevremi, özellikle muhalifleri, gazeteyi uyarmakla, adıma toplanan paraları geri ödemekle yükümlü hissettim kendimi. Ama benimle kimin, hangi çevrenin nasıl sistematik biçimde uğraştığını ancak şimdi, son iki haftada anladım. Herhalde tek kurban ya da hedef ben olamam, politik açıdan öyle bir önemim yok.
20 yıllık yazarlığım, köşe yazılarım ve kitaplarım ortada. İlkelerim ve mücadelem ortada. Bunları bir kenara bırakalım, belgeler, tanıklar, raporlar ortada? Ama öylesine dışlanıp aşağılandım, öyle suçlamalara maruz kaldım ki havsalam durdu: Deli, mitoman, iftiracı, tehditçi? Aylarca nesnesi olduğum her türden söylentinin asıl mağduru olduğumu (bir kısmını Polonya dönüşü öğrendim), asıl yalnızlaştırılanın, dışlananın, şaibeli konumda bırakılanın, tipik bir taciz?tecavüz davasında olduğu gibi? kurbanın bizzat kendisi olduğunu kimse göremedi mi gerçekten? Bir kez olsun benimle konuşmak, belgelere bakmak, tanıkları dinlemek kimsenin aklındanneden geçmedi, hem de işi gerçekle olan yazarların, gazetecilerin? Sanırım sırf kadın olduğum için bunun kişisel bir hikaye, abartı, dramatize etme olarak görmek yoluna saptınız, aslında ?kafaya alındınız.?
Köşe yazılarımda da, kişisel hayatımda da yalan söylemem, kanıtlayabileceğimi söylemeye ve yazmaya özen gösteririm (Ne de olsa ben bir fizikçiyim!) Edebi başarılarım gibi travmalarım da bana aittir, bir tekine bile saygısızlık ettirmem. Bunca mağduriyetten sonra bir daha ?sanık? sandalyesine oturtulup, bir de hesap vermek zorunda bırakılmaya niyetim yok. Gazetemin ya da avukatımın dediği gibi bana karşı bir psikolojik savaş uygulandı ve ben de yenildim! On yıldır hiçbir geliri olmayan, tek bir senaryo yazmamış, epeyce lüks bir hayat süren birinin, son iki üç yılda ateşli muhalif kesilip kendini de böyle yutturabilmesini havsalam almıyordu! Üstelik elli yaşında, yedi kitap yazmış, yıllarca köşe yazarlığının bedelini ödemiş bir yazar hakkında, hem de bizzat onu tanıyanlara atıp tutarak kendine bir önem atfetmesi: (Ben o kadar önemliyim ki, tehdit dahi ediliyorum. Ama şikayetçi değilim, bizim Aslı biraz çatlak!!!)
Sadede gelelim: İşin son boyutu şu son iki haftada çözüldü. Gerçeği bilmek, ne kadar ağır olursa olsun, özgürleştirici. Ben, bana ihanet eden insanları da anlayabilir, bağışlayabilir, hala sevebilir ve yas tutabilirim. Ama Türkiye karanlık bir süreçten geçiyor, başımıza örülmüş, örülecek çoraplar konusunda birbirimize karşı sorumluyuz.
Selamlar, Aslı"
http://odatv.com/gunler-once-bunlari-yazmisti-2008161200.html
türkiye sanatçılara çok iyi değer verdiği için onu muhafaza adına cezaevinde tutmaya çalışmaktadır.
onu alanlar bugün bizim hızır paşayı andığımız gibi anılacaklarını bilirler mi acaba?
işi gücü düşünmek ve yazmak olanların terörist diye tutuklanması nasıl bir düşüncenin sonucudur acaba?
kendi sitesinde alınmadan birkaç gün önce yayınladığı yazısı.
"Bu mektup, her ne kadar kişisel görünse de, son iki haftadır geçtiğimiz sürecin bir parçası olarak aslında benden çok sizi ilgilendirmektedir. Aylar, yıllar boyu sustuktan sonra bu gün yazmamın nedeni de günümüzün vahim koşullarıdır.
