yerli yabancı ayrımı olmaksızın tüm dövüş filmlerin klasiği. `cüneyt arkın` karakterlerimizden tutun da rocky`ye kadar; iyi kalpli abilerimizin önce dayaktan yere yığılıp sonra yerde karısını, çocuğunu, koçunu veya baltalayıcı bir olayı görüp gaza gelmesiyle gelişen durum. sonra abilerimiz adamı yığar biz de seviniriz, `ne filmdi be` deriz.
türkçesi: sonup gitmektense yanmak daha iyidir.
kurt cobain ve onun son mektubuyla özdeşleşmiş, aslında `neil young``ın `hey,hey,my,my..` adlı şarkısına ait olan cümle.
kurt cobain ve onun son mektubuyla özdeşleşmiş, aslında `neil young``ın `hey,hey,my,my..` adlı şarkısına ait olan cümle.
teoman`ı teoman yapan şarkılarından biri. şöyle ki:
ruhidir benim adım hiç çıkamam evimden
dostlar uydururum hayali mutluyumdur bu yüzden
bir çiçek dürbününden insanlara bakarken
bir gün bir istasyon gördüm trenleri geciken
yolcular ellerinde tek gidişlik bir bilet
henüz bilmeseler de hayat bundan ibaret
istasyon insanları burdalar tesadüfen
aynı rüyayı görüp ayrı yerlere giden
eskiden çok eskiden ben daha çok küçükken
henüz cennet plajı otopark olmamışken
mercanların arasında küçük balıklar vardı
en güzelleri el boyunda kavuniçi olanlardı
bir gün bir rüya gördüm
o kavuniçi balık benmişim
büyümem beklenmeden afiyetle yenmişim
istasyon insanları burdalar tesadüfen
aynı rüyayı görüp ayrı yerlere giden
ruhidir benim adım
bir sırrım var saklarım
ama görünce anlarsınız
yalnız dikkat acımayın
acınmak canımı en çok acıtandır
istasyon insanları burdalar tesadüfen
aynı rüyayı görüp ayrı yerlere giden
ruhidir benim adım hiç çıkamam evimden
dostlar uydururum hayali mutluyumdur bu yüzden
bir çiçek dürbününden insanlara bakarken
bir gün bir istasyon gördüm trenleri geciken
yolcular ellerinde tek gidişlik bir bilet
henüz bilmeseler de hayat bundan ibaret
istasyon insanları burdalar tesadüfen
aynı rüyayı görüp ayrı yerlere giden
eskiden çok eskiden ben daha çok küçükken
henüz cennet plajı otopark olmamışken
mercanların arasında küçük balıklar vardı
en güzelleri el boyunda kavuniçi olanlardı
bir gün bir rüya gördüm
o kavuniçi balık benmişim
büyümem beklenmeden afiyetle yenmişim
istasyon insanları burdalar tesadüfen
aynı rüyayı görüp ayrı yerlere giden
ruhidir benim adım
bir sırrım var saklarım
ama görünce anlarsınız
yalnız dikkat acımayın
acınmak canımı en çok acıtandır
istasyon insanları burdalar tesadüfen
aynı rüyayı görüp ayrı yerlere giden
bir orhan veli harikası.
hürriyete doğru
gün doğmadan,
deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
içinde bir iş görmenin saadeti,
gideceksin;
gideceksin ırıpların çalkantısında.
balıklar çıkacak yoluna karşıcı;
sevineceksin.
ağları silkeledikçe
deniz gelecek eline pul pul;
ruhları sustuğu vakit martıların,
kayalıklardaki mezarlarında,
birden,
bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
bayramlar, seyranlar mı dersin, şenlikler, cümbüşler mi?
gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?
heeey!
ne duruyorsun be, at kendini denize;
geride bekleyenin varmış, aldırma;
görmüyor musun her yanda hürriyet;
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
git gidebildiğin yere.
hürriyete doğru
gün doğmadan,
deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
içinde bir iş görmenin saadeti,
gideceksin;
gideceksin ırıpların çalkantısında.
