hızlanan dünyanın kaçınılmaz sonucu. 18. yüzyılda yaşayan insan ile 13. yüzyılda yaşayan insan hemen hemen aynı şartlarda yaşıyordu; toprak, tarım, hayvan, kerpiç ev, vs... ama şimdi dünya 5 yılda eskiyen bir küreye dönüştü. sürekli olarak değişen teknolojiler, kültürler, trendler... buz hızda değil kuşakla, kendisi ile bile çatışır oldu insan...
grup vitamin'in şarkılarına kadar uzanmış olan slogan.
son derece yerinde bir temadır. sorun bu temanın bokunun çıkarılmış olması. herkesin dilinde kelebeğin ömrü, kelebeğin kanat çırpışı, kelebeğin kanadındaki toz...
(bkz: ihtiyaç molası)
(bkz: alttan ders almak)
sezen aksu'nun seslendirdiği şarkı.
Yok mu, senin insafın yok mu
Bir güler yüzün çok mu
Dağ mısın taş mısın
Uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı
Hak mısın bana yasak mı
Dost musun düşman mısın
iki gözüm seneler geçiyor
Gönül ektiğini biçiyor
Bir selam lûtfet, bu ne çok hasret
Gel barışalım artık
Can özüm bahar geldi
Dalları kiraz bastı
Yedi kat eller yakınım oldu
Gel kavuşalım artık
Yok mu, senin insafın yok mu
Bir güler yüzün çok mu
Dağ mısın taş mısın
Uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı
Hak mısın bana yasak mı
Dost musun düşman mısın
iki gözüm seneler geçiyor
Gönül ektiğini biçiyor
Bir selam lûtfet, bu ne çok hasret
Gel barışalım artık
Can özüm bahar geldi
Dalları kiraz bastı
Yedi kat eller yakınım oldu
Gel kavuşalım artık
iki gözüm seneler geçiyor
Gönül ektiğini biçiyor
Bir selam lûtfet, bu ne çok hasret
Gel barışalım artık
Can özüm bahar geldi
Dalları kiraz bastı
Yedi kat eller yakınım oldu
Gel kavuşalım artık
Yok mu, senin insafın yok mu
Bir güler yüzün çok mu
Dağ mısın taş mısın
Uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı
Hak mısın bana yasak mı
Dost musun düşman mısın
iki gözüm seneler geçiyor
Gönül ektiğini biçiyor
Bir selam lûtfet, bu ne çok hasret
Gel barışalım artık
Can özüm bahar geldi
Dalları kiraz bastı
Yedi kat eller yakınım oldu
Gel kavuşalım artık
Yok mu, senin insafın yok mu
Bir güler yüzün çok mu
Dağ mısın taş mısın
Uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı
Hak mısın bana yasak mı
Dost musun düşman mısın
iki gözüm seneler geçiyor
Gönül ektiğini biçiyor
Bir selam lûtfet, bu ne çok hasret
Gel barışalım artık
Can özüm bahar geldi
Dalları kiraz bastı
Yedi kat eller yakınım oldu
Gel kavuşalım artık
iki gözüm seneler geçiyor
Gönül ektiğini biçiyor
Bir selam lûtfet, bu ne çok hasret
Gel barışalım artık
Can özüm bahar geldi
Dalları kiraz bastı
Yedi kat eller yakınım oldu
Gel kavuşalım artık
sezen aksu'nun iki gözüm şarkısında anasını ağlattığı soru.
(bkz: ne ekersen onu biçersin)
çalışan ama kazanamayan, ne yapsa da bir türlü amacına ulaşamayan kimselerin kaderine razı gelme sözü.
(bkz: ağlamayana meme vermezler)
kişinin kendini rahatsız eden saplantılı düşüncelerden kurtarıp rahatlamak için başka ritüelleri ve totemleri saplantılı olarak tekrar etmesi olarak tanımlanabilecek olan rahatsızlık.
bir hataları olduğunda suçu başkalarında görmek gibi çekilmez bir alışkanlıkları olan kişilerin yaşadığı sorun. bu kişiler, kendilerine dahi sorun yaratan özelliklerini değiştirmeye karşı inanılması güç bir direnç gösterirler.
histrionik kişilik bozukluğu yaşayan gelgitli kişilerin alışkanlığı. bu tür insanlar saman alevi gibi bir anda parlayan anlık heveslerin peşinden koşup bir anda vazgeçebilirler. ne istediğini bilmemek, kendini tanımamak ve gerçek ihtiyaçlarının farkında olmamak en belirgin özellikleridir.
hevesle başlanılan işten çabuk sıkılmak gibi inişli çıkışlı ruhsal dalgalanmaları yaşayan kişilerin içinde oldukları sorun.
etraftaki insanlardan sürekli olarak zarar göreceği, herkesin kendisine karşı bir kastı olduğu düşüncesine kapılmak ve davranışları bu yönde geliştirmek olarak tanımlanabilecek olan ruhsal rahatsızlık.
yüksek oranda anksiyete, güvensizlik ve depresyon olarak izleri olan, çevresel etkenlere uyum sağlamakta zorlanmak olarak tanımlanabilecek olan bir tür ruhsal bozukluk.
(bkz: nevrotik kişilik bozukluğu)
mangalcıların yakından tanıdığı tek mutfak aleti.
ihtiyacından daha fazlasına göz koyan, hakkı ile yetinmeyen, rabbena hep bana diyen, çevresinin ve dünyanın dengesini bozan, ne kendinde ne de başkasında huzur bırakmayan kişidir.
açgözlü olmak üzerine söylenmiş bir söz gibidir.
her daim tanık olunan gerçeklik. birkaç arkadaşla bankta oturup sohbet ederken oradan son model bir araba geçtiğinde tüm konuşmanın sanki hiç yaşanmamışçasına arabalara kaymasını hepimiz birkaç kez yaşamışızdır sanırım.
(bkz: çam sakızı çoban armağanı)
her zaman doğru olmayan söz. bazen de kişiyi yanında olduğunu hissettirerek yaralarıyla baş başa bırakmak gerekir. gerekir ki kişi kafasını toplayabilsin, sağlıklı düşünebilsin.