1962 yapımı 'ayhan ışık' ve 'sezer sezin''in başrol oynadığı, ayhan ışık'ın o dönemdeki yoğun film çekim programlarından dolayı filmin bitimine biraz bir süre kala habersizce işi bırakması ile tamamlanması aksayan filmdir. bu durum yönetmen 'lütfi ömer akad''ın bütün hevesini kaçırır; neden sonra ise, ayhan ışık bir kaç gün ekstra zaman ayırabileceğini iletir yönetmene ama iş işten geçmiş lütfi akad'ın hevesi kaçmıştır bir kere. lütfi akad verilen emekleri ve filmi sevdiğini göz önünde bulundurarak 'memduh ün''e filmi bitirmesini rica eder ve film memduh ün tarafından bir kaç gün daha çalışılıp kalan sahneleri de çekilerek tamam hale getirilir. büyük bir gişe başarısı elde etmiş olamamasına rağmen türk sineması açısından önemli ve başarılı kabul edilen bir filmdir.
'fransa''da 1800'lerin ilk yarısında 'bourbon' hanedanının büyük kolundan olanlara verilen ad.
1915-1918 savaşında (italyan ordusundaki) hızlı ve tehlikeli hareketler için yetiştirlimiş seçkin birliklere mensup kişilere verilen ad~arditiler~. bu birimlerin diğer askerlerden farklı bir iletişim (işaret) dili ve eğitim mekanizmaları vardı.
türk asıllı vokali olan avusturyalı bir gruptur. cazla balkan müziklerini harmanlayan grup çok hareketli bir sahne performansına sahiptir.
grubun dinlenesi bir kaç şarkısı:
-kibirli ceviz
-kızılcıklar oldu mu
-bosa noga
-istanbul
-candy shop
-joseph joseph
-egyptian ella
-zirzop
grubun dinlenesi bir kaç şarkısı:
-kibirli ceviz
-kızılcıklar oldu mu
-bosa noga
-istanbul
-candy shop
-joseph joseph
-egyptian ella
-zirzop
browserlarda görüntülenen internet ara yüzü.
- ingilizce, örümcek ağı.
- ingilizce, örümcek ağı.
apartmanların üst üste dizilmiş her bir dairesi.
- iç çamaşırı, uzun pijama.
- kışın soğuktan çevrenin buz tutması, trafik kazalarının sebebi.
- kışın soğuktan çevrenin buz tutması, trafik kazalarının sebebi.
- sesiyle yüksek yerlere gelmiş kadın sanatçı. (bkz: bülent ersoy)
- yunanistan da yayınlanan bir magazin dergisi.
- yunanistan da yayınlanan bir magazin dergisi.
- yollardaki elektrik direklerinin, yüksek gerilim hatlarının ve sokak lambalarının konulduğu beton veya çelikten uzun platform.
- argoda çok uzun insan.
- argoda çok uzun insan.
yaptığı harika şarkılarla dikkat çeken fransız dj.
(bkz: hold that sucker down)
(bkz: akram sedkaou)
(bkz: hold that sucker down)
(bkz: akram sedkaou)
endüstriyel tasarım veya endüstri ürünleri tasarımı olarak adlandırılan bir iş sahası ve üniversite bölümlerinden biridir. bazı üniversiteler özel yetenek sınavı ile öğrenci kabul ederken, bazısı sayısal puan ile öğrenci alır. 'endüstri tasarımı' olarak adlandırılmaz. endüstride üretilen objelerin tasarlanmasıdır.
aynı zamanda 'anadolu üniversitesi''nde okunulmaması gereken bölümdür.
aynı zamanda 'anadolu üniversitesi''nde okunulmaması gereken bölümdür.
'sanat toplum içindir' görüşünün üstüne birkaç doz megalomanlık eklenmiş hali. "sanat mı toplum içindir yoksa toplum mu sanat içindir?" sorusuna bu cevabı verenler genellikle kendilerini işin 'sanat' kısmına daha yakın hissederler, sanat öyle ulu bir şeydir ki, toplum ona layık olmalıdır bu görüşe göre.
sanat sanat için midir, toplum sanat için midir, ne ne içindir? şeklindeki klasikleşmiş sorunun doğruya en 'yakın' fakat tamamen doğru olmayan cevabı. hümanist bir yaklaşım genellikle bu görüşü doğurur, fakat daha hümanist olursak zaten sanatla toplumun birbirinden farklı değerlendirilebilecek şeyler olmadığını fark eder ve bunların hangisinin hangisi için olduğunu bulmaya çalışmamış oluruz.
genellikle sütten nefret edenlere süt içirebilen mucizevi şey. sıcak ya da soğuk sütle içilebilir, ama soğuk sütle içilirse insan kendine hakim olamaz, bardaklarca içmek ister.