balıklar çıkacak yoluna karşıcı;
sevineceksin.
ağları silkeledikçe
deniz gelecek eline pul pul;
ruhları sustuğu vakit martıların,
kayalıklardaki mezarlarında,
birden,
bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
bayramlar, seyranlar mı dersin, şenlikler, cümbüşler mi?
gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?
heeey!
ne duruyorsun be, at kendini denize;
geride bekleyenin varmış, aldırma;
görmüyor musun her yanda hürriyet;
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
git gidebildiğin yere.
little miss sunshine` filminin en göze batan soundtrack parçasıdır. ayrıca `devotchka``nın aynı adı taşıyan albümünde yer alır.
şarkıda ezgiler şelale gibi kulaklara akar ve beyne huzur dolar. bazen ruh haline göre hüzün, keder gibi yan etkilere yol açar.
kısaca anlatılmaz dinlenir.
hold your grandmother`s bible to your breast.
gonna put it to the test.
you want it to be blessed.
and in your heart,
you know it to be true,
you know what you gotta do.
they all depend on you.
and you already know.
yeah, you already know how this will end.
there is no escape,
from the slave-catchers` songs.
for all of the loved ones gone.
forever`s not so long.
and in your soul,
they poked a million holes.
but you never let them show.
c`mon it`s time to go.
and
you
already know.
yeah, you already know
how this will end.
now you`ve seen his face.
and you know that there`s a place,
in the sun,
for all that you`ve done,
for you and your children.
no longer shall you need.
you always wanted to believe,
just ask and you`ll receive,
beyond your wildest dreams.
and
you
already know.
yeah, you already know
how this will end.
you already know (you already know)
you already know (you already know)
you already...
love will end.
şarkıda ezgiler şelale gibi kulaklara akar ve beyne huzur dolar. bazen ruh haline göre hüzün, keder gibi yan etkilere yol açar.
kısaca anlatılmaz dinlenir.
hold your grandmother`s bible to your breast.
gonna put it to the test.
you want it to be blessed.
and in your heart,
you know it to be true,
you know what you gotta do.
they all depend on you.
and you already know.
yeah, you already know how this will end.
there is no escape,
from the slave-catchers` songs.
for all of the loved ones gone.
forever`s not so long.
and in your soul,
they poked a million holes.
but you never let them show.
c`mon it`s time to go.
and
you
already know.
yeah, you already know
how this will end.
now you`ve seen his face.
and you know that there`s a place,
in the sun,
for all that you`ve done,
for you and your children.
no longer shall you need.
you always wanted to believe,
just ask and you`ll receive,
beyond your wildest dreams.
and
you
already know.
yeah, you already know
how this will end.
you already know (you already know)
you already know (you already know)
you already...
love will end.
hollywood film fragmanlarının geleneksel dış sesi. `wans upon e taaaaym, in dı diip sensıs of dı vörld. no adır çens! no mörsi! oll deir niid was e hiiiro! ` gibi egzantirik, gaz laflarla filmi görkemli kılan, bariton ya da bas bariton arası bir ses niteliğine sahip olduğunu düşündüğüm amca. kendimi bildim bileli hollywood fragmanlarını seslendirir. belki de amerika`da hatta dünyada sesi en çok duyulan insan olabilecek şahsiyettir kanımca.
izmir``de yunan işgali sırasında düşman birliklerine ilk kurşunu sıkan, olay yerinde şehit olan vatansever, kahraman gazeteci.
ege bölgesinde oynanagelen bir zeybek havası. düğünlerde, omuzları kabartan ve adamı `bu düğünün yiğidi benim ulan` moduna sokan vazgeçilmez.
`half life``ın baş karakteri. esas oğlan. oyunda dünyaya gözünden baktığınız fizik profesörü. kaybolan insan ırkının isyan bayrakçısı.
klasik bir hollywood repliği. diğer bir türevi ise `hey dostum senin asıl sorunun o koca kıçının kafandan büyük olması biliyor musun`dur.
bir nevi scooter. farkı; üzerindeki insanın hareketlerinden~eğilim ve yönelimlerinden~ hangi yöne, ne hızda gideceğini anlaması ve kendi gücüyle~pil gücü esasen~ yol almasıdır.
