güne başlamanın ilk ve tek şartıdır.
kan lekesi, kahve lekesi, vişne lekesi ve çamur lekesi ile birlikte eküri olan lekedir.
kahveye karşı son derece yoğun duyguları olan, bu güzel içeceğe o güne kadar saygıda tek bir kusur bile işlememiş bünyeyi, ''hangisine yanayım ki şimdi'' şeklinde isyana sürükleyen oldukça hazin bir durumdur.
sözlerine dikkat eden her ciddi rock'çının 30'undan sonra (başlık itibariyle) tecrübe etmesi kuvvetle muhtemel durumdur.
hayatın boyunca aradığın fırsatın an itibariyle elinden uçması ve münasip bir yere girmesi.
ingilizce'de davulcu anlamına gelen kelime.
üriner sistemin herhangi bir kısmında oluşan taş.
doğum yapmış olma haline verilen isim, parity.
günlük 400 ml'den az idrar yapma durumu.
balgamla beraber kan gelmesi.
nefes darlığı.
periton boşluğunda peritonun iki yaprağı arasında sıvı birikmesi.
günlük idrar miktarının 50-75 ml'den az olması durumu.
keşanlı ali destanında ali'nin yavuklusudur. tiyatro seçmelerinde replikleri çokça kullanılır. gülriz sururi'nin başarıyla oynadığı bir karakterdir.
akgün akova'nın güzel şiirlerinden biridir.
neden açmayıp yaktın sevgilinin gönderdiği mektubu
oysa biliyordun
onat kutlar'ın "yanmış bir giysinin küllerinden bir ipekböceğine ulaşılamaz" dediğini
sırtımızı neden birbirimize değil de duvarlara dayıyoruz zeynep
kitap kurtlarımızı neden zehirliyorlar okullarda
ve sorularımıza neden doğru yanıt vermiyor öğretmenler
zeynep söylesene
neden yaralı kartalların düştüğü dağlara çıkıyoruz------------------------------------kıyı kahveleri dururken
ve nasıl yitiriyoruz analarımızı babalarımızın hoyratlığında
zamanın kestiği geri dönüşsüz bir bilet mi gençliğimiz-------------------ya da içimizde başka birileri mi var
niçin ağaç görünce kuşlardan utanıyoruz zeynep
"kafesin biri, bir kuş mu aramaya çıkmış", kafka'nın dediği gibi
yoksa
"her öten kuş, yardımcı olmuyor mu gerçekten göğe"
bunu sana değil, erich fried'e soruyorum
ve kimden söz ediyor nietzsche,
"uçurumu sevenin kanatları olmalı" derken
aşktan niçin korkuyoruz zeynep
aşık olduklarımıza hem tapıyor
hem boğmaya çalışıyoruz bir kaşık suda
paylaşılacak bir ekmeğin arasında yuva denen hapishaneye gizlice soktuğumuz bir törpü müdür aşk
bizi yakaladıkça hırpalayan bir yürek kabadayısı mıdır
geçmek için gölgesini arayan yaban atları mıdır aşıklar
yalnız sana değil kendime de soruyorum
soruyorum ve bellek evreninde başka soru yağmurlarıyla karşılaşıyorum
kim olduğumu anlamak için uçurumlara ve kanatlara bakıyorum
savaşlara ve barışlara
elmaslara ve buğdaylara
tekerleğe ve bilgisayara bakıyorum
anlamak için kim olduğumu
senin gözlerine bakıyorum zeynep
yanlış anlama ama neden yakmayıp açtın sevgilinin gönderdiği mektubu
akgün akova
neden açmayıp yaktın sevgilinin gönderdiği mektubu
oysa biliyordun
onat kutlar'ın "yanmış bir giysinin küllerinden bir ipekböceğine ulaşılamaz" dediğini
sırtımızı neden birbirimize değil de duvarlara dayıyoruz zeynep
kitap kurtlarımızı neden zehirliyorlar okullarda
ve sorularımıza neden doğru yanıt vermiyor öğretmenler
zeynep söylesene
neden yaralı kartalların düştüğü dağlara çıkıyoruz------------------------------------kıyı kahveleri dururken
ve nasıl yitiriyoruz analarımızı babalarımızın hoyratlığında
