(bkz: nihat behram)
1976 yılında yayınlanmış olan eser. ve hala okunuyor. ama onları asanların isimlerinin baş harfleri bile anılmıyor. heyhat.
gerçek ismi mehmed emin'dir. memleketi ile hatırlanması için bu isimle anılmıştır.
19. yüzyılda yaşamış olan bir tekke şairidir.
kimilerine göre konyalı, kimilerine göre de kırımlı olan ozan. bu konuda ihtilaf bulunmaktadır.
psikolojik roman türündeki eserdir. dostoyevski'nin zirve eseri olarak bilinir.
bozuk paraya her daim ihtiyaç duyan esnafa küfretmekten daha ağır olan teklif. bunun yerine para bozdurmak için alışveriş yapmak şıkkını seçiniz ama bakkala 200 tl uzatıp 1 sakız istemek danalığını yapmayınız. adamı döverler.
esnaftan para bozdurmaktan daha garanti olan iş. esnaf kişisi para bozmayı pek sevmez kendisine lazım olabilir diye. ama dilencinin böyle bir bahanesi de olmaz şayet anlaşmalı bir esnafı yok ise. siz yine de sıcak parayı görmeden bu işe kalkışmayın. sonra ortalarda kimseyi bulamazsınız. en azından esnafın yeri yurdu belli. kafam karıştı. neyse yapın işte bir şeyler.
(bkz: dilenciden para bozdurmak)
siyasi nedenler ile isveç'e göçen bir babanın kızıdır. 1987 doğumludur.
yunus emre'ye ait olduğu iddia edilen söz.
başa bela olan şarkı. sardığı zaman içinden çıkması yıllar alıyor.
kan bağının değişmezliği üzerine söylenmiş olan söz. kızsan da sevsen de, salsan da satsan da eldeki malzeme budur.
(bkz: gün gelir devran döner)
bir müslüm gürses eseri.
sözleri:
itirazım var bu zalim kadere
itirazım var bu sonsuz kedere
Feleğin cilvesine hayatın sillesine
Dertlerin cümlesine itirazım var
Hayatın en başında felek karşımızda mı kaldı
Yaşamın kıyısından ömür zaten çok yol aldı
Elimde bir kalem bir kağıt kimi zamansa hüznüm
Dünyaysa çelme taktı düştük bazen hep penaltı
Bir istediğim bir istemediğim günler
Hayır beklediğim kendini iteklediğim
Ve yere düşünce teklediğim
Sırlarım gecemde gizlidir güneşten sakladım
Bazen umutlar da söner ay ışığından aldığım
Yüreksiz olan zevksiz gelip geçer her mevsim
Kabartma fazla nefsin yürekli olan sevsin
Karanlık odam sessiz düşüncem pek bir keyifsiz
Haksızlık damarlarımda gezenlerdir en renksiz
Hançeri var hayatın hayata sırtımız dönük
Bir mazeretim yok benim yolun sonu zaten ölüm
istediğin kadar bağır kimse duymaz son sözün
Adaletiyse bu dünyanın itirazım var gülüm
Yarım kalan sevgiye şu emanet gülmeye
Yaşamadan ölmeye itirazım var
Kapanmış yolların hanında bekleyen yolcuyuz
Umutla yolun en sonunda duvar hariç komşuyuz
Bir yalan bin yılandan beter binbir yalancı her yerlerde
Peşinde milyon keder repler yetmez çare derde
isyanım hem sözlerim hem gözlerim hem özümde
özlediğim birçok şeyde var hiçbiri yok yerinde
istediklerinle yapamadıkların hep aynı mı
Bilmem ben ama hep aynı yerde bekliyorum yarını
Ben hep yenilmeye mahkum muyum
Ben hep ezilmeye mecbur muyum
itirazım var bu yalan dolana benim şu dertlere ne borcum var ki
Tuttu yakamı bırakmıyor benim mutlulukla ne zorum var ki
Bana cehennemi aratmıyor bana cehennemi aratmıyor
sözleri:
itirazım var bu zalim kadere
itirazım var bu sonsuz kedere
Feleğin cilvesine hayatın sillesine
Dertlerin cümlesine itirazım var
Hayatın en başında felek karşımızda mı kaldı
Yaşamın kıyısından ömür zaten çok yol aldı
Elimde bir kalem bir kağıt kimi zamansa hüznüm
Dünyaysa çelme taktı düştük bazen hep penaltı
Bir istediğim bir istemediğim günler
Hayır beklediğim kendini iteklediğim
Ve yere düşünce teklediğim
Sırlarım gecemde gizlidir güneşten sakladım
Bazen umutlar da söner ay ışığından aldığım
Yüreksiz olan zevksiz gelip geçer her mevsim
Kabartma fazla nefsin yürekli olan sevsin
Karanlık odam sessiz düşüncem pek bir keyifsiz
Haksızlık damarlarımda gezenlerdir en renksiz
Hançeri var hayatın hayata sırtımız dönük
Bir mazeretim yok benim yolun sonu zaten ölüm
istediğin kadar bağır kimse duymaz son sözün
Adaletiyse bu dünyanın itirazım var gülüm
Yarım kalan sevgiye şu emanet gülmeye
Yaşamadan ölmeye itirazım var
Kapanmış yolların hanında bekleyen yolcuyuz
Umutla yolun en sonunda duvar hariç komşuyuz
Bir yalan bin yılandan beter binbir yalancı her yerlerde
Peşinde milyon keder repler yetmez çare derde
isyanım hem sözlerim hem gözlerim hem özümde
özlediğim birçok şeyde var hiçbiri yok yerinde
istediklerinle yapamadıkların hep aynı mı
Bilmem ben ama hep aynı yerde bekliyorum yarını
Ben hep yenilmeye mahkum muyum
Ben hep ezilmeye mecbur muyum
itirazım var bu yalan dolana benim şu dertlere ne borcum var ki
Tuttu yakamı bırakmıyor benim mutlulukla ne zorum var ki
Bana cehennemi aratmıyor bana cehennemi aratmıyor
(bkz: ümit burnu)
koltuğunda uzun süre kalamayacak olan kişinin sözüdür.
(bkz: astrafobi)
(bkz: gök gürültüsü korkusu)
1808 yılındaki isyanda ikinci mahmut'un hayatını kurtaran cariye. şehzade mahmut'u öldürmek üzere gelerek merdivenlerden tırmanan yeniçerilerin gözüne kül serpmiş ve böylece kurtulmasını sağlamıştır. sonradan padişah olan mahmut bu iyiliği unutmamış ve cariyenin ismini çeşitli eserlerde yaşatmıştır.
(bkz: cevri kalfa mektebi)
(bkz: cevri kalfa mektebi)
adını 1808 isyanında ikinci mahmut şehzade iken dördüncü mustafa'nın emri ile kendisini öldürmeye gelenlerin elinden kurtaran cevri kalfa'dan alan okul.
1854 yılından 1945'e kadar istanbul boğazı'nda vapurculuk faaliyeti gösteren anonim şirket.
sultan abdülmecid döneminde yapılan eserler ile kurulan yerleşim yerlerinin ortak adı.
(bkz: sultan abdülmecid)
bakmak ve gözetmek anlamına gelen kelime.