Sorular:
1.Uluslararası düzeyde tanınan bir erkek yazar, söz gelimi Orhan Pamuk, bilgisayarında üç adet izleme programı ve açılamayan ?siyasi? içerikli dosyalar bulunduğunu söyleseydi? Ortalık ayağa kalkmaz, basın ve düşünce özgürlüğü adına imzalar toplanmaz mıydı? Sayın Orhan Pamuk?tan bunları belgelemesi istenir miydi? Elbet ben bir ?kadın? yazar olarak, yani cinsiyetim gereği ?abartmaya? ya da ?uydurmaya? meyilli olduğumdan, bir değil iki bilimsel rapor aldım. Sayın Pamuk belgelerini sunduktan sonra, onu iftira atmak, dedikodu çıkarmak amacıyla, başına ciddi işler açabilecek programları ve dosyaları kendi bilgisayarına yüklemekle kimse suçlar mıydı?
2.Bilgisayara yapılan tüm girişler kolayca tespit edildiği gibi, "edilmiş, yani internet üzerinden yollanmayıp elle konmuş programların tespiti de son derece kolaydır. Programların kim tarafından konulduğunu anlamak benim durumumda çok kolaydı. (Gezi zamanı evime gelen biri, o zamanlar Türkiye?ye yeni döndüğüm için evime sadece tek bir kişi gelmiştir.) Benim sizin bilgisayarınıza izleme programları (keyloggervb) koyduğumu, ekranda belirmeyen, siyasi içerikli, yani başınıza çok ciddi işler açacak dosyalar gizlediğimi anlasanız, benim NE olduğumu düşünürdünüz?
3.Çevrenize bir uyarıda bulunmakla kendinizi yükümlü hisseder miydiniz? Sizin e-mailinizden, sizin adınıza, sağlık durumunuz bahane edilerek para toplansaydı, insanlara bir açıklama borçlu hissetmez miydiniz?
4.Ben SİZİN tüm yakın çevrenizle, babanız dahil, sizden habersiz iletişime geçsem ve sizinle ?çok özel bir ilişki yaşadığımızı?, ?ama sizin ruhsal problemleriniz olduğunu, sizin için çok endişelendiğimi?, mitomani ve paranoyaya eğilimli olduğunuzu söylesem, yakın çevrenizin sizi uyarmasını bekler miydiniz? Köşe yazarı olduğum gazeteye, siyasi çevrelere ve muhtemelen edebiyat çevrelerine de bu tür konuşmaların yapıldığını, aylar yıllar boyu tekrarlandığını yeni öğrendim.
5.Avusturya?da ağır bir kanama nedeniyle hastanede yatarken ırkçı bir doktorun işkencesine maruz kaldığımı herhalde duymuşsunuzdur. (Hastane benden resmen özür dilemiştir, bu korkunç olayla ilgili uluslararası basında çıkan tüm yazılar sitemdedir.) Basına anlatamadığım kısmı şu: Skandalı kapatmak isteyen konsolosluk beni Viyana?ya aldırmış, rahmime verilen zararı tespit ettirip en yakın arkadaşım olduğunu söyleyen birinin Viyanaya gelmek üzere olduğunu haber vermiştir. Bu ?yakın arkadaş? konusunda beni uyarmış, onu ve o yapıdan kimseleri evine kabul etmeyeceğini bildirmiş, ikisi arasında yaşanan gerilimden sonra, konsolos hukuki durumumu 24 saat içinde öğreneceğini belirtmiş, bu yakın arkadaşsa bana cemaatin beni tutuklatmayacağı güvencesini vermiştir. (Elbet ben kendini önemli göstermek isteyen bir kızcağızın devlet bağlantısı varmış rolü oynadığını düşündüm!!) Ne tesadüf, skandalı büyüten Kanaltürk ve benim hakkında yıllar önce ?ahlaken şaibeli? haberlerini yapan Nokta yakınlarda kapatıldı! Konsolosun, yani devletin, beni hangi yapı ve üyeleri hakkında uyardığını anlamışsınızdır. Ben devleti ciddiye almayı biraz geç öğrendim.