`dünya``ya has geometrik şekil.
21 mart 1958 doğumlu ünlü ingiliz aktör. şekil simalarındandır hollywood'un.
yaklaşık bir yemek tabağı büyüklüğünde, yassı, ince bir plastik daire. boş arazi, boş zaman ve birden fazla kişi kombinasyonu tamamlandığında biraz uzak mesafedeki partnere (yere paralel olarak) atılıp karşılıklı oynanan oyuncak.
frigya, sakarya ırmağı ile büyük menderes`in yukarı çığırları arasında kalan bölgenin eski çağdaki adıdır. frigya diye tabir edilen yerde frigler yaşardı vakti zamanında. bölge bereketli topraklara ve su kaynaklarına sahipti.
bir sting klasiği. sözleri:
if blood will flow when flesh and steel are one
drying in the colour of the evening sun
tomorrow`s rain will wash the stains away
but something in our minds will always stay
perhaps this final act was meant
to clinch a lifetime`s argument
that nothing comes from violence
and nothing ever could
for all those born beneath an angry star
lets we forget how fragile we are
on and on the rain will fall
like tears from a star
like tears from a star
on and on the rain will say
how fragile we are
how fragile we are
on and on the rain will fall
like tears from a star
like tears from a star
on and on the rain will say
how fragile we are
how fragile we are
how fragile we are
how fragile we are
if blood will flow when flesh and steel are one
drying in the colour of the evening sun
tomorrow`s rain will wash the stains away
but something in our minds will always stay
perhaps this final act was meant
to clinch a lifetime`s argument
that nothing comes from violence
and nothing ever could
for all those born beneath an angry star
lets we forget how fragile we are
on and on the rain will fall
like tears from a star
like tears from a star
on and on the rain will say
how fragile we are
how fragile we are
on and on the rain will fall
like tears from a star
like tears from a star
on and on the rain will say
how fragile we are
how fragile we are
how fragile we are
how fragile we are
matrix``te geçer. `neo``ya verilen, işaret-emirdir.
alice`in harikalar diyarında beyaz bir tavşanın peşinden koşması durumundan türemiştir.
önemli olan takip etmektir. yoksa tavşan tavşandır. keramet takiptir, farklı eylemler, çabalar, istekler, hazlardır. hayatın anlamıdır.
alice`in harikalar diyarında beyaz bir tavşanın peşinden koşması durumundan türemiştir.
önemli olan takip etmektir. yoksa tavşan tavşandır. keramet takiptir, farklı eylemler, çabalar, istekler, hazlardır. hayatın anlamıdır.
1965 doğumlu sinema sanatçısı. "mustafa hakkında herşey" ve "babam ve oğlum" filmlerindeki performansıyla iyi bilinir. en son "bıçak sırtı" adlı dizide rol almıştır. türk sinemasının en yetenekli oyuncularından biri olarak gösterilmektedir.
sık sık bozulup insanı deli eden aparat.
argoda joker kelime. bazı anlamları: kalitesiz, dandik, boş, gereksiz, sahte, vs.
süpürge ile süpürülen küçük çöpleri almak için kullanılan, kısa saplı küreğe benzeyen alet.
bir çeşit işkence yöntemi. uzun ve kalın bir sopaya iple bilekten bağlanan ayakların daha kalın bir sopayla tabanlardan dövülmesidir. şaban`ın korkulu rüyasıdır.
1903 doğumlu, askerlik kariyerinde deniz kuvvetleri komutanlığı`na kadar yükselmiş, ankara`da bir mahalleye ismi verilmiş devlet adamı, altıncı cumhurbaşkanı.
biraz delice çaldığından ve bazen gitarının tellerini gazaba uğrattığından ``mr. slowhand`` lakabıyla anılan müzisyen.
hesaplaşma. iki kişinin `x` bir konu veya alanda kozlarını paylaşması.