1836 ve 1909 yılları arasında yaşamış italyan kriminolog. kimi insanların, atalarından kendilerine geçen kalıtımsal genler nedeniyle doğuştan suçlu olabileceklerini, bu doğrultuda, küçük kafatası, dar alın, fazla uzun kollar gibi kimi fiziksel özelliklerin suçlularda bulunabilecek bazı anomaliler olduğunu ileri sürmüştür. neyse ki daha sonraları, kimi insanların suçlu doğdukları fikrini biraz yumuşatmıştır da içinde bulunulan sosyolojik ve psikolojik kimi koşulların da suç konusunda etkili olabileceğini kabul etmiştir.
(bkz: kriminoloji)
ünlü amerikalı korku yazarı `stephen king``in ilk romanıdır. telekinesis güçleri olan carrie`nin, başta dini konularda kendisine baskı yapan annesi olmak üzere kendisini dışlayan herkesten intikam alışını konu alan roman, daha sonra brian de palma yönetmenliğinde sinemaya da uyarlanmıştır.
1894 ve 1963 yılları arasında yaşamış ingiliz yazar, şair, denemeci. `george orwell` `in `1984``ünü bilenler genelde huxley`nin de `brave new world` `ünü bilirler. bunun dışında `heaven and hell`, `island` gibi bir çok eser veren yazarın `the doors of perception` adlı meskalin deneylerini (ve aynı zamanda deneyimlerini) anlattığı kitabı, `the doors` grubuna da isim konusunda ilham kaynağı olmuştur.
`kişi` anlamına gelen arapça söz.
zayıflıktan veya hastalıktan dolayı çöken insanın iyi olduğunu betimlemek için söylenen söz.
`yunanistan``ın resmi dilidir.` antik yunanca` ve `modern yunanca` olarak ikiye ayrılır.
`iskelet` sistemi olmayan hayvanlar sınıfı.
sınavlarda sıkça kullanılan kalem.
sert olmayan.
düzensiz iş. menfaat gözetme.
sivas yozgat karayolu üzerinde bulunan sivas`ın kendisine en yakın ilçesidir. fakat bu kadar yakın olmasına karşın belki de en az gelişme göstermiş ilçedir.
abd başkanı barack obama`nın seçim süresi boyunca kullandığı kampanya sloganı.
meşhur bir cahit sıtkı tarancı şiiri.
yaş otuz beş yolun yarısı eder.
dante gibi ortasındayız ömrün.
delikanlı çağımızdaki cevher,
yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
gözünün yaşına bakmadan gider.
şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
benim mi allah`ım bu çizgili yüz
ya gözler altındaki mor halkalar
neden öyle düşman görünürsünüz,
yıllar yılı dost bildiğim aynalar
zamanla nasıl değişiyor insan!
hangi resmime baksam ben değilim.
nerde o günler, o şevk, o heyecan
bu güler yüzlü adam ben değilim;
yalandır kaygısız olduğum yalan.
hayâl meyâl şeylerden ilk aşkımız;
hatırası bile yabancı gelir.
hayata beraber başladığımız
dostlarla da yollar ayrıldı bir bir,
gittikçe artıyor yalnızlığımız.
gökyüzünün başka rengi de varmış!
geç fark ettim taşın sert olduğunu.
su insanı boğar, ateş yakarmış!
her doğan günün bir dert olduğunu,
insan bu yaşa gelince anlarmış.
ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
her yıl biraz daha benimsediğim.
ne dönüp duruyor havada kuşlar
nerden çıktı bu cenaze ölen kim
bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
neylersin ölüm herkesin başında,
uyudun uyanamadın olacak.
kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında
bir namazlık saltanatın olacak,
taht misâli o musalla taşında.
yaş otuz beş yolun yarısı eder.
dante gibi ortasındayız ömrün.
delikanlı çağımızdaki cevher,
yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
gözünün yaşına bakmadan gider.
şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
benim mi allah`ım bu çizgili yüz
ya gözler altındaki mor halkalar
neden öyle düşman görünürsünüz,
yıllar yılı dost bildiğim aynalar
zamanla nasıl değişiyor insan!
hangi resmime baksam ben değilim.
nerde o günler, o şevk, o heyecan
bu güler yüzlü adam ben değilim;
yalandır kaygısız olduğum yalan.
hayâl meyâl şeylerden ilk aşkımız;
hatırası bile yabancı gelir.
hayata beraber başladığımız
dostlarla da yollar ayrıldı bir bir,
gittikçe artıyor yalnızlığımız.
gökyüzünün başka rengi de varmış!
geç fark ettim taşın sert olduğunu.
su insanı boğar, ateş yakarmış!
her doğan günün bir dert olduğunu,
insan bu yaşa gelince anlarmış.
ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
her yıl biraz daha benimsediğim.
ne dönüp duruyor havada kuşlar
nerden çıktı bu cenaze ölen kim
bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
neylersin ölüm herkesin başında,
uyudun uyanamadın olacak.
kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında
bir namazlık saltanatın olacak,
taht misâli o musalla taşında.
