denizcilikte Hep birlikte kürek çekmek için verilen komuta.
Psikiyatri, insanın davranış dinamiklerini açıklamak üzerine çalışan ve normal ile normal dışı (hastalık) davranış örüntülerini sınıflandırarak tedavi etmeye çabalayan tıp bilimi, ruh hekimliği . `Psikiyatri` terimi ilk defa 1808 yılında alman psikiyatrist Johann Christian Reil tarafından kullanılmıştır. Kelime anlamı ise tıbbi ruhsal tedavidir.
elektrokardiyogram kelimesinin kısaltmasıdır. elektrokardiyogram kalp kasılmalarının ve sinirsel iletişimin kayıt altına alınmasıdır. ekg Elektrokardiyograf ile yapılır. genellikle ısıya duyarlı bir kağıt üzerine kaydedilir.
renk körlüğü.
Canlı bir dokudan incelenmek muayene edilmek üzere bir parça alınması.
halk dilinde kansızlık olarak adlandırılan kandaki alyuvarların ve yine kanda bulunan hemoglobin miktarının az olması sonucunda ortaya çıkan hastalıktır.
insanın ruhuna iyi gelen Türklerin içmeyi pek bir sevdiği koyu kırmızı sıcak içecek.
tıp dilinde kısa süreli şuur kaybı anlamına gelir. 5-20 saniye sürer. hasta devam etmekte olan aktivitelerini yapmaz. bakışları donuklaşır. yarım dakika gibi bir süre sonucunda eski haline geri döner.
kalp durmasının tıp dilinde söylenişidir. hasta tıbben ölmüş sayılır . kalp masajı uygulanmaya başlar. beklenmeyen kalp durmasına akut kardiyak arrest adı verilir.
normal biçimde oksijen alamayan hastaya ağız yahut burundan giren bir tüp yardımıyla oksijen vermek.
supernatural isimli amerikan yapımı dizide kullanılan chervolet modeli. 1967 yılında yapılmıştır. siyahının asil bir görüntüsü vardır. ve klasik arabalara meraklı olanların ilgisini çekmesi büyük ihtimaldir.
2005 yılında başlamış günümüzde hala 10. sezonu sürmekte olan paranormal olayları konu alan amerikan yapımı dizidir.
Sam Dean`in annesi (mary winchester) sam 6 aylık dean 4 yaşındayken bir gece paranormal bir varlık tarafından öldürülür. bunun üzerine sam ve dean`in babası john , bu varlığı bulmak adına yemin eder ve paranormal olayları araştımaya başlar . bu konuda engin bir bilgiye sahip olan john winchester , eyalet eyalet gezerek avlanamaya başlar. bu avlar sırasınada sam ve dean de john`un yanındadır ve sürekli okul değiştirerek motellerde büyürler. john bu süre zarfı içerisinde oğullarının pek yanında olamadığı için sam e bakma görevi dean e düşer ve bu görevi oldukça benimser sam ile arasında inanılmaz güçlü bir bağ vardır.
Dean , tam olarak babası gibi bir avcı olmak ister ve büyüdüğünde john winchester `ın oğlu olduğu her halinden bellidir. onun gibi giyinir ve onun dinlediği müzikleri dinler. sonrasındaysa onun kullandığı arabayı kullanmaya başlar. (bkz: 67 impala) her zaman hayali iyi bir avcı olmaktır ve bunu başarır. okuldan nefret eder. ve kızlarla arası oldukça iyidir.
Sam, dean in tam tersine yaşadığı hayattan hiç memnun değildir. o daha düzenli bir hayat istemektedir. sürekli okul değiştirmekten nefret eder. ve en sonunda dean , john ve avcılığı bırakarak satanford`a hukuk fakültesi okumaya gider. dean gelip onu alıncaya kadar onlarla pek görüşmez dean`in aksine babasına hayranlık duymaz. o daha çok modern bir yaşam biçimi istemektedir. ancak annesine olanların aynısı kız arkadaşına da olunca avcılığa geri döner.
dizide iki kardeş bazen ayrı kalsalar da çoğu zaman beraberlerdir. ve 9 sezon boyunca bir çok adı bile duyulmayan olağanüstü varlıklarla uğraşırlar. hatta dünyayı kıyametten bile kurtarırlar.
dizi 9. sezonda çok şaşırtıcı bir final yapmıştır. 10. sezon the CW kanalında 7 Ekim salı günü başlayacak.
Dizinin ,
sam winchester (jared pedalecki)
dean winchester (jensen ackles) olmak üzere iki başrolü var .
yalnız dizide melek castiel (misha collins) ve cehennemin kralı crowley (mark sheppard ) ın da rolü büyük.
dizi müziği için (kansas- carry on wayward son) (youtube: 2X_2IdybTV02X_2IdybTV0)
Sam Dean`in annesi (mary winchester) sam 6 aylık dean 4 yaşındayken bir gece paranormal bir varlık tarafından öldürülür. bunun üzerine sam ve dean`in babası john , bu varlığı bulmak adına yemin eder ve paranormal olayları araştımaya başlar . bu konuda engin bir bilgiye sahip olan john winchester , eyalet eyalet gezerek avlanamaya başlar. bu avlar sırasınada sam ve dean de john`un yanındadır ve sürekli okul değiştirerek motellerde büyürler. john bu süre zarfı içerisinde oğullarının pek yanında olamadığı için sam e bakma görevi dean e düşer ve bu görevi oldukça benimser sam ile arasında inanılmaz güçlü bir bağ vardır.
