barış manço'nun hal hal şarkısından esinlenerek üretilmiş olan halkbank sloganı. kesinlikle halk istiyordur bu çılgın faiz oranlarını.
(bkz: halk ister halkbank yapar)
(bkz: halk bunu istiyor)
lise yıllarında sınıf içerisinde kimin başka sınıftan bir kıza yazıldığını anlamaya olanak tanıyan bir gönderilmenin konusu olan öğrencidir. öğretmen "kim yan sınıftan tebeşir alıp gelecek" diye sorduğu vakit sınıf millet aşkıyla ayağa fırlayan arkadaş, tenefüs arasında, itina ile köşeye çekilir, "hangi sınıfa gittin la hipna" sorusuyla yumuşatılır, az biraz yoklamayla, büyük ihtimalle sırrını sınıfla paylaşmak durumunda kalırdı.
diğer bir boyutla, üniversiteye başladığında mevzunun nostaljik değeri olan konu başlıkları altında inceleneceğine inanan kimselerden biri olarak, hoca tarafından tebeşir almak için yan sınıfa gönderildiğinde, bu konuda yanıldığını söylemeyi toplum yararına faydalı olarak gören bir kimse ile karşı karşıyasınız.
diğer bir boyutla, üniversiteye başladığında mevzunun nostaljik değeri olan konu başlıkları altında inceleneceğine inanan kimselerden biri olarak, hoca tarafından tebeşir almak için yan sınıfa gönderildiğinde, bu konuda yanıldığını söylemeyi toplum yararına faydalı olarak gören bir kimse ile karşı karşıyasınız.
insanı kendi tarafına çekmek isteyenlerin üstü kapalı tehdit eder gibi kullandıkları slogan. "tamam o zaman ben karşı tarafa geçeyim" demek işe yarıyor duruma göre.
türkiye'de, özellikle de iş ortamında tutmayan bir bakış açısıdır. bir şekilde sizi bir tarafa çekerler. onlar çekmese bile bir yerden sonra illallah eder siz bir tarafın parçası olursunuz.
(bkz: taraf olmayan bertaraf olur)
(bkz: taraf olmayan bertaraf olur)
haklı bir taleptir ve beklenti şu yöndedir;
(bkz: müsaitseniz akşam size geleceğiz)
(bkz: müsaitseniz akşam size geleceğiz)
"abi dedik", "akraba dedik", "dost dedik" gibi başlangıçları olan cümle. hepsinin sonu "bağrımıza bastık" ile bitiyor. olan hep bağırlara oluyor sanırım.
amerika birleşik devletleri'nin dünyayı birbirine katmadan önce bir ülkeyi diğerine karşı gazlarken söylediği cümle. tam olarak böyle demiyor tabi ama bu kapıya çıkıyor sonuç olarak.
dünyanın en saçma sorularından biri. nasıl olur da cem yılmaz gibi bir adama hala daha malzeme olmadı aklım almıyor bunu.
artık alışılan durum. eskiden bildiğin hesap sorardı insanlar, ciddi ciddi çıkışırlardı cep telefonunu kapatanlara. neyse ki insanlar zamanla cep telefonunun kamusal değil de özel alan olduğunu idrak edebildiler de bu muhabbet azalarak bitti.
(bkz: azalarak biten şeyler)
(bkz: azalarak biten şeyler)
http gibi web'e bağlanmaya yarayan iletişim protokolüdür. http'den farkı güvenlik unsurlarının artırılmış olmasıdır.
(bkz: https)
internetin ve e-posta hizmetlerinin ilk çıktığı zamanlarda inbox olarak bilinen, zamanla türkçe arayüzlerin çoğalması ile bu adı alan yararlı kısım.
bir ağa bağlı olan bilgisayarlardan biri.
kovmamak ama kovmaktan beter etmektir. "daha sonra işim düşer ya da gidip sağda solda anlatır" mantığı ile direkt reddetmemek ama sürüncemede bırakarak aynı şeyi yapmak; dürüst olmamaktır.
bir talep bildirilen yere "sizi daha sonra ne zaman rahatsız edeyim" diye sorulduğunda verilen cevap. bilin ki dönülmeyecektir.
(bkz: başından savmak)
(bkz: başından savmak)
(bkz: biz size döneriz)
insanların aynı torbadan çıkmışçasına birbirinin kopyası olduğu bu devirde, herkesin kendisi için düşündüğü haldir. tuhaf.
insanlarla arasına mesafe koyan insanın tutumudur. artık dili neyden dolayı yanmışsa özel hayatından bahsetmez, hava durumu - spor karşılaşmaları - otomobil fiyatları döngüsü dışında bir paylaşımda bulunmaz... kim bilir, belki de haklıdır bu devirde.
(bkz: azıcık aşım ağrısız başım)
(bkz: azıcık aşım ağrısız başım)
(bkz: merhabadan öteye geçmemek)
(bkz: sis farı)
özellikle kış aylarında yaşanan üşengeçlik. şimdi kim o soğukta suyu yüzüne vuracak da jileti iki saat suratta gezdirecek? evet efendim, tasarruf tedbirleri kapsamında tıraş olurken sıcak su kullanmıyoruz maalesef. ekonomi çok iyi ya, belki de ondandır.