zamanın kestiği geri dönüşsüz bir bilet mi gençliğimiz-------------------ya da içimizde başka birileri mi var
niçin ağaç görünce kuşlardan utanıyoruz zeynep
"kafesin biri, bir kuş mu aramaya çıkmış", kafka'nın dediği gibi
yoksa
"her öten kuş, yardımcı olmuyor mu gerçekten göğe"
bunu sana değil, erich fried'e soruyorum
ve kimden söz ediyor nietzsche,
"uçurumu sevenin kanatları olmalı" derken
aşktan niçin korkuyoruz zeynep
aşık olduklarımıza hem tapıyor
hem boğmaya çalışıyoruz bir kaşık suda
paylaşılacak bir ekmeğin arasında yuva denen hapishaneye gizlice soktuğumuz bir törpü müdür aşk
bizi yakaladıkça hırpalayan bir yürek kabadayısı mıdır
geçmek için gölgesini arayan yaban atları mıdır aşıklar
yalnız sana değil kendime de soruyorum
soruyorum ve bellek evreninde başka soru yağmurlarıyla karşılaşıyorum
kim olduğumu anlamak için uçurumlara ve kanatlara bakıyorum
savaşlara ve barışlara
elmaslara ve buğdaylara
tekerleğe ve bilgisayara bakıyorum
anlamak için kim olduğumu
senin gözlerine bakıyorum zeynep
yanlış anlama ama neden yakmayıp açtın sevgilinin gönderdiği mektubu
akgün akova
şimdilerde 15-18 yaşlarında olan nesildir. büyükleri sayıp küçükleri sevmeye pek niyetleri olmayan, fazlasıyla başına buyruk ve düşünmekten aciz olarak görmekteyim kendilerini. elbette istisnalar vardir, ama azımsanmayacak bir çoğunluk böyledir.
popüler kültürün ve kapitalizmin bir numaralı eseridir bu nesil. ha sen çok mu düzgünsün bilader derseniz, ona da eyvallah, değilim. ama iki resim arasındaki yedi farkı da bulabilirim.
popüler kültürün ve kapitalizmin bir numaralı eseridir bu nesil. ha sen çok mu düzgünsün bilader derseniz, ona da eyvallah, değilim. ama iki resim arasındaki yedi farkı da bulabilirim.
(bkz: tirad)
genellikle baş rol oyuncusunun tiyatroda yaptığı uzun konuşmadır.
yönetmenliğini ken loach'ın yaptığı 2006 yapımı bir film. 1920 irlandası ve ingiliz işgaline direniş anlatılmakta. savaşın kardeşi kardeşe kırdırdığını gözümüze sokan izlenilesi bir filmdir.
yıkanmama, rolon kullanmama gibi sebeplerden oluşan kokudur. otobüste tepenizde dikilen adamın, banka sırasında önünüzde bekleyen kadının, önünüzden giden delikanlının kokusudur. gün geçtikçe ağırlaşır. mübarek reseptörler de hiç yorulmazlar bu koku karşısında. küfur küfur esiverir.
mızrap kullanmadan bağlama çalma tekniğidir, yürek ister vesselam. ilk kez hasret gültekin tarafından yapılmıştır. erdal erzincan, arif sağ, zülfü livaneli gibi halk müzik sanatçılarının ustalıkla yaptıkları görülür. ayrı bir lezzeti vardır.
içine yorum katılmadan, daha doğrusu çevirildiği dilin anlatımına göre yeniden tercümesi yapılmadığında ortaya çıkan saçmalıklardır. ötesinde, bu çevirilerin birçoğu kuru ve yavan olurlar.
ertesi sabah uyanıldığında kaldığı yerden devam edilen şaraptır.
çılgın bir yeşim salkım şarkısıdır. babam ve oğlumun şarkı versiyonudur. ara ara hüzünlendirir, duygulandırır. ara ara normal seyrinde devam eder. ara ara heyecanlandırır, tebessüm ettirtir. anlayacağınız ara ara bir şarkıdır kendileri.
porno sektöründe iğrençliğin çağ atladığı olay. millet rahatıynan boşalır ve kadına içirilir bu boşaltılmışlar. yani kadın trilyon adedince doğmayacak çocuk içmiş olur teoman hocaya göre.