özellikle ralli araçlarında ya da bazı büyük araba üretcilerinin lüks modellerinde gördüğümüz ~bmw m3~ vitestir.
vites kullanımı manueldeki gibidir ancak debriyaj yoktur, ya vites kolunu ileri geri itekleme tekniğiyle vites atılır, ya da direksiyonun arkasında bulunan kolu çekme şekliyle vites atılır, ikinci seçenek daha zevklidir, formula 1 otomobillerinde de aynı teknoloji kullanılır.
vites kullanımı manueldeki gibidir ancak debriyaj yoktur, ya vites kolunu ileri geri itekleme tekniğiyle vites atılır, ya da direksiyonun arkasında bulunan kolu çekme şekliyle vites atılır, ikinci seçenek daha zevklidir, formula 1 otomobillerinde de aynı teknoloji kullanılır.
esas, temel.
bir `oasis` şarkısı.
sözleri ise şöyle olmalı:
today is gonna be the day that they`re gonna throw it back to you
by now you shoulda somehow realized what you got to do
i don`t believe that anybody feels the way i do about you now
backbeat, the word is on the street that the fire in your heart is out
i`m sure that you`ve heard it all before, but you`ve never really had a doubt
i don`t believe that anybody feels the way i do about you now
and all the roads we have to walk are winding
and all the lights that lead us there are blinding
there are many things that i would like to say to you
but, i don`t know how
cause baby, you`re gonna be the one who saves me
and after all, you`re my wonderwall...
today was gonna be the day, but they`ll never throw it back to you
by now you shoulda somehow realized what you`re not to do
i don`t believe that anybody feels the way i do about you now
and all the roads that lead you there are winding
and all the lights that light the way are blinding
there are many things that i would like to say to you but i don`t know how
i said maybe, you`re gonna be the one who saves me
and after all, you`re my wonderwall
sözleri ise şöyle olmalı:
today is gonna be the day that they`re gonna throw it back to you
by now you shoulda somehow realized what you got to do
i don`t believe that anybody feels the way i do about you now
backbeat, the word is on the street that the fire in your heart is out
i`m sure that you`ve heard it all before, but you`ve never really had a doubt
i don`t believe that anybody feels the way i do about you now
and all the roads we have to walk are winding
and all the lights that lead us there are blinding
there are many things that i would like to say to you
but, i don`t know how
cause baby, you`re gonna be the one who saves me
and after all, you`re my wonderwall...
today was gonna be the day, but they`ll never throw it back to you
by now you shoulda somehow realized what you`re not to do
i don`t believe that anybody feels the way i do about you now
and all the roads that lead you there are winding
and all the lights that light the way are blinding
there are many things that i would like to say to you but i don`t know how
i said maybe, you`re gonna be the one who saves me
and after all, you`re my wonderwall
(bkz: çello)
titreştirme efektidir. gitarda, notaya basılan el titreştirilerek bu efekt elde edilebilir.
trabzon`un vakfıkebir ilçesinde yapılan bayatlamaması ile meşhur kocaman ekmeği.
trabzon`un trabzon giresun karayolu üzerinde sahil şeridinde bulunan ekmeği ve tereyağı ile meşhur olan ilçesi.
içten gelen suyu dışarı çıkmaya davet eden sestir. yapanı bulup döve döve işetmek gerekir.
`inandığım masallar` albümü`nde bulunan en güzel pinhani şarkısı.
su verdiğin çiçekler küçük bahçemi süsler
şimdi bütün güller susuz ve kimsesiz
seni beklemekten, seni özlemekten bu halimiz
inandığın masallar birer şarkı oldular
sana imkansızlıkları unutturdular
şimdi yarım kaldılar, sen gidince unutuldular
masamdaki resimler bir eski filme döndüler
hergün aynı sahneler, içinde kendimiz
küçük mutluluklar, çok eski hatıralar içindeyiz
sevildiğim zamanlar birer öykü oldular
meraklı çocuklara anlatıldılar
şimdi yarım kaldılar, sen gidince unutuldular
su verdiğin çiçekler küçük bahçemi süsler
şimdi bütün güller susuz ve kimsesiz
seni beklemekten, seni özlemekten bu halimiz
inandığın masallar birer şarkı oldular
sana imkansızlıkları unutturdular
şimdi yarım kaldılar, sen gidince unutuldular
masamdaki resimler bir eski filme döndüler
hergün aynı sahneler, içinde kendimiz
küçük mutluluklar, çok eski hatıralar içindeyiz
sevildiğim zamanlar birer öykü oldular
meraklı çocuklara anlatıldılar
şimdi yarım kaldılar, sen gidince unutuldular
çaresiz, dermansız.
derman, çıkar yol, çare.
cümle içinde peş peşe gelen iki kelimeden öndeki kelimenin sonundaki sessiz harle peşine gelen kelimenin başındaki sesli harfin birleştirilerek okunması.
örn: ekme(k)aldım.
örn: ekme(k)aldım.