(bkz: nestle)
(bkz: nestle)
eski camel''a benzediği söylenen sigara. pakedi normal camel'a göre daha sade ve karizmatiktir. iki çeşidi bulunur, normali piyasadaki en zehirli sigaralardan biriyken light'ı (kenarı açık mavi olan) daha düşük oranlarda zifir, nikotin vs. içeren, çerezimsi bir sigaradır.
dünya şiirinin başyapıtı "ilahi komedya"nın yazarıdır. cehennem, araf ve cennet bu eserin bölümleridir, dante adeta her üçünü de görmüştür. okur okur döner bir daha okursunuz. bu hayvanımsı şairin bu (aslında) tek parça şiiri 14233 dizeden oluşuyormuş
şahsen saymak gibi bir manyaklığa girişmedim ma sanırım biri saymış.
eserinin türkçeye eksiksiz çevirilmesi 98' de tamamlandığından okumayanların fazlaca bir vakit kaybettiklerini söyleyem ama okuyun yani iyi gelir bünyeye.
şahsen saymak gibi bir manyaklığa girişmedim ma sanırım biri saymış.
eserinin türkçeye eksiksiz çevirilmesi 98' de tamamlandığından okumayanların fazlaca bir vakit kaybettiklerini söyleyem ama okuyun yani iyi gelir bünyeye.
(bkz: dante alighieri)
bu toprakların çok da aşina olduğu, hatta artık garipsenmeyerek kanıksandığı durumdur. anadolu dillerinin içinde geçen "w" düşman olarak bellenmiştir ki yerine hemen bir "v" getirilir; el çabukluğu önemlidir zira burada.
daha geşen günlerde gazetelerde haber olan bir olayı not düşmek gerekirse; isminde "w" geçen bir kürt çocuğu ki yedi yaşlarında idi aileden tek vize alamayan birey olarak türkiye'ye girememişti. bir harfin ne suçu var ki diye sorulmasın mı?
daha geşen günlerde gazetelerde haber olan bir olayı not düşmek gerekirse; isminde "w" geçen bir kürt çocuğu ki yedi yaşlarında idi aileden tek vize alamayan birey olarak türkiye'ye girememişti. bir harfin ne suçu var ki diye sorulmasın mı?
'yalçın pekşen''in mizah dolu kitabının adıdır. türklerin karakteristik özellikleri denilebilecek kimi konuları mizahla harmanlanarak ve karikatürlerle eğlenceli hale getirilerek hazırlanmış, bir çırpıda okunuverilen, okunduktan sonra pek de hatırlanmayan kitaptır. nitekim, kitaba türklere hakaret ve allaha hakaret edildiği gerekçesi ile dava açıldığı akıllarda bir yerlerde kalmıştır.
kitabın tanıtım yazısını buraya eklersek, kitapla ilgili fikir aşağı yukarı oluşacaktır şahsi kanaatimce;
"yaratılış söylencesine göre tanrı 7. günün sonunda insanaları yaratırken türkler'i unutmuştu. ancak dalgınlığını anlayınca, mesai bitiminden sonra fazla çalışma yaparak onları da yaratmaya girişti. sonradan "türk" adı verilecek bu gruba yaptığı haksızlığı gidermek için fazladan bazı özellikler de eklemek istemiş; işleri düzeltmekten çok bozmaya yarayan değişik bir zeka türü, kara kaş - kara göz ve bıyıklarına tanrısal bir gürlük ihsan eylemiştir. büyük olasılıkla yüce mevla işini bitirdikten sonra ortaya çıktığı eserde bazı eksiklikler de olduğunu fark etti, ama artık zamanı kalmadığı için "bunlar da böyle idare etsinler..." diye düşünerek çalışmasına son verdi. "idare et abi..." felsefemiz ordan gelir.(...) "
kitabın tanıtım yazısını buraya eklersek, kitapla ilgili fikir aşağı yukarı oluşacaktır şahsi kanaatimce;
"yaratılış söylencesine göre tanrı 7. günün sonunda insanaları yaratırken türkler'i unutmuştu. ancak dalgınlığını anlayınca, mesai bitiminden sonra fazla çalışma yaparak onları da yaratmaya girişti. sonradan "türk" adı verilecek bu gruba yaptığı haksızlığı gidermek için fazladan bazı özellikler de eklemek istemiş; işleri düzeltmekten çok bozmaya yarayan değişik bir zeka türü, kara kaş - kara göz ve bıyıklarına tanrısal bir gürlük ihsan eylemiştir. büyük olasılıkla yüce mevla işini bitirdikten sonra ortaya çıktığı eserde bazı eksiklikler de olduğunu fark etti, ama artık zamanı kalmadığı için "bunlar da böyle idare etsinler..." diye düşünerek çalışmasına son verdi. "idare et abi..." felsefemiz ordan gelir.(...) "
gülmek ile gülmemek arasındaki o ince çizgi; belki de o kararsızlığın çehrede zuhur bulduğu halidir. bazen binlerce anlama gelir, bazen tüm anlamsızlıkların adresidir.
