türkiye'nin güneyinde bulunan bir güzel şehrimizdir.
yazları ve sıcaktan dolayı biraz bunaltabilir. ama kışları ılık geçer haliyle.
önceki ismi içel'di ama merkez ilçe mersin'in adı şehrin de resmi ismi oldu.
başta akla gelecek özelliklerinden bahsedecek olursak, mersin'in dokuz tane ilçesi var. bunlar: 'anamur','aydıncık', 'bozyazı', 'çamlıyayla', 'erdemli', 'gülnar', 'mut', 'silifke' ve 'tarsus'.
ülkedeki tüm ilçeleri göremedim ama mersin'in ilçeleri ki özellikle tarsus, silifke, erdemli ve anamur türkiye'de bir ilçede yaşanacaksa güzel seçim olurlar.
tantuni ile özdeşleşen şehirdir. yolunuz düşerse yemeden gitmeyin. tabi mersin'den ayrı düşen sizseniz ilk geldiğinizde koşarak yersiniz o ayrı. ayrıca kerebiç ve cezeryesi vardır ama onları beğenmek kişiden kişiye değişebilir.
bir de üniversitesi vardır: 'mersin üniversitesi've tabi ki 'kız kalesi' de mersin'in bir simgesidir.
dallamalıktır.
şimdi dallamalıklarından eminim bunların ancak kendilerini övme seanslarına çok pis yaklaşmak istiyorum affınıza sığınarak.
efenim malumunuz insanevladı şerefsizdir. evet evet, sen de. bu satırları okuyor olmanın, ya da bu satırları yazıyor olmanın hiç bir farkı yok aslında biliyor musun? evet şerefsiz bir şeyiz. ve aslında şerefsizliğimizi de biz kendimi yarattık, şeref diye bi kavram olmasa ne olacaktı? şerefsiz olmayacaktı. tıpkı, namussuz, ahlaksız, terbiyesiz, haysiyetsiz gibi.
neyse konumuza dönecek olursak, insanların kendini övüş seansları çok gariptir. bak en ters örneği vereyim size, hem de kendi şerefsizliğimden.
şuan mesela size kendini öven dallamalardan bahsederek bir nevi, çok zekiyim bak ben bu şerefsizleri hemen anlıyorum, hatta yetmiyor kendini övenleri eleştirirken kendimi de işin içine katacak kadar, objektifim. ve sonra kendimden örnek verecek kadar da özgüven sahibiyim.
insan böyle bir şey işte. bu dallamalar da hepimiziz.
şimdi dallamalıklarından eminim bunların ancak kendilerini övme seanslarına çok pis yaklaşmak istiyorum affınıza sığınarak.
efenim malumunuz insanevladı şerefsizdir. evet evet, sen de. bu satırları okuyor olmanın, ya da bu satırları yazıyor olmanın hiç bir farkı yok aslında biliyor musun? evet şerefsiz bir şeyiz. ve aslında şerefsizliğimizi de biz kendimi yarattık, şeref diye bi kavram olmasa ne olacaktı? şerefsiz olmayacaktı. tıpkı, namussuz, ahlaksız, terbiyesiz, haysiyetsiz gibi.
neyse konumuza dönecek olursak, insanların kendini övüş seansları çok gariptir. bak en ters örneği vereyim size, hem de kendi şerefsizliğimden.
şuan mesela size kendini öven dallamalardan bahsederek bir nevi, çok zekiyim bak ben bu şerefsizleri hemen anlıyorum, hatta yetmiyor kendini övenleri eleştirirken kendimi de işin içine katacak kadar, objektifim. ve sonra kendimden örnek verecek kadar da özgüven sahibiyim.
insan böyle bir şey işte. bu dallamalar da hepimiziz.
saçmalıktır. bak şimdi bebeğim, bunu yapanlar halk arasında normal görünüme sahip, içten içe bir pezevenklik, bir haysiyetsizlik, bir megolamanlık, bir götoşluk barındıran tipiklerdir.
sanki; sözlüğü, forumu her ne boka yazıyorsa onu okuyanlar, bu amına koyduklarımının, o konu hakkındaki fikrini merak ediyor. sanki onu okumasak, hayatımızdan bir şeyler eksilecek. nedir bu göt kalkıklığı lan?
bak örnek vereyim size;
'' bülent ersoy ''bla bla bla'' dedi. ''
1. çok doğrusu söylemiş. çünkü cart, curt...
2. vay, göt nasıl söyler. bakın şimdi zart zurt...
3. bence bu konu hakkında şöyle düşünmeliyiz.. sik, sok...