6.Gezi günleri? En yakın arkadaşınız Cihangir?de operasyon yapıldığı bahanesiyle sizde kalmaya başlıyor, birden yakın takipte olduğunuzu fark ediyorsunuz? Gezi bastırıldıktan 4 gün sonra, tam da yakın arkadaşınıza konumunuza bildirdikten 10 dk sonra saldırıya uğruyor, ertesi gün için BİRGÜN gazetesine söz verdiğiniz yazıyı kaçırıyorsunuz? Gece karakolda sorguya çekiliyor, daha 12 saat geçmeden aynı arkadaşınızın üzerinize kaynar su dökmesiyle ağır biçimde, üçüncü dereceden yanıyorsanız? Hakikaten bunların kaza ya da tesadüf olduğuna inanır mıydınız? Hem de tam aynı günlerde bilgisayarınıza üç adet casus yazılımı konmuşsa? Saldırıya uğradığım gece annem karakoldaydı, yandığım gün olan korkunçlukların da birebir tanıdığıdır. ( Konsolosa benzer tepki göstermiş, evde polis istemediğini söylemiştir.) Yanık ve saldırıyla ilgili polis tutanağı ve hastane kayıtları mevcuttur, MOBESE kayıtlarına ulaşılamamıştır.
OLGULAR, TANIKLIKLAR
1.2013 senesinden 2015 Temmuzuna dek email hesaplarıma sürekli izinsiz girilmiş, yazışmalarım silinmiş, benim adıma abuk sabuk mailler yollanmış, hesaplar açılmış ve para toplanmıştır. Bunu yapan şahıs, profesyonel bir şirket yardımıyla telefonu üzerinden tespit edilmiştir, elbet en yakın arkadaşımın telefonunu tanırım. Tanıklar, belgeler bir düzinenin üzerindedir. En son tanık 2015 yılı boyunca bilgisayarlarını kullandığım Polonya?daki yazarlar evidir. Ne yazık ki onların resmi yazışmaları da silinmiş, Polonya?ya dava açma hakkı doğmuştur.
2.Bu tanıklardan 8?i resmen tanıklık yapmayı kabul etmiş, savcılığa avukatım Erdal Doğan başvurmuştur. (Tanıklardan biri ?hizmetçi parçası ? diye aşağılanmış, Alevi olmasına rağmen o günden beri BİRGÜN gazetesine el sürmemiştir !! Aynı hanım evimde bulunan ve başıma iş açabilecek diğer şeylerin de tanığıdır ama avukatımın tavsiyesiyle bunu yargıya taşımadık.)
3.Sıradan bir hacking davasının nasıl müştekinin kabusuna dönüştürüldüğünü avukatımdan öğrenebilirsiniz. Üşenmezseniz bir avukat aracılığıyla dosyayı inceleyebilir, ?tuhaflıkları? kendi gözünüzle görebilirsiniz.Kısacası ?emailimin? resmen incelenmesini talep edip de kabul edilmeyen ilk kişi olarak adalet tarihine bir imza attım. Elbet savcılık sonucunu avukatlardan önce öğrenen ?şüpheli? konumundaki kişidir, derhal, avukatımdan 40 dk önce beni aramıştır!!
MAĞDURİYETLER
İki yıl email kullanamamak, Ekim 2015'den beri evimde bilgisayar bulunduramamak ( ben bir yazarım!), birkaç burs ya da davet kaçırmak? Geceyarısı Harbiye?de saldırıya uğramak, 46 gün yanık tedavisi görmek?Bunlar sonradan yaşadıklarımın yanında hiç kaldı. Kanaltürk?ün haberiyle başlayan süreçte tam anlamıyla rezil edildim, edilmişim. Yakın zamana kadar hakkımdaki delidir, yalancıdır, hastalık hastasıdır vb söylentilerden haberim bile yoktu.
Bu söylentilerin benim yurt dışında olduğum 2015 senesinde çok tehli boyutlar aldığını, neredeyse bütün İstanbul?a, farklı çevrelerde, farklı farklı söylentiler yayıldığını, dedikodu çıkarmak, iftira atmak, örgüt üyesi olup tehdit etmek ya da ettirmekle itham edildiğimi duyunca gerçekten KORKTUM. (Son derece devlet kokan bir savunma biçimi.) Biliyorsunuz ama gene de tekrarlayayım: Örgüt üyesi değilim, bir örgütün benim talimatımla kendisine ilişmemiş birine mafyatik tehditler savurması epeyce akıldışı! Hayatım boyunca da tek kişiyi tehdit etmedim, hakkımda abuk sabuk kitap yazmış birine karşı bile şiddet ya da intikam yoluna gitmedim.