bir kazım öz'ün filmi. 1990lı yıllarda öğrenci hareketi hala canlı iken geçen bir hikayeyi konu alan bir senaryoya sahip. öyle içten bir senaryo ki, 155 dakika süren film o uzun süresine rağmen hiç bir şekilde sıkmamakta ve filmden kopulmamakta.
cemal'e sorulan ulusal kimlik sorusuna verdiği alevi cevabı şaşırtmalı; kürt olduğunu inkar etmesine yine şaşırmalı. sonrasında 1990lı yıllarda yaşanan bu hikayenin ardından 2008'e gelindiğinde nelerin değiştiğine ve nasıl değiştiğine uzun uzun kafa yormalı kanımca.
şahsım için ise; ne üniversite öğrenciliğim o dönemdeydi, ne de filmde üzerinde durulan hareketin içerisinde yer alan biriyim. ama filmin sürdüğü üç saat boyunca o filmin içerisindeydim, hikaye bizim hikayemizdi, bu toprakların hikayesiydi ne de olsa. o kadar sıcak ve içten bir anlatımla, o hala akılda dönüp duran diyaloglarla, karakterlerinin samimiyetiyle kızdığımız, bazen güldüğümüz, bazen sevinçleri sevinçlerimiz olduğu bizden bir film işte. hele ki film süresince anılan isimleriyle, hele ki cemal'in dersim'den gidişinin ve dersim'e gelişinin simgeleriyle, hele ki mahmut'uyla, hele ki kazım öz'ü ile..
cemal'e sorulan ulusal kimlik sorusuna verdiği alevi cevabı şaşırtmalı; kürt olduğunu inkar etmesine yine şaşırmalı. sonrasında 1990lı yıllarda yaşanan bu hikayenin ardından 2008'e gelindiğinde nelerin değiştiğine ve nasıl değiştiğine uzun uzun kafa yormalı kanımca.
şahsım için ise; ne üniversite öğrenciliğim o dönemdeydi, ne de filmde üzerinde durulan hareketin içerisinde yer alan biriyim. ama filmin sürdüğü üç saat boyunca o filmin içerisindeydim, hikaye bizim hikayemizdi, bu toprakların hikayesiydi ne de olsa. o kadar sıcak ve içten bir anlatımla, o hala akılda dönüp duran diyaloglarla, karakterlerinin samimiyetiyle kızdığımız, bazen güldüğümüz, bazen sevinçleri sevinçlerimiz olduğu bizden bir film işte. hele ki film süresince anılan isimleriyle, hele ki cemal'in dersim'den gidişinin ve dersim'e gelişinin simgeleriyle, hele ki mahmut'uyla, hele ki kazım öz'ü ile..
mümkün mertebe hollywood mantığına direnmiş belki biraz da bu yüzden görmemezlikten gelinmiş amerikalı yönetmen. oysa bir 'dog day afternoon' bile onlarca filme bedel.
(bkz: network)
(bkz: dog day afternoon)
(bkz: serpico)
(bkz: the deadly affair)
(bkz: prince of the city)
(bkz: fail safe)
(bkz: deathrap)
(bkz: the verdict)
(bkz: network)
(bkz: dog day afternoon)
(bkz: serpico)
(bkz: the deadly affair)
(bkz: prince of the city)
(bkz: fail safe)
(bkz: deathrap)
(bkz: the verdict)
amerikalı aktör, 'bukowski' onun, o bukowski'nin hayranı. '2008 cannes film festivali' jüri başkanı. bilen bilir sevilmesine neden bir duruş var sean penn'de, tam olarak ne olduğu bilinmeyen!
(bkz: the thin red line)
(bkz: hurlyburly)
(bkz: dead man walking)
(bkz: 11 09 01)
(bkz: the thin red line)
(bkz: hurlyburly)
(bkz: dead man walking)
(bkz: 11 09 01)
tabutta röveşata adlı sinema filminde kahveci zeki etmişti bu lafı. zeki dediğinde eşeğin önde gideniydi.
türkçe karşılığı 'punk ölmedi' olan kalıp, genelde kendini kanıtlama ihtiyaci duyan insanların diline dolanan bir laf haline geldi. asıl anlamı 77 punkının ölmediği ve o ruhun hala var olduğudur.