4. hepinizin amına koyayım. ( bu ben oluyorum)
yani bize ne lan? senin o, götün ile iki lob benzerliğinden başka hiç bir işe yaramayan ufak beynin ile sıçtığın, başkasının düşüncelerini sahiplenip yarım yamalak cümlelerin ile anlatman bizi niye enterese etsin lan?
sözlüklerde de görürsünüz böyle tipleri. bir havalar, ben boşşeylerileuğraşmıyorumculuk falan. kime hava atıyorsun pezevenk? sözlük dediğin olay, gülmek eğlenmek kafa dağıtmak için var. dünyayı, ülkeyi kurtaramazsın burada. burada eğleneceksin, hatun kaldıracaksın, üzerine süt döküp kedine yalatacaksın, o kediyi satanist arkadaşına verip, kestireceksin, o satanist arkadaşını hayvanseverler derneğine şikayet edip, o konu hakkında bildiri dağıtıp, eylem yapacaksın falan. ne lan bu ciddiye almalar falan.
hadi şimdi siktirin, sonra da gidin.
sanki; sözlüğü, forumu her ne boka yazıyorsa onu okuyanlar, bu amına koyduklarımının, o konu hakkındaki fikrini merak ediyor. sanki onu okumasak, hayatımızdan bir şeyler eksilecek. nedir bu göt kalkıklığı lan?
bak örnek vereyim size;
'' bülent ersoy ''bla bla bla'' dedi. ''
1. çok doğrusu söylemiş. çünkü cart, curt...
2. vay, göt nasıl söyler. bakın şimdi zart zurt...
3. bence bu konu hakkında şöyle düşünmeliyiz.. sik, sok...
4. hepinizin amına koyayım. ( bu ben oluyorum)
yani bize ne lan? senin o, götün ile iki lob benzerliğinden başka hiç bir işe yaramayan ufak beynin ile sıçtığın, başkasının düşüncelerini sahiplenip yarım yamalak cümlelerin ile anlatman bizi niye enterese etsin lan?
sözlüklerde de görürsünüz böyle tipleri. bir havalar, ben boşşeylerileuğraşmıyorumculuk falan. kime hava atıyorsun pezevenk? sözlük dediğin olay, gülmek eğlenmek kafa dağıtmak için var. dünyayı, ülkeyi kurtaramazsın burada. burada eğleneceksin, hatun kaldıracaksın, üzerine süt döküp kedine yalatacaksın, o kediyi satanist arkadaşına verip, kestireceksin, o satanist arkadaşını hayvanseverler derneğine şikayet edip, o konu hakkında bildiri dağıtıp, eylem yapacaksın falan. ne lan bu ciddiye almalar falan.
hadi şimdi siktirin, sonra da gidin.
james o'barr'ın aynı adlı çizgi romanından uyarlanmış, baş rollerini brandon lee~eric draven~ sofia shinas~shelly webster~ rochelle davis'in~sarah~ paylaştığı, 1994 tarihli gotic film. film; müzisyen eric draven ve nişanlısının düğünlerinden bir gün önce öldürülmelerini ve ölümünden bir yıl sonra eric draven'in intikam almak için dünya geri dönmesini konu alır. brandon lee filmin çekimleri sırasında gerçek bir tabancadan çıkan kurşun sayesine vurularak hayatını kaybetmiştir.
'binalar yanar, insanlar ölür ama gerçek aşk ölümsüzdür...'
'binalar yanar, insanlar ölür ama gerçek aşk ölümsüzdür...'
istanbul üniversitesi hukuk fakültesini yarıda bırakarak kendini tümüyle yazmaya veren yazarımız. papirüs, yeni edebiyat, yeni dergi, türk dili, türkiye defteri, milliyet sanat, gösteri gibi dergilerde yayınlanan yazılarıyla ünlendi.1973'ten sonra romana yöneldi.1988 yılında kültür bakanlığı tarafından devlet sanatçısı ünvanı almıştır. eserlerinde genellikle melankoli hakimdir.
antakya yöresine ait güzel yemeklerden biri. içli köftenin tepside yapılıp fırında pişirilmesiyle oluşur. dış malzemede bulgurla birlikte patates kullananlar da vardır. tepside piştikten sonra baklava şeklinde kesilir. afiyetle yenir.
19. yy önemli rus yazarlarından biri.hayatının çoğunu fransada geçirdiği için eserlerinde rus edebiyatından çok fransız edebiyatının etkileri görülür.en önemli eseri babalar ve oğullardır.nihilizm kelimesi ilk defa bu romanda kullanılır bu yüzden nihilizmin öncülerinden sanılır.bahar seli adlı romanı da okumaya değer romanlarından biridir.
dünyanın en güzel şehirlerinden biri. akdeniz'in kıyısında çok içten insanlara sahip cennet misali ilçe.
türkçe'ye çevrilmesi en zor yazarlardan biri. saç baş yoldurur.
kadınlarda kompleks yaratan göbek çeşiti ama yaratmaması gerekir çünkü dümdüz duvar gibi bir göbekten daha estetik ve daha hoş durur. tadından yenmez.