TAM TERSİ! Ortalığı ayağa kaldırabilecekken sustum, PEN?e bile başvurmadım.(Açıkçası bir arkadaşım Sabri Kuşkonmaz?la konuşmam için o kadar çok üsteledi ki, şüphelendim! Elbet o arkadaşım da çoktan satmıştı beni!!) Atilla Keskin olayın detaylarını biliyor, ispiyonculuk yapmama adına neleri sineye çektiğimi bilir.Elbet bilgisayarımda dosyalar bulunduğunda kapıldığım panikle hatalar yaptım, bütüyle susmam gerekirken konuştum. (Zaten çevremdeki herkesin, yani sizlerin, epeydir benimle ilgili ne safsatalar dinlediğini bilemezdim!) Niyetim bu olsaydı, dedikoduya çok daha müsait açıklar bildiğim gibi, işin devlet boyutuyla ilgili Avusturya?dan beri susmaktayım(En yakın arkadaşımın yazılarımdan alenen çalmasına bile ses çıkarmadım. İNSAF!!)Bir kez yüz yüze? gene tanıklar önünde? buluştum, benden uzak durmasını, böyle yollara saparak kendi hayatını mahvettiğini söyledim. Ve açıkçası, aktif siyasetle uğraşmadığım için, kim muhbirmiş, kim değilmiş,beni pek ilgilendirmezdi.Ama öte yandan yakın çevremi, özellikle muhalifleri, gazeteyi uyarmakla, adıma toplanan paraları geri ödemekle yükümlü hissettim kendimi. Ama benimle kimin, hangi çevrenin nasıl sistematik biçimde uğraştığını ancak şimdi, son iki haftada anladım. Herhalde tek kurban ya da hedef ben olamam, politik açıdan öyle bir önemim yok.
20 yıllık yazarlığım, köşe yazılarım ve kitaplarım ortada. İlkelerim ve mücadelem ortada. Bunları bir kenara bırakalım, belgeler, tanıklar, raporlar ortada? Ama öylesine dışlanıp aşağılandım, öyle suçlamalara maruz kaldım ki havsalam durdu: Deli, mitoman, iftiracı, tehditçi? Aylarca nesnesi olduğum her türden söylentinin asıl mağduru olduğumu (bir kısmını Polonya dönüşü öğrendim), asıl yalnızlaştırılanın, dışlananın, şaibeli konumda bırakılanın, tipik bir taciz?tecavüz davasında olduğu gibi? kurbanın bizzat kendisi olduğunu kimse göremedi mi gerçekten? Bir kez olsun benimle konuşmak, belgelere bakmak, tanıkları dinlemek kimsenin aklındanneden geçmedi, hem de işi gerçekle olan yazarların, gazetecilerin? Sanırım sırf kadın olduğum için bunun kişisel bir hikaye, abartı, dramatize etme olarak görmek yoluna saptınız, aslında ?kafaya alındınız.?
Köşe yazılarımda da, kişisel hayatımda da yalan söylemem, kanıtlayabileceğimi söylemeye ve yazmaya özen gösteririm (Ne de olsa ben bir fizikçiyim!) Edebi başarılarım gibi travmalarım da bana aittir, bir tekine bile saygısızlık ettirmem. Bunca mağduriyetten sonra bir daha ?sanık? sandalyesine oturtulup, bir de hesap vermek zorunda bırakılmaya niyetim yok. Gazetemin ya da avukatımın dediği gibi bana karşı bir psikolojik savaş uygulandı ve ben de yenildim! On yıldır hiçbir geliri olmayan, tek bir senaryo yazmamış, epeyce lüks bir hayat süren birinin, son iki üç yılda ateşli muhalif kesilip kendini de böyle yutturabilmesini havsalam almıyordu! Üstelik elli yaşında, yedi kitap yazmış, yıllarca köşe yazarlığının bedelini ödemiş bir yazar hakkında, hem de bizzat onu tanıyanlara atıp tutarak kendine bir önem atfetmesi: (Ben o kadar önemliyim ki, tehdit dahi ediliyorum. Ama şikayetçi değilim, bizim Aslı biraz çatlak!!!)
