tımar, osmanlılarda, belirli görev karşılığında halka verilen toprak.
yok olan, ortadan kalkan.
güçlükle karşılaşmak.
bir doğan cinsi.
`zaafa kapılmak`, direnç gösterememek.
sapı `orak`la biçilmeyecek kadar kısa kalmış ekin.
bir yolun başka yollarla kesiştiği yer.
saçma bir söze karşı verilen karşılık.
sert ve zor eriyebilen bir element, `tungsten` ~simgesi w ~
sıvının akışa karşı gösterdiği direnç.
"allah" (cc)!nun birliği.
osmanlı din ve siyaset adamıydı.
i. dünya savaşı`nın başlaması ile cihad fetvasını veren şeyhülislam oldu.
i. dünya savaşı`nın başlaması ile cihad fetvasını veren şeyhülislam oldu.
kaynaşma sırasında ekte veya kelimede bulunan ünsüzlerin birinin düşmesine denir. ör: mini`k`cik.
siyasette, birlikçi, birlikten yana ve birleştirici.
`umut `vermek.
olmasını, olacağını `ummak`.
kesilen hayvanın etinden alınan pay.
istekleri sert bir biçimde bildirmek.
aynı ülküye bağlı olanlar kişilerden her biri, `yurttaş`.
savaşarak bir ülkeyi fethetmek.
bir şeyin olmasını istemek, beklemek.
sonu görülmeyecek kadar geniş olan.
görüşmeyi sıklaştırmak iyidir anlamında kullanılan bir söz.
kulakta, yarım daire kanallarına bağlı küçük kese.
doğaçlamak.