Dean , tam olarak babası gibi bir avcı olmak ister ve büyüdüğünde john winchester `ın oğlu olduğu her halinden bellidir. onun gibi giyinir ve onun dinlediği müzikleri dinler. sonrasındaysa onun kullandığı arabayı kullanmaya başlar. (bkz: 67 impala) her zaman hayali iyi bir avcı olmaktır ve bunu başarır. okuldan nefret eder. ve kızlarla arası oldukça iyidir.
Sam, dean in tam tersine yaşadığı hayattan hiç memnun değildir. o daha düzenli bir hayat istemektedir. sürekli okul değiştirmekten nefret eder. ve en sonunda dean , john ve avcılığı bırakarak satanford`a hukuk fakültesi okumaya gider. dean gelip onu alıncaya kadar onlarla pek görüşmez dean`in aksine babasına hayranlık duymaz. o daha çok modern bir yaşam biçimi istemektedir. ancak annesine olanların aynısı kız arkadaşına da olunca avcılığa geri döner.
dizide iki kardeş bazen ayrı kalsalar da çoğu zaman beraberlerdir. ve 9 sezon boyunca bir çok adı bile duyulmayan olağanüstü varlıklarla uğraşırlar. hatta dünyayı kıyametten bile kurtarırlar.
dizi 9. sezonda çok şaşırtıcı bir final yapmıştır. 10. sezon the CW kanalında 7 Ekim salı günü başlayacak.
Dizinin ,
sam winchester (jared pedalecki)
dean winchester (jensen ackles) olmak üzere iki başrolü var .
yalnız dizide melek castiel (misha collins) ve cehennemin kralı crowley (mark sheppard ) ın da rolü büyük.
dizi müziği için (kansas- carry on wayward son) (youtube: 2X_2IdybTV02X_2IdybTV0)
hasta kardeşini sağlık ocağına götürürken numara yaptığını düşünen abilerdir.
bitkin kardeş yavaş yürüdüğünde savaşlarda askerlerin sıtma oldukları halde savaşmaya devam ettiğini söyler.
lakin onların kurtarması gereken bir ülke vardır. buradaki bitkin bireyin ise evde yatmasının hiçbir mahzuru yoktur.
bitkin kardeş yavaş yürüdüğünde savaşlarda askerlerin sıtma oldukları halde savaşmaya devam ettiğini söyler.
lakin onların kurtarması gereken bir ülke vardır. buradaki bitkin bireyin ise evde yatmasının hiçbir mahzuru yoktur.
başa bela kağıt parçası.
android telefona sahip neredeyse her kişide bulunan mesajlaşma uygulaması.
boş düşünmediği anlamlarından belli yazar hoş gelmiştir.
insanların yanaklarında kas eksikliği sonucunda oluşan çukur.
kesilen kurbanın eşe dosta fakire fukaraya dağıtılması eylemidir.
birbirlerinin tanımına balıklama atlayıp aynı konuda bir çok fikir beyan edebilirler. fakat sözlüklerde pek görülen bir olay değildir.
şairin olmaktan çıkıp millete ait olan şiirlerdendir . şairi necip fazıl kısakürek kendisi aşağıdaki gibidir. okul müsamerelerinde bazı kutlamalarda ve gösterilerde çoğu kez yer alır. şiirde sakarya gerçek anlamda sakarya nehri ve türk gençliği olmak üzere iki anlamda kullanılmıştır.`yüzüstü çok süründün ayağa kal sakarya !` mısrasıyla 1. sakarya savaşını tek cümlede anlatmıştır.
Sakarya Türküsü
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..
(1949)
Necip Fazıl Kısakürek
Sakarya Türküsü
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..
(1949)
Necip Fazıl Kısakürek
ideal Türk gencini şairin gözünden anlatan ilk dörtlüğü aşağıda belirtilen hüseyin nihal atsız şiiridir.
Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset.
Sen bütün varlığınla yurdumuzun malısın.
Sen bir insan değilsin; ne kemiksin ne de et;
Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.
Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset.
Sen bütün varlığınla yurdumuzun malısın.
Sen bir insan değilsin; ne kemiksin ne de et;
Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.
bir yere girip yanındakine muhabbetin konusunu sorduğunda karşılaşılan sözdür.
yaptığı şeyi yapmaması gerektiğini düşünen fakat emre uymak zorunda olduğu için eylemi gerçekleştiren kişinin söylediği sözdür.
bir tarafta korkulan insana saygı duyulduğu bu saygının da sevgiyi beslediği düşünüldüğünde tam doğru olamayan aristotales sözüdür.
ilk başlandığında fena durmayan fakat tüm çantayı kaplayınca çığrından çıkan genellikle 12-14 yaş arasındakilerin yöneldiği eylemdir.