Sadede gelelim: İşin son boyutu şu son iki haftada çözüldü. Gerçeği bilmek, ne kadar ağır olursa olsun, özgürleştirici. Ben, bana ihanet eden insanları da anlayabilir, bağışlayabilir, hala sevebilir ve yas tutabilirim. Ama Türkiye karanlık bir süreçten geçiyor, başımıza örülmüş, örülecek çoraplar konusunda birbirimize karşı sorumluyuz.
Selamlar, Aslı"
http://odatv.com/gunler-once-bunlari-yazmisti-2008161200.html
19 haziran 1999 tarihli ali kırca'nın sunduğu siyaset meydanında "cemaat devlet kadrolarına, eğitime, askeri kadrolara sızıyor" diye açıklama yapan aydın insan.
sonra ergenekon'dan almak istediler onu.
ergenekonun savcıları, hakimleri, savunucuları nerdeler şimdi?
sonra ergenekon'dan almak istediler onu.
ergenekonun savcıları, hakimleri, savunucuları nerdeler şimdi?
bir akp'li ile tartışmanın ne kadar gereksiz olduğunu gösteren en büyük veridir.
sen adama dersin ki dış borç var şu kadar.
onlar der ki yok efendim ne dış ne iç hiç borcumuz yok bizim.
sen adama dersin ki ahanda veriler, ahanda maliyenin sitesi,
onlar der ki yok efendim rte imf ye borcu bitirdik diyor,
sen adama dersin ki tamam imf bitmiş ama bir tek imf yok ki
onlar der ki nasıl yok bak sen de yola geldin bitmiş borç
sen adama dersin ki... yok yok demezsin.
https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=2&cad=rja&uact=8&sqi=2&ved=0ahUKEwj_qYnc58fOAhXGXRQKHdbdDM8QFgghMAE&url=https%3A%2F%2Fwww.hazine.gov.tr%2FFile%2F%3Fpath%3DROOT%252F1%252FDocuments%252FKamu%2BFinansman%25C4%25B1%2B%25C4%25B0statisti%25C4%259Fi%252FT%25C3%25BCrkiye%2BBr%25C3%25BCt%2BD%25C4%25B1%25C5%259F%2BBor%25C3%25A7%2BStoku.xls&usg=AFQjCNFaNcv5cAPTOaAmNuJAJHHXAIMqxw&bvm=bv.129759880,d.bGg
sen adama dersin ki dış borç var şu kadar.
onlar der ki yok efendim ne dış ne iç hiç borcumuz yok bizim.
sen adama dersin ki ahanda veriler, ahanda maliyenin sitesi,
onlar der ki yok efendim rte imf ye borcu bitirdik diyor,
sen adama dersin ki tamam imf bitmiş ama bir tek imf yok ki
onlar der ki nasıl yok bak sen de yola geldin bitmiş borç
sen adama dersin ki... yok yok demezsin.
https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=2&cad=rja&uact=8&sqi=2&ved=0ahUKEwj_qYnc58fOAhXGXRQKHdbdDM8QFgghMAE&url=https%3A%2F%2Fwww.hazine.gov.tr%2FFile%2F%3Fpath%3DROOT%252F1%252FDocuments%252FKamu%2BFinansman%25C4%25B1%2B%25C4%25B0statisti%25C4%259Fi%252FT%25C3%25BCrkiye%2BBr%25C3%25BCt%2BD%25C4%25B1%25C5%259F%2BBor%25C3%25A7%2BStoku.xls&usg=AFQjCNFaNcv5cAPTOaAmNuJAJHHXAIMqxw&bvm=bv.129759880,d.bGg
m.ö. 5. yüzyılda çinde yaşamış bilim ve felsefe adamı.
ne zaman 03.02 denilse akla gelen tarih.
onbinlerin aramızdan ayrıldığı doğal felaket.
onbinlerin aramızdan ayrıldığı doğal felaket.
hala konuşabilen kişidir.
hani sorsanız ona göre bir şey yoktur ortada.
aslında bize göre de bir şey yok. her şey parsel parsel yok oldu yani.
istifa ettiği söylentileri de var. etse de etmese de bir şey farketmez. varlığı da yokluğu da icraatı da tivitırda olan kişi.