.ü mütercim tercümanlık öğrencilerine okutulmakta olan çeviri:dillerin dili adlı bir eseri bulunmaktadır.
atılan basketin kendisi kadar şık olan sestir.
zamanın alimi, zamanın bilgesi anlamına gelen kelime.
alt yazılı filmler hayvani derecede izlenince yan etkiler görülür .bunların arasında sosyal hayatta birinin konuşması esnasında 16:9 gorunumunde ki goruş açısında altlarda bir yerde sarı renkte altyazıyı beklemek vardır.
teneke isimli alternatif rock yapan grubun dinlemeye doyulmayan vokali. özellikle elveda de, kalpsiz gibi çalışmalarda çok iyi kullanmıştır sesini.
açılan yarayı kapatmanın kolay yolu, güzel avunma cümlesidir. nietzsche babanın güzel bir sözüdür nesillere.
dün geçmişte kaldı, hatalar artık telafi edilemez... gelecekte ne olacağını da kimseler bilemez. yani hayatı yaşamanın tek bir yolu vardır, bugünü yaşamak.
(bkz: carpe diem)
(bkz: carpe diem)
fight club ilahı tyler durden tarzıdır. hayat felsefesidir. insanı maddiyatın gereksiz derinliğinden çıkartıp silkeler, bir de üstüne hayatı anlamlandırmayı öğretir.
acıya alışmak demektir. insanı aşk, mutluluk, sevgi gibi gereksiz kavramlardan uzaklaştırır ve gerçek özgürlüğü hissettirir.
sahip olduklarımız bize sahip olmaz. gerçeklerle yüzleştirir.
her umutsuzluğun özgürlüğe giden yolsa bir adım olduğunu anladıktan sonra insan tüm umutlarını bırakıverir, yaşamayı öğrenir.
acıya alışmak demektir. insanı aşk, mutluluk, sevgi gibi gereksiz kavramlardan uzaklaştırır ve gerçek özgürlüğü hissettirir.
sahip olduklarımız bize sahip olmaz. gerçeklerle yüzleştirir.
her umutsuzluğun özgürlüğe giden yolsa bir adım olduğunu anladıktan sonra insan tüm umutlarını bırakıverir, yaşamayı öğrenir.
düşünmekten, konuşmaktan ve yaşamaktan aciz insanlara verilen genel ad. dişi ya da erkek olmanız farketmez, bu sıfatı edinmek için amaçsız olmanız yeterlidir.
çin-japonya gibi ülkeleri de içine alan coğrafi bölge.
ırak, iran, suriye vb. ülkeleri içine alan coğrafi bölgedir.
bir bölgede doğal olarak yetişmeyen, o bölgeye insan aktivitesiyle getirilen bitki türüdür.
sözel bilimler arasındaki en sayısal olan ve öss, oks ve sbs de yer alan ders adı, bilim dalıdır.
joe satriani'nin kurucusu olduğu 3 kişilik live gitar şovu. 1996 dan günümüze devam etmektedir. g3'ün kahramanları (virtiözler; bazı sıradan gitaristlerde katılabiliyor):
-1996 (live ın concert) joe satriani, steve vai, eric johnson
-1997 (ikiye ayrılıyor: north america ve europe) n.a.= robert fripp + kenny wayne shepherd + joe satriani / e.u. = joe satriani + steve vai + adrian legg
-1998 joe satriani, michael schenke, uli john roth
-2000 joe satriani, steve vai, eric johnson
-2001/2002 joe satriani, steve vai, john petrucci
-2003 (live ın denver) joe satriani, steve vai, yngwie malmsteen
-2004 joe satriani, steve vai, robert fripp
-2005 (live ın tokyo) joe satriani, steve vai, john petrucci
-2006 (ikiye ayrılıyor: south africa ve australia) s.a. = joe satriani + eric johnson + john petrucci / aus = joe satriani + steve vai + john petrucci
-2007 joe satriani, john petrucci, paul gilbert
g3'e 1 kereden fazla katılan gitaristler (joe satriani ve steve vai hariç)
-john petrucci (6 kez)
-paul gilbert (3 kez)
-eric johnson (3 kez)
-robert fripp (2 kez)
-1996 (live ın concert) joe satriani, steve vai, eric johnson
-1997 (ikiye ayrılıyor: north america ve europe) n.a.= robert fripp + kenny wayne shepherd + joe satriani / e.u. = joe satriani + steve vai + adrian legg
-1998 joe satriani, michael schenke, uli john roth
-2000 joe satriani, steve vai, eric johnson
-2001/2002 joe satriani, steve vai, john petrucci
-2003 (live ın denver) joe satriani, steve vai, yngwie malmsteen
-2004 joe satriani, steve vai, robert fripp
-2005 (live ın tokyo) joe satriani, steve vai, john petrucci
-2006 (ikiye ayrılıyor: south africa ve australia) s.a. = joe satriani + eric johnson + john petrucci / aus = joe satriani + steve vai + john petrucci
-2007 joe satriani, john petrucci, paul gilbert
g3'e 1 kereden fazla katılan gitaristler (joe satriani ve steve vai hariç)
-john petrucci (6 kez)
-paul gilbert (3 kez)
-eric johnson (3 kez)
-robert fripp (2 kez)
babası ile telefonda bir kere bile olsun hayırlı bir şey konuşamayan evladın, telefonda babam yazısını görünce "yine ne yaptım" repliğini kullanması ve derin bir iç çekmesi durumudur. ~içi dolu ukte vermek~