şimdi görse bunu asfaltı yala, çeşmeyi götür, suyu iç gibi ifadeleri kendi seviyesine uygun bir şekilde kurarak adresini aldım seni şikayet edeceğim edasında hareket eder. o da olmadı mahalleden arkadaşlarını toplayıp dövdürür herhalde.
hani sorsanız ona göre bir şey yoktur ortada.
aslında bize göre de bir şey yok. her şey parsel parsel yok oldu yani.
istifa ettiği söylentileri de var. etse de etmese de bir şey farketmez. varlığı da yokluğu da icraatı da tivitırda olan kişi.
şimdi görse bunu asfaltı yala, çeşmeyi götür, suyu iç gibi ifadeleri kendi seviyesine uygun bir şekilde kurarak adresini aldım seni şikayet edeceğim edasında hareket eder. o da olmadı mahalleden arkadaşlarını toplayıp dövdürür herhalde.
her yerde örgütlenen feto'nun imamlarının sözlükler aleminden sorumlu olan üyesidir.
mürid sözlük yazarlarına 1 dolar yerine 1 artı verir.
yersen.
mürid sözlük yazarlarına 1 dolar yerine 1 artı verir.
yersen.
sonunda fetö ile ilgili konuşmuş kişidir.
demokrasi mitingine gitmiş hulusi akar'ın yanında görülmüş ama olmamıştı. gelememişti gündeme. şimdi de "ben içerdeyken" muhabbetine girmiş. adil öksüz gelmiş yanına. nasıl gelmişmiş. kitap getirmiş ona. nasıl getirmişmiş.
sanki bir farkları varmış gibi bugün feto'ya laf söylemiyorlar mı gülesi geliyor insanın.
cezaevindeyken müritlerinin nasıl öfkeli, nasıl saldırgan olduklarını unutmadık.
demokrasi mitingine gitmiş hulusi akar'ın yanında görülmüş ama olmamıştı. gelememişti gündeme. şimdi de "ben içerdeyken" muhabbetine girmiş. adil öksüz gelmiş yanına. nasıl gelmişmiş. kitap getirmiş ona. nasıl getirmişmiş.
sanki bir farkları varmış gibi bugün feto'ya laf söylemiyorlar mı gülesi geliyor insanın.
cezaevindeyken müritlerinin nasıl öfkeli, nasıl saldırgan olduklarını unutmadık.
demokrasi nöbetleri bitene kadar çok demokrasi aşıkı olanların hep birlikte saldırmaya başladığı şarkıcı.
kadın fikrini beyan etmiş ve 7 ağustos mitingini show olarak nitelemiştir. onca insan ölmüşken, terör saldırıları ile sürekli ölüm haberleri gelirken oradaki show un bir parçası olmayacağını demokratik bir şekilde beyan etmiştir.
tabi karşılığında ne olmuştur. konserleri iptal edilmiş ve toplumun bir kısmı tarafından linç edilmeye başlanmıştır. toplumun hafızası güçlü kısmı bu sözlerini hatırlayacaktır hep ve anlatacaktır bugün kadını linç etmeye çalışanlara onun sözlerinin ne anlama geldiğini.
kadın fikrini beyan etmiş ve 7 ağustos mitingini show olarak nitelemiştir. onca insan ölmüşken, terör saldırıları ile sürekli ölüm haberleri gelirken oradaki show un bir parçası olmayacağını demokratik bir şekilde beyan etmiştir.
tabi karşılığında ne olmuştur. konserleri iptal edilmiş ve toplumun bir kısmı tarafından linç edilmeye başlanmıştır. toplumun hafızası güçlü kısmı bu sözlerini hatırlayacaktır hep ve anlatacaktır bugün kadını linç etmeye çalışanlara onun sözlerinin ne anlama geldiğini.